Tunceli’nin Ovacık ilçesinde, Alevilerce kutsal kabul edilen Munzur Gözeleri’ne bir mescit inşa edilmesi, bölgedeki bazı Alevi dernekleri rahatsız etti.
Bir yanda Hz. Ali’ye duyulan sevgi ve bağlılıktan söz edenler, diğer yanda onun hayatının temelini oluşturan İslâm’a karşı açık bir kin güdüyor.
Hz. Ali, İslâm’ın ilk saflarında yer alan, Resûlullah’ın (s.a.v) damadı, Kur’an’ı bizzat yaşayan ve mescitlerde ibadet eden bir sahabi. Onun ismiyle hareket ettiğini iddia edenlerin, onun kıblesine sırt dönmesi, onun ibadetine düşmanlık etmesi kabul edilebilir mi?
Bugün bazı Alevilerin gösterdiği bu düşmanca tavır ve İslâm’a karşı duyulan bu öfke, Hz. Ali’yi seven bir kalbin değil, bilakis Hz. Ali'ye yapılan düşmanlığın tezahürüdür.

İslâm’sız Hz. Ali anlayışı
Madem Aleviliğin İslam'la bir alakası yok, halde bizzat İslam'ın kendisi olan Hz. Ali'ye kendilerini nisbet etmeleri absürt değil mi?
Cemevleri “ibadethane” olarak tanımlanırken, İslâm’ın asli mabedine karşı bu tahammülsüzlük nasıl açıklanır? Hz. Ali Müslüman değil miydi? Mescitte secde etmedi mi?
Hz. Ali’yi gerçekten seven biri, onun bağlı olduğu dini inkâr edemez; onun secdesine düşmanlık edemez.
Hz. Ali, İslâm’ın emirleriyle yaşayan bir sahabiydi. Onun adını anarken İslâm’ı yok saymak, ona ihanet etmektir.




