İsrail’in Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, 100 binden fazla terörist Yahudi sivile silah ruhsatı verilmesini onaylıyor.

İsrail ile işbirliği yapanlara "kaçınılmaz akıbet" ihtarı
İsrail ile işbirliği yapanlara "kaçınılmaz akıbet" ihtarı
İçeriği Görüntüle

Bakanlığın verilerine göre uygulamanın başlamasından bu yana 230 bini aşkın yeni silah ruhsatı dağıtılıyor, toplam başvuru sayısı ise 403 bini geçiyor. Yeni karar ile Kiryat Gat, Kiryat Malachi, Gan Yavne, Megiddo Bölge Konseyi ve Tel Mond gibi bölgelerde yaşayan Yahudiler de artık silah ruhsatı alabiliyor. Bu adım, İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırım savaşı sonrası başlattığı sistematik silahlandırma politikasının en son halkasını oluşturuyor.

İşgal altındaki Batı Şeria’da Yahudi terörist yerleşimciler her gün Filistinlilere saldırıyor. Evleri basıyor, tarlaları yakıyor, mülkleri gasp ediyor. Temmuz ayında sadece bir ay içinde 466 saldırı kayda geçti. Yüzlerce Filistinli katledildi, onlarca aile zorla yerinden edildi. İsrail eliyle yürütülen bu zulmün özünde, “sivil” yahut “normal” diye bir Yahudi olmadığını açıkça gösteren bir gerçek yatıyor. Her biri potansiyel katil olarak eğitiliyor, her biri insanlığa karşı aynı nefretle hareket ediyor.

Bugün ellerine tutuşturulan her silah, sadece Filistinlilerin değil, bütün insanlığın üzerine doğrultulmuş durumda. Sanattan hukuka, ekonomiden siyasete her alana sirayet eden bu azgın güruh, tek bir gaye güdüyor: Kendi dışındaki herkese hayat hakkı tanımamak. İsrail, bu politikayla sadece Filistin’i değil, tüm insanlığı hedef alıyor.

Ancak artık bu güruhun sonu görünüyor. Batı dünyası, kendi akıbeti için de olsa Yahudi terörüne daha büyük tepkiler vermek zorunda. Sokaklarda yükselen öfke, devletlerin iç siyasetlerine baskı yapıyor. Artık devletler, Yahudi’nin kölesi olma zilletinden kurtulup kendi şahsiyetlerini takınmak mecburiyetinde.

İsrail’in sivilleri silahlandırarak sahaya sürmesi yıllardır "Filistin topraklarında normal Yahudi yoktur, hepsi teröristtir" söylemimizi de doğru çıkarıyor.