Japonya, düşük doğum oranları ve hızla yaşlanan nüfusu ile uzun süredir dikkat çekiyor. Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı verilerine göre, 100 yaş ve üzerindeki nüfus 2024 yılında 99 bin 763’e çıkarak rekor tazeledi. Bu rakam, geçen yıla göre 4 bin 644 kişilik bir artışa işaret ediyor.

Kadınlar açık ara önde

Verilere göre asırlıkların yaklaşık yüzde 88’i kadınlardan oluşuyor. 87 bin 784 kadın 100 yaşını aşarken, erkeklerde bu sayı 11 bin 979’da kaldı. Ortalama yaşam süresi kadınlarda 87,13 yıl, erkeklerde ise 81,09 yıl olarak kayda geçti.

Japonya’nın en yaşlısı 114 yaşında

Ülkenin en yaşlı insanı Nara eyaletinde yaşayan 114 yaşındaki Shigeko Kagawa olurken, en yaşlı erkeği ise 111 yaşındaki Kyotaka Mizuno oldu. Ayrıca Shimane eyaleti, her 100 bin kişiye düşen 168,69’luk oranla üst üste 13. kez 100 yaş üstü nüfusta birinci sırada yer aldı.

Hamas'tan Yahudi işbirlikçilerine ibret: Yasir Ebu Şebap gebertildi
Hamas'tan Yahudi işbirlikçilerine ibret: Yasir Ebu Şebap gebertildi
İçeriği Görüntüle

Tarihî artışın seyri

Japonya’da 100 yaş üstü nüfus 1963’te yalnızca 153 kişiydi. 1981’de binin, 1998’de ise 10 binin üzerine çıkmıştı. Bugün gelinen nokta, ülkenin demografik yapısının nasıl değiştiğini gözler önüne seriyor.

Türkiye için dersler

Türkiye açısından Japonya örneği, sadece bir demografik istatistik değil, aynı zamanda geleceğe dair ciddi bir uyarıdır. Nüfusun azalması ve yaşlanması, üretimden savunmaya, ekonomiden sosyal güvenlik sistemine kadar her alanda derin yaralar açmaktadır. Türkiye’nin benzer bir tabloyla karşılaşmaması için, nüfus artışını destekleyecek uzun vadeli politikalar geliştirmesi zaruridir. Aile kurumu korunmalı, aile olmayı teşvik eden uygulamalar güçlendirilmelidir. Bunun yanında, modern hayatın dayattığı tek tip yaşam biçimlerini yücelten, aile değerlerini küçümseyen ve gençleri evlilikten uzaklaştıran tüm Batıcı kültürel baskılara karşı denetimler artırılmalıdır. Televizyon programlarından sosyal medya içeriklerine, eğitim müfredatından popüler kültüre kadar birçok alanda aileyi zayıflatan unsurlar titizlikle ayıklanmalı, yerine güçlü aile modelini yücelten politikalar ve kültürel destekler getirilmelidir. Ayrıca, çocuk doğumunu artırıcı maddi teşvikler, konut ve istihdam kolaylıkları, genç çiftlere yönelik sosyal destek programları ivedilikle hayata geçirilmelidir. Türkiye, hem tarihî birikimi hem de dinamik yapısıyla, nüfusunu diri ve genç tutma imkânına sahiptir. Ancak bu imkânın korunması, ancak bilinçli ve kararlı bir nüfus politikası ile mümkündür. Aksi halde, Japonya’da olduğu gibi yaşlanan ve küçülen bir toplum, millî gücün zayıflamasına ve bağımsızlık alanlarının daralmasına yol açacaktır.

Baran Dergisi