Ekspresyonizm, 20. yüzyılın başlarında Avrupa'da ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Bu akım, sanatçıların iç dünyalarını, hissiyatını dışavurmayı amaçlar. Ekspresyonist sanatçılar, umumiyetle sert renkler, çarpıcı fırça darbeleri ve bozulmuş, yıkıcı biçimler kullanarak, yoğun bir şekilde seyirciyi tesiri altına almaya çalışır.

Bazı ekspresyonist ressamlardan söz etmek gerekirse:

Edvard Munch (1863-1944)

Norveçli ressam Edvard Munch, ekspresyonizmin önde gelen isimlerinden biridir. "Çığlık" adlı meşhur tablosuyla tanınır. Munch’un annesi ve kız kardeşi veremden öldü. Bu hâdiseler sanatçının eserlerini etkiledi.

Ernst Ludwig Kirchner (1880-1938)

Alman ressam Kirchner, Die Brücke adlı bir sanatçı grubunun kurucu üyelerinden biridir. Sanatı, toplumun modern yaşamın yabancılaşmasını ve insanın iç dünyasındaki çelişkileri yansıtan yoğun renkler ve bozulmuş biçimler kullanarak ifade etmeyi hedefler.

Wassily Kandinsky (1866-1944)

Rus ressam Kandinsky, soyut sanatın öncülerindendir. Ekspresyonizm ve soyutlamayı birleştiren bir usûl geliştirdi.

Emil Nolde (1867-1956)

Alman ressam Nolde, eserlerinde sert renkler, dramatik ışıklandırma ve bozulmuş biçimlerin etkisini kullanır. Dışlanmış insanları resmetmesiyle tanınır.

Franz Marc (1880-1916)

Alman ressam Franz Marc, tabiatın ve hayvanları betimlenmesiyle tanınır.

“Kusurlu” Bir Dehâ: Toulouse Lautrec “Kusurlu” Bir Dehâ: Toulouse Lautrec

Oskar Kokoschka (1886-1980)

Avusturyalı ressam Kokoschka, savaş ve insana dair yaptığı dramatik resimlerle tanınır.

Oğuz Can Şahin