Gazze, hâlâ kanla yıkanıyor. Her bombanın altında yalnızca siyonist işgalcinin değil, sessiz kalanların, hatta perde arkasından işgale zemin hazırlayanların da gölgesi var. Suriye'de, Afganistan'da, Yemen'de, Libya'da ve şimdi Gazze'de yaşananlar; küfrün topyekûn birlik halinde hareket ettiğini, buna mukabil Müslümanların dağınıklığını acı bir şekilde ortaya koyuyor.

Küfür, mezhebi, bölgesi, menfaati ne olursa olsun tek cephede buluşuyor. Birleşmiş Milletler'de, diplomatik salonlarda ya da silah sevkiyatında… Hedefleri aynı: İslâm coğrafyasını kontrol altında tutmak, Müslümanların özne olma iradesini köreltmek. Batı'nın insan hakları nutukları, yalnızca kendi çıkarlarına dokunulmadığı sürece geçerli. Gazze'de bebekler katledilirken gösterilen körlük, bu düzenin sahte adaletini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Suudi Arabistan gibi zenginlik içinde yüzen ülkeler, ellerindeki ekonomik güçle bu vahşeti durdurabilecek imkâna sahipken, sessizliği tercih ediyorlar. Bu pasiflik, sadece Gazze'yi değil, tüm İslâm dünyasını felç ediyor. Bugün para gücüne sığınanlar, yarın bu gücün kendilerine karşı kullanıldığını görecekler. Çünkü küfür, günü geldiğinde herkesi harcamakta tereddüt etmez.

Tarih boyunca devletlerin fiyat istikrarı - Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu
Tarih boyunca devletlerin fiyat istikrarı - Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu
İçeriği Görüntüle

Türkiye'de ise iç politika, uluslararası sistemin kurduğu denklemden bağımsız değil. Hangi liderin iktidarda olduğu değil, hangi küresel dengelerin devrede olduğu belirleyici oluyor. Yönetimler değişse de, yönelimler değişmiyor. Zira masa çoktan Batı'da kurulmuş, biz sadece dağıtılan rollerin kavgasını veriyoruz.

Müslümanlar kendi kaderlerini tayin etme iradesini yeniden kazanmadıkça, Gazze’de akan kan durmayacak. Sessizlik ve eylemsizlik, zulmün en büyük destekçisidir. Artık sadece kınamak değil, bir duruş sergilemek, özne olmak zamanıdır. Aksi takdirde tarih, suskunların da zalimler kadar suçlu olduğunu yazacak.