Terörist İsrail’in iki hafta evvel Katar’a düzenlediği hava saldırıları, Tel Aviv ile Kahire arasındaki gerilimi daha da tırmandırdı. İsrail’in sınır tanımaz pervasız saldırıları, Mısır tarafından ciddi bir tehdit olarak görülüyor. Kahire, Washington’a “Eğer Hamas liderleri Mısır topraklarında hedef alınırsa cehennemin kapıları açılır” mesajını iletti.
1979’da Mısır-İsrail arasında imzalanan “barış anlaşması”, Tel Aviv ile Kahire’yi birbirine yakınlaştırdı. Ancak aradan geçen 45 yıla rağmen bu anlaşma halk desteğinden yoksun. İsrail, tebaası Müslüman olan Kahire yönetiminin gözlerinin içine bakarak Gazze’de katliamlarını sürdürüyor. Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye girmesi plânlanan insanî yardımlar da sürekli sekteye uğruyor. Binlerce tır bazen 4 ay, bazen 6 ay sınır kapısında bekletilirken Gazzeliler açlıktan şehit oluyor. Bu husus Mısır hükümeti üzerindeki baskıyı artırıyor. Zaten darbeyle başa gelen Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Doha’daki Arap-İslâm Zirvesi’nde İsrail’i ilk kez “düşman” ilân etmek zorunda kaldı. Gazzelilerin Sina’ya sürülme plânını ise “kırmızı çizgi” diye nitelendirdi. Tel Aviv ise misilleme olarak Kahire ile yürütülen 35 milyar dolarlık doğalgaz anlaşmasını askıya almakla tehdit etti. Netanyahu, Gazzelileri Sina’ya sürme plânına göz yummadığı için Mısır’ı suçladı. Pişkin Yahudi “Filistinlileri hapsolmuş bu bölgede tutuyorlar” ifadelerini kullandı.
Gazze sınırı: Patlamaya hazır bölge
Mısır yönetiminin en büyük endişesi, yüzbinlerce Filistinlinin Gazze’den Sina’ya sürülmesi ihtimali yoksa Gazzelilerin katledilmesini asla umursamıyorlar… Bu senaryo, hem güvenlik hem de ekonomi açısından Kahire için büyük tehdit. Sisi, mart ayında yaptığı açıklamada böyle bir adımın Camp David anlaşmasına aykırı olacağını vurguladı.
Mısır bu riski önlemek için Sina’daki askerî varlığını artırıyor. Ancak İsrail, bu adımı anlaşmaya aykırı buluyor. Siyonistler Sina’daki askerî hareketliliği “savaş hazırlığı” olarak görmeye başlarsa tehlikeli bir tırmanma yaşanabilir.
Camp David Anlaşması, 45 yıldır iki ülkeyi savaştan uzak tuttu. 1978’de ABD’nin ara buluculuğunda imzalanan anlaşma, Mısır’ın İsrail’i resmen tanıyan ilk Arap ülkesi olmasını sağladı; karşılığında İsrail, 1967’de işgal ettiği Sina Yarımadası’ndan çekilmeyi kabul etti. Anlaşma ayrıca iki ülke arasında güvenlik düzenlemeleri, sınır bölgelerinde sınırlı askeri varlık ve Washington’un Kahire’ye yıllık milyarlarca dolarlık ekonomik ve askeri yardımını da içeriyordu. Ancak halk desteğinden yoksun bu sözde barış, bugün hâlâ kırılgan. Mısır’ın kötüleşen ekonomisi ve İsrail’in çok cepheli savaşlarla yıpranmış ordusu, yeni bir cephe açma ihtimalini azaltıyormuş gibi gözüküyor.
Siyaset bilimci Ahmed Youssef, “Mısır saldırıya uğramadıkça savaşa girmez. Ama eğer İsrail kırmızı çizgiyi aşarsa, barış anlaşması kül olabilir.” diyor. Katledilen her masumu tribünden seyreden Mısır, İsrail’in emellerine muvazaacı bir şekilde hizmet edip durdu. Şimdiyse çanlar Mısır için çalıyor.
Baran Dergisi




