İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik aylardır süren saldırıları ve insanlık dışı ablukası devam ederken, dünya çapındaki sivil toplum kuruluşlarının Filistin halkıyla dayanışma çabaları, bizzat bölgedeki Müslüman ülkelerin yönetimleri tarafından engelleniyor. Son bir hafta içinde yaşanan iki ayrı olay, bu acı gerçeği çarpıcı bir şekilde ortaya koydu.
Gazze'deki ablukayı kırmak ve katliamlara dikkat çekmek amacıyla 54 ülkeden binlerce aktivistin katılımıyla planlanan "Küresel Gazze Yürüyüşü", Mısır makamlarının izin vermemesi nedeniyle fiilen iptal edildi. Aynı günlerde, Tunus'tan yola çıkan ve Cezayir, Fas, Moritanya ve Libyalı yaklaşık 2 bin aktivisti taşıyan "Mağrib Direniş Konvoyu" ise Libya'nın doğusunda Halife Hafter'e bağlı güçler tarafından durdurularak geri dönmek zorunda bırakıldı.
Her iki girişim de İsrail sınırına dahi ulaşamadan, bölgedeki Arap ve Müslüman yönetimlerin engeliyle karşılaştı. Bu durum, analistler tarafından "hükümetlerin söylemleri ile eylemleri arasındaki derin uçurum" ve "halkın vicdanı ile yönetimlerin siyasi çıkarları arasındaki çatışma" olarak yorumlanıyor.
Mısır'dan İzin Çıkmadı: "Stratejik Yeniden Konumlanma"
"Global March to Gaza Komitesi" tarafından yapılan açıklamada, yürüyüşün temel amacının "Gazze'deki insanlık dışı ablukanın kaldırılması" olduğu vurgulandı. Komite, barışçıl yürüyüş için tüm diplomatik temasların kurulduğunu ancak Mısır'dan beklenen iznin çıkmadığını duyurdu.
Bu engelleme üzerine komite, fiziki yürüyüş yerine sosyal medya ve diplomasi odaklı bir "yeni rota" belirlediğini açıkladı. Yapılan açıklamada bu durum "geri çekilme değil, stratejik bir yeniden konumlanma" olarak tanımlansa da, sahadaki gerçeklik, küresel bir sivil inisiyatifin bir Arap ülkesi tarafından engellendiği gerçeğini değiştirmedi.
Libya'da Hafter Engeli: Konvoy Geri Döndü
Benzer bir hayal kırıklığı, Mağrib ülkelerinden yola çıkan "Mağrib Direniş Konvoyu"nun Libya'da yaşadıklarıyla tekrarlandı. Libya'nın batısından sorunsuzca geçen konvoy, ülkenin doğusunda kontrolü elinde bulunduran Halife Hafter güçleri tarafından Sirte kenti girişinde durduruldu.
Günlerce bekletilen, su ve gıda yardımı engellenen konvoyun bazı üyeleri gözaltına alındı. Gözaltına alınan 15 aktivistin serbest bırakılmasının ardından konvoy, hedefine ulaşamadan Tunus'a geri dönme kararı aldı.
Sivil Çabalara Karşı "Resmi Duvar"
Her iki olay da, İsrail'e karşı en somut tepkiyi göstermesi beklenen bölge ülkelerinin, Gazze için harekete geçen kendi halklarına ve küresel vicdana nasıl set çektiğini gösteriyor. İsrail'in Refah Sınır Kapısı'nı kapatarak Gazze'yi dünyaya tamamen kapatma politikası, Mısır ve Libya'daki yönetimlerin bu tutumuyla dolaylı olarak desteklenmiş oluyor.
Gözlemciler, bu durumun bölge idarecilerinin uluslararası baskılardan çekindiğini veya İsrail ile olan mevcut ilişkilerini riske atmak istemediğini gösterdiğini belirtiyor. Sonuç olarak, Gazze halkının yanında durmak için yola çıkan binlerce aktivist, İsrail'e karşı bir "köstek" olamayan, aksine kendi halklarının çabalarına köstek olan yönetimler tarafından durdurulmuş oluyor. Bu durum, Müslüman dünyasındaki sivil toplum ile idareciler arasındaki makasın ne denli açıldığının da bir kanıtı olarak kayıtlara geçiyor.