Yeni Alman Şansölyesi Friedrich Merz, Almanya’nın Avrupa Birliği (AB)’nin “en güçlü ordusunu” kurmayı hedeflediğini açıkladı. Çarşamba günü Alman Federal Meclisi Bundestag’da yaptığı konuşmada, bu hedefi Berlin'in “en büyük önceliği” olarak tanımladı ve “ihtiyaç duyulan tüm mali kaynakları sağlayacağını” ifade etti.
Merz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu, Avrupa’nın en kalabalık nüfusuna ve en güçlü ekonomisine sahip ülkesi için fazlasıyla yerinde bir adımdır. Dostlarımız ve ortaklarımız da bunu bizden bekliyor. Dahası, bunu açıkça talep ediyorlar.”
Şansölye, jeopolitik gerilimin yüksek olduğu bu dönemde Almanya'nın Avrupa'daki diplomatik ve güvenlik rolünü artırma sözü verdi. Alman militarizminin yeniden canlandırılma çabalarının “saldırganlığı caydırmak” amacı taşıdığını şu ifadelerle ileri sürdü:
“Amacımız; öyle güçlü bir Almanya ve öyle güçlü bir Avrupa yaratmak ki silahlarımızı kullanmak zorunda kalmayalım.”
İLK BAHANE 'RUS İSTİLASI'
Berlin'in Kiev’e verdiği desteği sürdüreceğinin altını çizen Merz, “Nerede durduğumuz konusunda hiçbir şüpheye yer olmamalı. Biz, hiçbir koşul olmaksızın Ukrayna halkının yanındayız.” dedi.
Hristiyan Demokratların lideri, sözde Rus istilasını yeniden gündeme taşıyarak, “Rusya’nın, Ukrayna üzerindeki zaferle ya da ülkenin bazı bölgelerini ilhak ederek yetineceğini düşünen herkes yanılıyor demektir.” iddiasında bulundu.
DİŞLERİNE KADAR SİLAHLANMAK İÇİN REKOR BORÇLANMA
Merz, şubat ayında kazandığı seçimlerin ardından ve henüz Şansölyelik koltuğuna oturmamışken Almanya’nın maliye politikalarında tarihi bir U dönüşüne imza attı. Söz konusu değişim, ülkenin anayasaya dayalı borç freni mekanizmasının gevşetilmesini ve savunma harcamaları için yüz milyarlarca avroluk borçlanmanın önünün açılmasını içeriyor. Bu kaynakların bir kısmı, Ukrayna’ya yönelik askeri desteğin finansmanında da kullanılabilecek.
Bu bağlamda Merz’in bloku ile eski Şansölye Olaf Scholz’un SPD’si, savunma ve altyapıya yatırım yapmak için 1 trilyon avroluk, borçla finanse edilen bir harcama paketi üzerinde anlaştı.
Aslında tüm bu çabalar önceki hükümet döneminde başlamıştı. Scholz, Almanya’nın NATO’nun GSYİH’nin yüzde 2’si hedefini tutturmasını sağlayan 100 milyar avroluk ek savunma harcamasını ilan etmişti.
'HER ŞEYDEN BİRAZ VAR'
Merz’in Avrupa’nın en büyük konvansiyonel ordusunu kurma vaadini hayata geçirmesi kolay olmayacak. Soğuk Savaş sonrası dönemde yapılan silahsızlanma ve tasarruf politikaları sebebiyle Bundeswehr hâlâ ciddi yatırımlara muhtaç durumda.
Almanya’nın en üst düzey askerî yetkilisi Orgeneral Carsten Breuer, nisan ayında yaptığı konuşmada, ülkenin “mümkün olan en kısa sürede” 100 bin ek askere ihtiyaç duyduğunu söylemişti.
Alman Ordusu Parlamento Komiseri Eva Högl, ordunun hâlâ “her şeyden çok aza” sahip olduğunu vurgulayarak ikazlarda bulundu. Göreve devam eden Savunma Bakanı Boris Pistorius, bir önceki dönemde orduda bir dizi reform yapmayı planlıyordu. Bunlardan biri de zorunlu askerliğin geri dönmesi ve savunma bütçesinin yükseltilmesiydi.
ZORUNLU ASKERLİK KAPIYI ÇALIYOR
Angela Merkel döneminde zorunlu askerliği kaldıran Almanya, şimdi asker sayısını yeniden artırmayı hedefliyor. Şansölye Merz, “Yeni ve cazip bir gönüllü askerlik hizmeti oluşturacağız. Ülkemizde, Almanya’nın savunması ve güvenliği için sorumluluk almak isteyen birçok genç insan var. Biz de bunu teşvik edeceğiz ve destekleyeceğiz.” şeklinde konuştu.
Savunma Bakanı Pistorius da Merz'in ardından parlamentoda yaptığı açıklamada, askerlik hizmetinin gönüllülük esasına dayanmasının kalıcı olmayabileceği sinyalini verdi.
“Şimdilik gönüllülük esasına dayanan bir askerlik sistemiyle başlayacağız. Bu sistem, gençleri ülkelerine hizmet etmeye teşvik etmeyi amaçlıyor.” diyen Pistorius, “Ve açıkça söylemek gerekirse, bu açıklamada ‘şimdilik’ kelimesi özellikle önemlidir. Eğer yeterli gönüllü bulamazsak, bu yaklaşımı değiştirmemiz gerekebilir.” ifadelerini kullandı.
SİLAH ÜRETİM ÜSSÜ
Bir yandan da AB, devasa bir iç silah pazarı oluşturmaya gayret ediyor; üretim üslerinden birinin de Almanya olacağı açık. Brüksel'in 800 milyar avroluk yeniden silahlanma programını protesto etmek için nisan ayında 100 bin kişiyle Roma sokaklarına inen İtalyan Beş Yıldız Hareketi'nin lideri, eski Başbakan Giuseppe Conte, kalabalığa yaptığı konuşmada, projenin “otomobil fabrikalarını silah üretim tesislerine dönüştürerek” kendini yeniden silahlandıracak olan “Almanya’ya bir iyilik” olduğunu söyledi.
SAVAŞA HAZIRLIK İLKOKULDAN BAŞLAR
Berlin, üst yapıyı düzenlerken altyapıyı da ihmal etmiyor. Handelsblatt gazetesinin nisan ayında yayınladığı habere göre, Alman İçişleri Bakanlığı savaş korkusunu çocuklara kadar yaymaya hazırlanıyor. Bakanlık, okullara çocukları savaşa ve krizlere hazırlamaları konusunda –şimdilik– “tavsiyelerde” bulunuyor.
Gazeteye açıklamalarda bulunan bir İçişleri Bakanlığı sözcüsü şöyle dedi:
“Güvenlik durumundaki son gelişmeler göz önüne alındığında, okul eğitimi de dahil olmak üzere sivil savunmaya daha fazla odaklanılması gerekiyor.”
Alman yetkili, okul çocuklarının “en kötüsüne hazırlıklı olması”, kriz müdahale eğitiminin okul müfredatına dahil edilmesi ve her evde acil durum malzemelerinin bulundurulması gerekliliğini vurguladı.
Gazeteye göre, Rusların NATO topraklarına “dört ila yedi yıl içinde” saldırması, Alman ordusu tarafından “gerçekçi bir senaryo” olarak değerlendiriliyor.
NAZİLERDEN BUGÜNE BÜYÜK DEĞİŞİM
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD, Almanya’nın yeniden silahlanmaması için başlangıçta çok kesin bir politika izledi. Ancak “Sovyet tehdidi”nin artması, bu politikanın kontrollü silahlanmaya dönüşmesine neden oldu. Almanya’nın askerî gücü uzun süre boyunca ABD'nin ve NATO’nun sıkı denetimi altında kaldı. Bu süreç ve İkinci Dünya Savaşı'ndaki karanlık geçmişi, Almanya'nın savunma konularında neden temkinli davrandığını ve kamuoyunun neden askerî harcamalara karşı hassas olduğunu açıklayan unsurlar olarak görülüyordu.
Soğuk Savaş’ın ardından da Avrupa ülkeleri, güvenlik konusunda NATO’nun ağır topu olan ABD'ye bel bağladıkları için askerî harcamalar ciddi şekilde azalmıştı.
Aydınlık