Libya dönüşü, MTTB bünyesinde gençlere judo dersleri vermeye başlar. İslam’ın hâkim olacağı günleri özlemle düşlerdi. Evli ve bir çocuk babası olan Cemal Havuzoğlu, Marksistlerin Kurtuluş fraksiyonunun, Müslümanlara saldırdığı 28 Ağustos 1978 günü, saldırıdan habersiz bir şekilde, ikindi namazını Ulu Camii'nde kıldıktan sonra, arkadaşı Beşir Özçelik ile birlikte, kardeşinin çalıştığı terziye giderler. Kardeşinin işlerinin bitmeyip uzaması üzerine de, birinci caddede gezinerek, O'nu beklemeye başlarlar.Birinci caddede gezerlerken, birden "imdaat!" diye bağıran sesler duyarlar. Bu sesin geldiği yöne doğru koşarlar. Sesin geldiği yerde bir Müslüman ile bir grup komünistin kavga etmekte olduğunu görürler. Bunlar da mücadeleye katılırlar. Uzun bir mücadele olur. Fakat Pamuk Camii yanında, ayağının bir hamal arabasına takılmasıyla yere düşer. Komünistler, kendisini fena şekilde döverler. Bu arada Beşir Özçelik de, ayağından kurşunla yaralanır. Etraftan yetişen müslümanlar tarafından, ikisi de hastaneye kaldırılırlar.
Devlet hastanesinde doktor, Cemal Havuzoğlu'nu içeriye savcıya ifade vermesi için çağırır ve burada kendisine bir iğne yapar. Saat 22.00 ile 23.00 arasında Cemal Havuzoğlu kendisinden geçer. Sabah saat 5.00'de Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne kaldırılır. Buradaki doktor, kendisini muayene edince "Bu hastaya ilk etapta ne yapıldı ?" diye sorar. Ailesi de bir iğne vurulduğunu, fakat iğnenin ne iğnesi olduğunu bilmediklerini söylerler. Doktor ise "Eğer yapılan iğne bilinseydi, iğnenin zehirlenmeye yol açıp açmadığını tespit edebilirdik." diyecektir. Ve Cemal Havuzoğlu ameliyata hazırlanırken şehid olur. Ailesine göre ilk götürdükleri Mardin Devlet Hastanesi’ndeki doktor", Cemal Havuzoğlu'nun ölmesine kasıtlı olarak sebep olmuştur. Nitekim Doktor, iğneyi vurduktan sonra, bir müddet ortada gözükmez. Şüpheler doktor üzerinde yoğunlaşmış olmasına rağmen, kimse üzerine gitmez. Olay Öylece kapanır. Doktor bilahare Urfa'ya giderken, bütün ailesiyle birlikte bir trafik kazasında ölecektir.
Cemal Havuzoğlu'nun şehadetinden sonra annesi Zekiye Hanım, O'nu rüyasında görür. Rüyada ağlamaktadır. Cemal ise annesine şunu söyler "Ağlama Anne !.. Ben cennet ehliyim !..."
Ahmet Hattaboğlu ile birlikte kaldırılan cenazeleri, çevre vilayet, kaza ye köylerden gelenlerin katılımıyla kaldırılır. Cenaze merasimi, adeta zalimleri tel'in mitingine dönüşür.[1]

