İsrail, hem kendi vatandaşlarının artan göç niyetiyle hem de uluslararası alanda benzeri görülmemiş bir itibar erozyonuyla boğuşuyor. Yerel araştırmalar her 10 İsrailliden 4'ünün ülkeyi kalıcı olarak terk etmeyi düşündüğünü ortaya koyarken, yurt dışında yaşayan İsrail bağlantılı nüfusun 630 bine ulaştığı belirtiliyor. Uluslararası Demokrasi Algısı Endeksi 2025'te ise İsrail, 100 ülke arasında imajı en olumsuz ülkelerden biri olarak kayıtlara geçti.
İsrail içinde yapılan son anketler, toplumda derinleşen bir umutsuzluk ve güvensizlik dalgasını işaret ediyor. Ci Marketing tarafından Mayıs ayında 1.200 İsrailli ile yapılan ankete göre, "Ülkeyi kalıcı olarak terk etmeyi ciddi biçimde düşünüyorum" diyenlerin oranı endişe verici bir şekilde %40'a ulaştı.
Bu bulgu, İbrani Üniversitesi'nin Nisan sonunda tamamladığı kapsamlı bir araştırma tarafından da teyit edildi. Üniversitenin çalışmasına katılanların %40'ı "kalıcı göç" seçeneğini aktif olarak değerlendirdiğini beyan etti. Araştırma, özellikle laik, şehirli ve orta-üst gelir grubundaki İsrailliler arasında artan güvenlik endişeleri ve yolsuzluk algısının göçü tetikleyen başlıca faktörler olduğunu gösteriyor.
Uzmanlar, 7 Ekim 2023 sonrası tırmanan savaş ortamı, Başbakan Netanyahu hükümetinin toplumda derin çatlaklar yaratan tartışmalı yargı reformu girişimleri ve giderek artan hayat pahalılığının, İsraillileri ülkeden uzaklaştıran temel etkenler olduğunu vurguluyor. Savaş sürecinde yaşanan rezervist krizi ve özellikle yüksek teknoloji sektöründeki "beyin göçü" tehlikesi de bu karamsar tabloyu pekiştiriyor.
Diaspora Büyüyor: 630 Bin Kişilik "İsrail Bağlantılı" Nüfus Dışarıda
İsrail'in içindeki bu çözülme eğilimi, ülke dışına yönelik nüfus hareketliliğine de yansıyor. Londra merkezli Yahudi Politika Araştırmaları Enstitüsü'nün (JPR) Mart ayında yayımladığı "Yurtdışındaki İsrailliler: Yahudi Diasporasının Dönüşümü?" başlıklı raporu, dünya genelinde yaşayan "İsrail bağlantılı" (doğumlu veya vatandaşlığı olan) kişi sayısının yaklaşık 630 bine ulaştığını ortaya koydu. Bu rakam, İsrail'in toplam nüfusunun yaklaşık %6'sına tekabül ediyor ve ülkenin demografik yapısı üzerindeki baskıyı gözler önüne seriyor.
Rapora göre, ABD, Kanada, Almanya ve Birleşik Krallık, en fazla İsrailli nüfusa ev sahipliği yapan ülkeler konumunda. Dikkat çekici bir diğer bulgu ise, Avrupa'daki bazı küçük Yahudi topluluklarında İsrailli göçmenlerin oranının yerel Yahudi nüfusunun %20'sini aşarak demografik dengeleri değiştirmesi oldu.
JPR uzmanları, İsrail'deki "olağanüstü güvenlik baskısı, derinleşen siyasal kutuplaşma ve çözülemeyen konut krizinin" bu göç dalgasının arkasındaki itici güçler olduğunu belirtiyor. Özellikle nitelikli genç profesyonellerin ve akademisyenlerin ülkeyi terk etmesinin, İsrail'in uzun vadeli beşeri sermayesini zayıflatan bir "ters diaspora" etkisi yarattığına dikkat çekiliyor.
Küresel İmajda Dip Noktası: Belarus ve İran'ın Gerisinde
İsrail'in iç sorunları ve demografik kan kaybı, uluslararası algısına da ağır darbe vurmuş durumda. Demokrasiler İttifakı Vakfı (Alliance of Democracies Foundation) ile Nira Data tarafından 100 ülkede 111 bin katılımcıyla gerçekleştirilen Demokrasi Algısı Endeksi 2025 (Democracy Perception Index 2025), İsrail'in küresel imajının ne denli sarsıldığını çarpıcı bir şekilde ortaya koydu.
Endekste İsrail, -23 net algı puanı ile 100 ülke arasında 99. sırada yer alarak sondan ikinci oldu. Bu sonuçla İsrail, uluslararası kamuoyunda Belarus (-21 puan) ve hatta İran'dan (-25 puan) bile daha olumsuz bir algıya sahip ülke konumuna düştü.
Raporu hazırlayan araştırmacılar, özellikle İsrail'in Gazze'ye yönelik aylardır süren ve on binlerce sivilin hayatına mal olan saldırılarına ilişkin görüntülerin küresel medyada sürekli yer alması, artan sivil ölümleri ve uluslararası hukuk normlarının açıkça ihlal edildiği yönündeki yaygın kanaatin, İsrail'in "yumuşak gücünde son on yılın en keskin erozyonuna" yol açtığını belirtiyor.
Analiz: Beyin Göçü ve İtibar Erozyonu Kısır Döngüsü Kapıda
Uzmanlar, İsrail'in karşı karşıya olduğu bu çift yönlü krizin birbirini besleyen bir kısır döngüye dönüşme riski taşıdığı uyarısında bulunuyor. JPR'dan demografi uzmanı Dr. Daniel Staetsky, göç eğiliminin devam etmesi halinde, "yüksek teknoloji, tıp ve akademi gibi İsrail için stratejik öneme sahip sektörlerde oluşacak insan kaynağı açığının kısa vadede dışarıdan destekle kapatılmasının mümkün olmayacağını" ifade ediyor.
İbrani Üniversitesi'nden siyaset bilimci Prof. Galia Golan ise uluslararası imajdaki bu sert düşüşün, İsrail için somut sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekerek, "askeri işbirlikleri, diplomatik ilişkiler ve kritik önemdeki ihracat lisansları konularında yeni kısıtlamalarla karşılaşılması" ihtimalinin arttığı uyarısını yapıyor.