Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2024 yılında Türkiye’nin 62,3 milyon ziyaretçi ağırladığını ve 61,1 milyar dolar turizm geliri elde ettiğini açıkladı. Bakan Ersoy, bu başarıda yabancı ülkelere ihraç edilen Türk dizilerinin etkisine dikkat çekti ve söz konusu dizilerin “170’ten fazla ülkeye ulaşarak 1 milyar kişiye doğrudan eriştiğini” belirtti.

Toplumumuzu temsil etmeyen dizilerin ihracı başarı mı?

Bakanlığın ifade ettiği bu “ulaşım” rakamı, görünürde büyük bir tanıtım başarısı olarak sunuluyor. Ancak içeriklerin niteliğinde ciddi sorunlar bulunuyor.

Söz konusu diziler, milletin medeniyet mirasına yaslanan sahih bir kültür taşıyıcısı yerine, köksüz ve yoz bir hayat tarzını yaygınlaştırıyor. Aile yapısını çürüten, gayri meşru ilişkileri normalleştiren, İslâm’a sataşmayı maharet sanan, Batı değerlerini taklit eden bu içerikler, yıllardır toplumsal dokuda büyük tahribat oluşturdu. Buna rağmen ilgili bakanlık, bu yapımları “tanıtım ve başarı göstergesi” olarak sunuyor.

Kendi medeniyet iddiamızdan uzak, bize ait değerleri küçümseyen ve genç kuşakları yabancı hayat algılarının peşine takan bu sektör, ekonomiye katkı sağlıyor diye alkışlanıyor. Devletin kültür politikası, milletin inancına, tarihine ve kimliğine bağlı bir medya üretimini teşvik ederken, milletin ruhunu zedeleyen yapımları da engellemeli.

Bu yapımların birkaç istisna dışında gelenek ve inanç dünyamızı temsil eden hiçbir tarafı bulunmuyor. Bu tablo karşısında şunu sormak gerekiyor: Turizm Bakanı’nın görevi sadece turizmle mi ilgilenmek?