11’inci Yargı Paketi komisyondan geçti
11’inci Yargı Paketi komisyondan geçti
İçeriği Görüntüle

Ersin Çelik, Yeni Şafak’ta kaleme aldığı “Filo Günlükleri” yazısında, “Türkiye’deki limanlardan neden gemi kalkmıyor?” sorusuna cevap aradı. Çelik’in aktardığına göre Global Sumud Filosu’nun 44 ülkeyi kapsayan delegasyonu, baştan itibaren filoyu Avrupa merkezli planladı. Bu nedenle İspanya, Tunus, İtalya ve Yunanistan limanları tercih edildi; Türkiye’den gemi çıkışı hiç gündeme alınmadı.

Çelik, Mavi Marmara saldırısının oluşturduğu travmatik hafızanın delegasyon kararında etkili olduğunu, Türkiye’den kalkacak gemilerin doğrudan İsrail’in hedefi hâline gelme riskinin göz önünde bulundurulduğunu belirtti. Ayrıca binlerce aktivistin lojistik ve eğitim organizasyonunun Avrupa limanları üzerinden daha kolay yürütülebileceğine işaret etti.

Yazıda, Türkiye’nin filo dışında bırakılmadığı da vurgulandı. Filonun en büyük iki gemisinin kaptanlığı Türk denizcilere emanet edildi, sevk ve idarede de çok sayıda Türk görev aldı. Çelik, “Türkiye’ye herhangi bir izin başvurusu yapılmadı; dolayısıyla izin verilip verilmedi tartışması da fiilen yaşanmadı” bilgisini paylaştı.

Türkiye'den gemi kalkmalıydı

Bütün bu gerekçeler açıklayıcı olsa da, burada sorgulanması gereken daha büyük bir mesele var. Türkiye’de yüzlerce STK faaliyet yürütürken, Gazze için tek bir gemi çıkarılamaması büyük bir zillet. Mavi Marmara’nın travması gerekçe gösterilse bile, tam da bu sebeple Türkiye’den sembolik de olsa bir büyük geminin kalkması gerekirdi. Bu adım, Gazze'ye ve İslam dünyasına moral ve teşvik sağlayacak güçlü bir mesaj olabilirdi.

Türkiye’de sivil toplumun rolü, artık sloganlarla sınırlı protestoların ötesine geçmek zorunda. Gazze’de soykırım sürerken, “eylemler miting alanında başlıyor ve evde bitiyor” görüntüsü sivil toplumun asıl misyonuna gölge düşürüyor. STK’ların sahici adımlar atması, sadece vicdan çağrısı değil, aynı zamanda tarihî bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor.