ABD, Trump çevresine yakın üst düzey isimlerin koordinasyonu altında Nicolás Maduro rejimini devirmek için kapsamlı bir operasyon yürütüyor. Washington, Venezuela muhalefeti ile eşgüdümlü temaslar kurarken, sürecin sahadaki yönlendirme ve planlaması tamamen ABD’nin kontrolünde ilerliyor. Marco Rubio gibi isimler kampanyayı öne çıkarıyor, CIA istihbaratını sahadaki hedeflemelerde kullanıyor, Pentagon Karayipler’deki güçlerini yoğunlaştırarak olası operasyonlara hazırlık yapıyor.
ABD güçleri, 2 Eylül’den itibaren uyuşturucu şüphesiyle hedeflenen sivil teknelere saldırılar düzenledi; bu harekâtlarda 17 kişi hayatını kaybetti. Resmî açıklamalarda eylemler yalnızca counternarcotics (uyuşturucuyla mücadele) gerekçesiyle sunulsa da, operasyonun kapsamı ve yürütülme biçimi, söylemin bir örtü olduğunu ve esas hedefin Venezuela’nın doğal kaynakları ile ekonomik alanları üzerinde nüfuz sağlamak olduğunu ortaya koyuyor.
Muhalefet, yönetim değişikliği sonrası hızlı tanıma ve iktidar geçişi süreçleri için hazırlık yapıyor; gerektiğinde güç kullanımına başvurulabileceği açıkça ifade ediliyor. Ancak sahadaki hazırlık, istihbarat, diplomasi ve askerî koordinasyon ABD’nin kontrolünde gerçekleşiyor; muhalefet, sürecin saha ayağında bir araç olarak rol oynuyor.
Trump yönetiminin resmi söylemi, operasyonları yalnızca uyuşturucuyla mücadele olarak tanımlıyor ve uluslararası hukuka uygun hareket ettiklerini belirtiyor. Ancak fiili durum, sahadaki hareketlilik ve Karayipler’deki askeri varlık, operasyonun amacının ekonomik ve stratejik hakimiyet sağlamak olduğunu doğrudan ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, Venezuela’da yaşananlar sadece muhalefetin planları veya ABD’nin resmî söylemiyle açıklanamaz; süreç, ABD’nin yönlendirdiği bir operasyon olarak ilerliyor. “Uyuşturucu” argümanı, sahadaki eylemleri kamufle ederken, esas hedef ekonomik ve jeopolitik hakimiyet kurmak. Bu durum, ülkenin egemenliği, kaynakları ve uzun vadeli istikrarı açısından ciddi bir risk teşkil ediyor.
Kaynak: Disclove.tv




