Yeni dönemde devletlerin gücü, yalnızca askerî kapasite veya ekonomik büyüklükle değil, dijital altyapı ve enerji kontrolü üzerinden şekilleniyor. Dünya genelinde ülkeler artık veri güvenliği, internet altyapısı ve enerji tedarik zincirleri üzerinden bir rekabet içine girdi.

Bu bağlamda, deniz altı internet kablolarının güzergâhları, veri merkezlerinin sahipliği, nükleer enerji yatırımları ve yapay zekâ teknolojilerinin kontrolü stratejik önem taşımaya başladı.

Avrupa'dan 'savaş hazırlığı' sinyali: AB, gıda, yakıt ve ilaç stoklama kararı aldı
Avrupa'dan 'savaş hazırlığı' sinyali: AB, gıda, yakıt ve ilaç stoklama kararı aldı
İçeriği Görüntüle

Türkiye de bu alanda geç kalmamalı. İnternet altyapısı, enerji üretimi ve yapay zekâ alanlarında dışa bağımlılık, ülkenin egemenliğini ve toplumsal yapısını doğrudan etkileme potansiyeline sahip. Bu sebeple Türkiye'nin, bu teknolojilere yalnızca kullanıcı olarak değil, üretici ve düzenleyici aktör olarak yaklaşması gerekiyor.

Yapay zekada millî çerçeve şart

Yapay zekâ teknolojileri, savunmadan ekonomiye, eğitimden kamu yönetimine kadar pek çok alanda belirleyici bir konuma gelmiş durumda. Bu alanın stratejik önemi, yalnızca teknolojik gelişmeyle sınırlı kalmayıp, ülkelerin bağımsız karar alma süreçlerini ve yönetim kapasitesini de doğrudan etkiliyor. Türkiye’nin bu alanda dışa bağımlılığı azaltması, yerli ve millî yapay zekâ çözümleri üretmesi artık ertelenemez bir zorunluluk hâline geldi. Kamu kurumları, üniversiteler ve özel sektör iş birliğiyle geliştirilecek özgün algoritmalar ve veri setleriyle, dış müdahaleye kapalı, güvenli ve sürdürülebilir bir dijital altyapının inşası sağlanmalı. Bu çerçevede yapay zekâya ilişkin ahlaki ilke, regülasyon, eğitim müfredatı ve uygulama standartları da Türkiye’nin kendi ihtiyaç ve önceliklerine göre belirlenmeli. Aksi takdirde, hazır sistemlerin kullanımıyla birlikte gelen dışa bağımlılık, karar süreçlerinde kontrol zafiyetine ve teknolojik tahakküme yol açabilir. Yapay zekâ alanında güçlü ve kararlı bir millî politika, Türkiye'nin dijital çağda bağımsız ve etkili bir aktör olmasının temel şartı.

Türkiye'nin yeni dünya düzeninde söz sahibi olabilmesi içinse şunlar elzem:

  • Millî yazılım altyapılarını güçlendirmesi,
  • Enerji bağımsızlığına öncelik vermesi,
  • Yapay zekâ teknolojilerinde kendi standartlarını oluşturması,
  • Ve dijital sistemlerde veri güvenliğini kendi denetimine alması...

Aksi takdirde, dış kaynaklı sistemlerin içeriği ve algoritmaları üzerinden yönlendirilmek kaçınılmaz olacak. Bu da hem sosyal düzen hem de millî güvenlik açısından ciddi bir risk doğuracak.