28 Şubat Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen gün...

28 Şubat’ta İslâm düşmanları İslâm’ın yeniden şahlanışını durdurmak için Müslümanları hedef
alan bir askerî müdahale gerçekleşmiş ve binlerce Müslüman’ı mağdur duruma düşürmüştür. Başta
Çevik Bir olmak üzere bu darbenin mimarları ise hâlâ ellerini kollarını sallaya sallaya gezmektedir.

Bu darbenin mağdurlarından birisi de Baran Dergisi Antalya Temsilcisi Yakub Köse...

"28 Şubatçı"lar Yargılansın Platformu" 28 Şubat 1997 sürecinde tutuklanan 14 yaşındaki Yakup
Köse adına Sultanahmet adliyesine suç duyurusunda bulunarak; "O dönem görev yapan herkes
yargılansın" diyerek bir basın açıklaması düzenledi. Yeni Devir Hukukçular Derneği, İHD, Çağdaş
Hukukçular Derneği ve Özgür-Der ile birlikte dergimiz ve Aylık Dergisi de bu eylemde hazır bulundu…
Av. Ali Rıza Yaman’ın okuduğu basın açıklamasında “28 Şubatçılar”dan hesap sorulması istenirken,
katılımcıların ellerindeki “Çevik Bir Yargılansın!!!” ve “28 Şubatçılar Yargılansın!!!” yazılı dövizler
dikkat çekti.

Katılımcılar tekbir getirerek “Çevik Bir hesab ver!” “Mirzabeyoğlu’na Özgürlük” diye slogan
attılar...

Basın Açıklaması:

Kamuoyuna;
Bizim için hak; hukuktur!
Hukuk; adalettir!
Adalet; zulmün olmamasıdır!
Zalimin önündeki en büyük engel; hukukçudur!
İdeal hukukçu; zalimin en büyük düşmanı olduğu için, tam bağımsız ve millî bir seciyenin
sahibidir!
Kâmil bir hukukçu için en büyük zulüm; Atlantik ötesinden gelen emirlere göre hareket
etmektir!
Hukukun amir-memur, ast-üst münasebetine göre şekillendiği bir yapıda en büyük
zalimler; "hukukçu" kisveli memurlar ve onun adetâ amirleri konumunda olan kişilerdir!
"28 Şubat"; işte hukukçu kisveli bu memurların ve onların adetâ amirleri konumunda olan
kişilerin yaptığı bir sürek avının adıdır!
Amerika'nın "Bizim Çocuklar" dediği kişiler üzerinden yaptığı 28 Şubat operasyonunda;
Tarihin gördüğü en büyük hukuksuzluklara imza atılmış,
"Hukukçu" kisveli memurlar, NATO'cu subayların karşısında tesbih tanesi gibi dizilip brifing/
emir almış,
NATO'cu subaylarca adliyenin arka kapılarından bağımsız olduğu söylenen hâkimlere
güya "nezaket" ziyaretinde bulunulmuş,
Görülmekte olan kimi dosyalar hakkında "çok derin" fikirler beyan edilmiş,
Bu "nezaket" ziyaretlerinin ardından da birçok insan 18 yaşından küçük olmasına rağmen idam
cezası almıştır.
Bunlardan biri de Yakup KÖSE'dir.
Yakup KÖSE; 28 Şubat sürecinde içeri alındığında daha 14 yaşındaydı.
"Örgüt üyesi olduğu" gerekçesiyle tutuklandı,
28 Şubat hukukuna göre ve DGM'lerde yargılandı,
İdam cezası aldı,
Ve hayatının yarısını cezaevinde geçirmek zorunda kaldı.
Evinde buldukları Taraf isimli legal bir dergiden yola çıkarak Yakup KÖSE'ye idam cezası veren
hukukçular ve onların adetâ amirleri pozisyonunda olan Çevik BİR vd. NATO'cular 28 Şubat sürecinde;
İnsanları evlerinden, yerlerinden, yurtlarından ettiler.
İstanbul'un göbeğinde, Fatih'te kılık-kıyafet avına çıktılar.
Refah Partisi'ni kapatıp, Necmettin Erbakan gibi siyasetçileri siyasetten uzaklaştırdılar.
Mustazaf- Der, Mazlum-Der, Özgür-Der, ÖNDER, İHH, MÜSİAD, MGV ve İLKAV gibi birçok
dernek ve mensubuna baskı yaptılar.
Nurettin Şirin, İrfan Çağrıcı, Mehmet Kutlular, Mehmet Pamak, Müslüm Gündüz, Hüda
Kaya, Mehmet Göktaş, Bülent Yıldırım, Mehmet Emin Akın gibi birçok yazar ve dernek yöneticisine
zulmettiler.
M. Esad Coşan gibi bir fikir ve ilim adamını bile Avusturalya'ya göçmek zorunda bıraktılar.
Gençleri üniversiteye hazırlamanın haricinde bilinen başka bir faaliyeti olmayan belli-bazı
dershanelere baskı yapıp, bu dershanelerin kurulmasına öncülük eden isimleri Amerika'ya göçmek
durumunda bıraktılar.
Akit, Zaman, Milli, Yeni Şafak ve Yeni Asya gibi birçok gazeteye baskı yaptılar.
Akıncı Yolu gibi o döneme damgasını vuran dergilerin yöneticilerini ölümle tehdit ettiler.
İskender Pala, Nevzat Tarhan, Ahmet Sınav gibi değerli akademisyenleri Türk ordusundan
attılar.
Tek suçu Anadolu insanı olmak olan binlerce tam bağımsız ve millî bir seciyenin sahibi
askerimizi ordudan ihraç ettiler.
Atlantik ötesinden gelen emirler doğrultusunda hareket edip, ordu-millet geleneğine ve
mânâsına saldırı düzenlediler.
Millet- ordu gelenek ve mânâsının mücessem ifadesi olan, o gün için 41, bugün içinse 57 eseri
olan, 28 Şubat sürecinde tutuklanıp, 28 Şubat hukukuna göre yargılanan, sübut bulan tek eylemi

kitap yazmak olan, "olsa olsa budur" mantığı üzerine bina edilen hükümlerle sırf fikrinden dolayı idam
cezası verilen, tam 12 yıldır cezaevinde, son 6 yıldır da 3 metrekarelik tek kişilik hücrede tutulan, 11
yıldır da Telegram isimli işkenceye maruz bırakılan Salih Mirzabeyoğlu'na ve O'nun şahsında Anadolu
insanına Atlantik ötesinden gelen emirler doğrultusunda gayrı-ahlâkî ve gayrı-insanî birçok saldırıda
bulundular.
Bütün bu fiillerin Türk Ceza Kanunu'nda bir karşılığı vardır ve hepsi suçtur.
Ve fakat bütün bu fiilller sanki suç değilmiş,
Ve sanki Siyonist JİNSA örgütünden ödül alan Çevik BİR vd. NATO'cular suçlu değilmiş gibi
haklarında hiçbir işlem yapılmamakta,
Yukarıda sayılan birçok fiili işleyen kimseler elini-kolunu sallayarak dışarıda dolaşmakta,
Büyük şirketlere danışmanlık yapmakta,
Hayatlarını hiçbir şey olmamış gibi devam ettirmektedirler.
Kendi özgücümüze güvenerek ve sadece buna dayanarak Çevik BİR vd. 28 Şubatçılardan hukuk
önünde hesap soran bizler;
Eğer herkes Amerikancı darbelerden gerçekten şikâyetçiyse,
Eğer adalet Türkiye'de gerçekten varsa,
Ve eğer hukuk gerçekten üstünse,
Bütün bunların ortaya çıkması adına;
Çevik BİR başta olmak üzere 28 Şubat'ta görev yapan bütün NATO'cuların yargılanmasını talep
ediyor,
Her ne olursa olsun bu davanın takipçisi olacağımızı,
Gelişmelerden de kamuoyunu ân be ân haberdar edeceğimizi ilân ve beyan ediyoruz.

Saygıyla duyurulur.

"28 Şubatçı"lar Yargılansın Platformu”