“AKP” Genel Başkanvekili Özlem Zengin, Yeniden Refah Partisi'nin Cumhur İttifakı'na katılmak için değiştirilmesini istediği 6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun" için "Kırmızı çizgimizdir" vurgusu yapmıştı. Bu açıklamasıyla hedef haline gelen Zengin, "Artık bu kanunla ilgili hiçbir şey söylemek istemiyorum. Yorgunum. Camiamızın içinde bulunduğu durumu değerlendirirken de hüzün duyuyorum." ifadelerini kullanmıştı.

Zengin aynı konuşmanın başka bir yerindeyse, “Bu tartışmanın üslubuna itirazım var. Artık bu kanunla ilgili hiçbir şey söylemek istemiyorum. Yorgunum. Yalnızlıktan da yorgunum, camiamızın içinde bulunduğu durumu değerlendirirken de hüzün duyuyorum. Ben tartışılamaz demedim. Keşke daha insani, seviyeli, İslami bir ortamda tartışabilsek." demişti. 

Yine aynı konuşmada bütün bu zırvaların esas gerekçesini ağzından kaçırır mahiyette bir de şunları söylemişti: 

“AK Parti 50+1 almaya çalışıyor. Önümüzdeki seçimlerde sayın cumhurbaşkanımızın seçilebilmesi için yaklaşık 29 milyon, yuvarlayacağım 30 milyon oya ihtiyacımız var. Bu 30 milyonda kadınların oyu minimum 10 milyon. Bu kadar önemli bir konuda, kadınları bu kadar rahatsız eden -tartışma üslubuyla, içerikten bahsetmiyorum- başka bir konu var mı? Çok yalnızız. Bu konuya kimse girmek istemiyor çünkü hedef oluyorsunuz. İşte ben. Ben AK Parti grup başkan vekiliyim. Ben kendi fikirlerimi anlatmıyorum, grubumuz adına konuşuyorum ama grubumuz adına konuşan bir erkek arkadaşımız olduğunda hiç sorun olmuyor. Ben konuştuğum zaman tarifi imkânsız bir şekilde planlı, düzenli bir saldırıya uğruyorum. 6284 bizi bölen bir tartışma olamaz. Böyle bir tartışma üslubu olamaz.”

İslâm Hukukuna Muhalif Meseleleri Niçin İslâmî Tartışalım

Böyle tartışma olmazmış. İslâmî bir ortamda tartışabilseymişiz. İslâmî bir ortamda, İslâm hukukuna aykırı bir hukukun, yine İslâm’a muhalif kanunlarının neyini kim senle niçin tartışsın? İyice kafayı yediler ha. Bu susuyor, KADEM’in başındaki sapık başlıyor, neymiş, kadının toplumsal hayattaki varlığı 28 Şubat’tan beri ilk kez bu kadar şiddetli tartışılıyormuş. Bu kadar cehalette kasıt, düşmanlık aranır. 28 Şubat’ta Türkiye’de mesele kadının yeri değil, İslâm’ın yeriydi. Siz o dönemde acaba hangi cehennemdeydiniz?

Pavyonlarda Çalıştırılmak Zorunda Kalan Kadınların Sesi Olduğunuzu İşitmedik Hiç

Ne Özlem Hanım’ın ne de Saliha Hanım’ın ağzından bugüne kadar pavyonda çalışmak zorunda bırakılan kadınlarla alâkalı tek bir kelime işittiniz mi? İşsizliği düşüreceğiz diye memleketin her yerini ahırdan bozma üniversitelerle dolduran politika ve atıl bırakılan kültür ve ahlâk dolayısıyla kendisini sanal âlemde pazarlayan kızlar hakkında tek kelime duydunuz mu? Siz kadın haklarının değil, küfür rejiminin yılmaz bekçilerisiniz. 

Sizin Hakikatlerinizin Yeri Bizim Ayaklarımızın Altıdır

KADEM’in başındaki Saliha Hanım diyor ki, “Kadın ve erkek arasında bir çatışma hatta savaş varmış gibi teyakkuza geçen bu yapay ve köksüz düşünceler karşısında, inandığımız ve güvendiğimiz değerleri korkmadan, geri adım atmadan konuşmaya devam edeceğiz. Zira bu hakikat, gölgelenemeyecek kadar büyük.”

Yok yok. Biz, sizin inandığınız ve güvendiğiniz kökten batıcı değerlere inanmıyoruz da, güvenmiyoruz da. Sizin hakikatleriniz, bizim bırakın gölgemizi, ayağımızın altındadır. 

***

30 milyon oy lazımdı değil mi? Lezbiyen, gay, bilmem ne, türlü sapkınlığın önünü açın da oylarını kapın. Oy lâzım değil mi?

Yavuz Beyoğlu