ABD’de İsrail’e verilen desteğin tarihî seviyede düşmesi, Washington’daki siyasi seçkinleri ve milyarder sermaye çevrelerini paniğe sevk etti. Gallup, Pew ve New York Times verileri; Amerikan kamuoyunun artık İsrail’in Gazze’de işlediği suçları görmezden gelmediğini, özellikle genç kuşaklarda İsrail’e verilen desteğin tek hanelere kadar gerilediğini gösteriyor. ABD’deki bu büyük kırılmayı “TikTok’un etkisine” bağlayan yetkililer, esas olarak İsrail’e yönelik tepkinin bizzat sahadaki vahşeti gören toplumun kendiliğinden oluşan vicdanî tutumu olduğunu gizlemeye çalışıyor.
Bu toplumsal değişimi durdurmak isteyen ABD yönetimi, medya ve teknoloji alanında sert bir kontrol hamlesi başlattı. Trump’ın TikTok’un çoğunluk hisselerinin Amerikalılara devredilmesini zorunlu kılan kararnamesi; Oracle’ın platformun algoritmasını ve veri altyapısını kontrol altına alması; İsrail ordusunu fonlayan Larry Ellison’ın bu sürecin merkezinde yer alması, Gazze gerçeğini bastırma çabasının kurumsal boyutunu açığa çıkarıyor. Aynı süreç Paramount’un Skydance tarafından satın alınması, CBS News’in başına Bari Weiss’ın getirilmesi ve Ellison ailesinin Warner Bros Discovery için hazırladığı yeni hamlelerle geleneksel medya alanında da ilerliyor.
Oysa CBS ve CNN gibi kuruluşlar, bu devralma süreçlerinden önce dahi Gazze gerçeğini sistematik biçimde çarpıtıyordu. CBS News’in bir yılda Gazze hakkında yayımladığı 2.575 haberin yalnızca yüzde 15’inde “soykırım” kelimesi geçmesi, medyanın yaptığı karartmanın boyutunu gösteriyor. ABD’deki medya düzeni, Filistinli sivillerin yaşadığı yıkımın üstünü örtmeye çalışırken; gençlerin kampüslerde gözaltına alınması, gösterilere keskin nişancı yerleştirilmesi ve ifade özgürlüğünün cezalandırılması, ABD yönetiminin meşruiyet kaybını daha da büyütüyor.
Ancak bu çabalar sonuç vermiyor. Çünkü Filistin meselesine dair oluşan küresel vicdanî hafıza, medya manipülasyonlarıyla silinebilecek bir şey değil. Holıvıd'da 50 senede oluşturdukları yalan imparatorluğu, Aksa Tufanı ile yıkıldı ve bunu bir daha oluşturmanın yolunu arıyorlar.
Gazze’de yaşanan soykırıma tanıklık eden genç kuşak, propaganda duvarlarının arkasındaki hakikati gördü. BDS gibi yapılar, yıllardır oluşturdukları örgütlenme tecrübesi ve dayanışma ağlarıyla ayakta duruyor. Bugün ABD’li milyarderlerin medya üzerindeki hâkimiyet arayışı, çöken bir imajı kurtarmak için yapılan çaresiz girişimlerden ibaret. Bu tablo, artık hem İsrail’in hem de onu ayakta tutmaya çalışan Amerikan elitlerinin toplumsal meşruiyetini geri kazanamayacağını açıkça ortaya koyuyor.
Gregory Shupak, Middle East Eye





