Selâm ile…

ABD’de Trump’ın başkan seçilmesinden sonra ülke genelinde başlayan protestolar, geçtiğimiz hafta ortaya saçılan bir skandalın ardından, en azından şimdilik, medyanın gündeminden düştü. ABD’de ve dünyanın diğer birçok ülkesinde medyanın kimin kontrolünde olduğunu göz önüne aldığımızda, son yılların en geniş katılımlı gösterilerinin bir skandalın ardından geri plana itilmesi bize manidar geliyor. “Pizza Gate” olarak isimlendirilen bu skandalın bildik aktörleri, George Soros, Hillary-Bill Clinton, Joe Biden ve Obama gibi üst düzey isimler… Wikileaks’in sızdırdığı bir takım e-postalarla gündeme bomba gibi düşen ve gerekli mesaj malûm mecralara verildikten sonra sümenaltı edilen skandala göre ABD’nin önde gelen simaları, dünyanın bazı bölgelerinden (bilhassa Asya ve Afrika’dan) Amerika’ya getirilen kız çocuklarını, iğrenç dünyalarını neşelendirmek için türlü sapıklıklarına ve akıl almaz vahşiliklerine materyal olarak kullanıyor…

Meselenin iki mühim boyutu var. Birincisi; global sermayenin baronları ve onların siyasî sahadaki temsilcileri ile ulus-devlet merkezli anlayışın temsilcileri arasındaki savaş, bir yandan devletleri kutuplaştırırken, öte yandan devletlerin içindeki klikleri ayrıştırıyor. FBI, CIA’nın operasyonuna karşı bir atakla “Pizza Gate” skandalını ortaya çıkarabiliyor.

İkincisi ve asıl ehemmiyetli olanı ise bizim her fırsatta dile getirdiğimiz bir hususun bu skandal ile en iğrenç şekilde tekrar fâş olması… Batı, esasında, barbar, vahşi, sapık ve içinde kötülük barındıran her türlü sıfatı kendisine atfedebileceğimiz bir “medeniyet”tir!.. Yahudi-Hristiyan anlayışının “Cermen” kavimleriyle birleşmesine dayanan bu medeniyet, dünyanın kan gölüne dönmesinde başrolü oynamış, nefslerini tatmin uğruna akla gelmedik işkence ve sapıklıkları sergilemekten geri durmamışlardır. Allah’ı inkârın elim neticesi…

Tarihi savaş, kan, işkence ve sapıklıklarla dolu olan Batı adamı, menfaatlerine mâni olan kendi kardeşi dahi olsa kanını akıtmaktan imtina etmemiş; mezhep savaşlarını, birinci ve ikinci dünya savaşlarını çıkarmış, başta İslâm coğrafyası olmak üzere tüm dünyanın üzerine bombalar yağdırmıştır ve bugün de aynı cürümleri işlemeye devam etmektedir. Sadece bir bomba ile yüzlerce insanın tarifsiz bir vandallıkla ölmesine sebep olan ve bombaların insanların bedenlerini parçalamasını televizyonlarından zevkle izleyenlerin “Pizza Gate” skandalıyla gün yüzüne çıkan pislikleri bizi hiç de şaşırtmamıştır. Dünyayı bugüne kadar kan gölüne çeviren Batı, 20. Yüzyılın başında ve ortasında olduğu gibi, yine büyük bir karmaşanın arefesinde gibi duruyor. Kendi aralarındaki çatışmalar sebebiyle kendi pisliklerini ortaya döküyorlar. Bugünün geçmişten farkı, kaderin cilvesi olsa gerek, Batı icadı teknoloji sayesinde, ortaya saçılan pisliklerin bütün dünya insanları tarafından anında görülebilmesi…

Bu meseleyi kapağımızda değerlendirdik ve “İşte Barbar Batı’nın Gerçek Yüzü: Pedofili!” manşetini attık. Ömer Emre Akcebe, Batı’nın geçmişteki insanlık dışı hallerine de atıfta bulunduğu “Çatla Sodom-Gomore, Patla Bizans ve Roma” başlıklı yazısında işledi.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), ABD seçimlerinin ardından yeni başkan Trump’un kadrosunun nasıl şekilleneceğinden bahsediyor. Yazısının başlığı “Trump’un Sağcı Hıristiyan Hükümeti”…

Bahattin Yeşiloğlu, Gazeteci Yazar Neva Çiftçioğlu’nun “Mutsuz Bir Dahî: Einstein” yazısı ve Giovanni Pappini’nin “Gog” adlı eserindeki bir bölümden yola çıkarak “Kadın Erkek Münasebetleri”ne değiniyor.

Bu hafta Yeni Şafak Gazetesi Yazarı ve Sebahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yusuf Kaplan ile bir söyleşi gerçekleştirdik. İslâm coğrafyası ve Müslümanlar üzerinde oynanan oyunları enine boyuna konuştuğumuz söyleşiyi alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.

Gülçin Şenel, Türkiye Yazarlar Birliği ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin “Edebiyat ve Darbeler” başlığıyla düzenlediği sekizinci edebiyat festivalini ele alıyor.

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun dergimizde tefrika edilen eseri Ölüm Odası B-Yedi’nin 340. bölümünün alt başlığı “Sayı (Yerinde Hakikate Vücut Vermek)”…

Abdullah Kiracı, geçtiğimiz hafta iktisat meselesi üzerine başladığı yazı dizisine “Dil ve Dünya Görüşü”nü işleyerek devam ediyor.

Geçtiğimiz hafta Uluslararası Taşköprülüzâde Sempozyumu gerçekleştirildi. İslâm tefekkürünün ehemmiyetli şahıslarından olan Taşköprülüzâde Ahmed’in fikir ve eserlerinin kapsamlı bir şekilde konuşulduğu sempozyumu ve Taşköprülüzâde’nin kim olduğunu Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Ömer Türker’e sorduk.

Dergimizde ayrıca sizler için derlediğimiz ve yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz. Gelecek hafta görüşmek dileğiyle diyor ve önsözümüzü “düşmanlarımızı birbirine kırdır Ya Rab” duası ile sonlandırıyoruz.