Kripto Ermeniler, Türkiye’de ne gibi faaliyetlerde bulunuyor?

Kripto Ermeniler mevzuunda çok fazla bilgi kirliliği var. Kulaktan dolma “çalışma” yapanlar var. 1915’te bir şeyler yaşandı, o zaman gidemeyen-gitmek isteyen Ermeniler vardı. “Alevi Kürt’üm” diyenlerin genelinin Türkmen yahut da Ermeni olduğu ortaya çıktı. Halasoğlu da bunu açıklamıştı. Alevilik-Bektaşilik, Türkmenlerden geliyor. “Alevi Kürtlerindenim” demek olmuyor, araştırmak gerek biraz… 1915’te Türkiye’den gitmek isteyen, gidemeyen Ermeniler sıkıntı yaşamamak adına, olaylar genişlemesin diye kendilerini “Kürt” gibi gösterdi. İşte Kürtler camiye, namazına gidiyor; bu Ermeniler de gitmemek için “Aleviyiz” deyip, Ateizm Aleviliği başlattılar. Onun dışında, şu anda Kayseri’de tahmini olarak “Ben Türk’üm” diyen aslen Ermeni olan 5 bin insan var. Türkiye genelinde de 37 bin 500 aileye tekabül ediyor. Azerbaycanlı profesör bir arkadaşımızın yaptığı araştırmalar, belgeleri var. Türk Tarih Kurumu ile birlikte yaptı. Mesela, biz yöresel çalışmalarımızı yaparken de böyle insanlara denk geliyoruz. Akdamar Adası’nda katıldığımız bir programda, yanıma yaklaşan bir Vanlı arkadaş, “Ben Ermeni’ydim fakat döndüm ve Kürt oldum” dedi. Anlatamadım, “Arkadaş din değil ki bu değişesin.” “Yok” diyor, “Ben Ermeni’ydim, artık Kürt’üm.” Malatya’ya gittik, Hrant Dink Vakfı vesilesiyle. Yaz kampları düzenleniyordu, o kamplarda özellikle Kürt öğrenciler vardı. İşte orada, yaz tatilinde, “Siz Kürt değilsiniz, Ermenisiniz” diye çalışmalar yapıldığını bulduk. Malatya’da bir mahalle komple Ermeni. 4 bine yakın sayıları var. Soy ağacı, E-Devlet’te çıktıktan sonra çoğu insan soyuyla ilgili baktığında, belli bir yere gidiyor. Babasından sonrası olmayanlar var, dedesinden sonrası olmayanlar da var. Dedesinin kardeşleri yok falan. Böyle gizlenmiş, kripto Ermeniler var. Kars bölgesinde bulunanlar da var. Benim bildiklerim hem de… İnsan bundan utanmamalı. Kripto Ermeniler ortaya çıkıp, kendilerinin kim olduğunu söylemeli. Nitekim Van’da Aram Ateşyan’ın iki yeğeni bir ara Kürt ve Müslüman idi. Ama Aram Ateşyan Akdamar Adası’na gittikten sonra iki yeğen çıkıp “Biz Ermeni’yiz” deyip kimliklerine Hıristiyan yazdırdılar. Bu şekilde saklanmış insanlar var. Ateşyan’ın kendisi bir TV programında, “Tunceli’nin yüzde 90’ı Ermeni” dedi. Bu her tarafta var. Kripto Ermeni dediklerimiz saklanıyor. İslâm’da kelime-i şehadet getirince Müslüman oluyorsunuz; fakat Hıristiyanlıkta öyle bir şey yok. Kaydolmak lâzım ya bir kiliseye… “Ben Hıristiyan’ım” dese biri, “Hangi kiliseye kayıtlısınız?” diye soruyorlar. 1915’te giden papazlar bu kayıtlı defterleri götürdüler. Ailelerin kayıt yaptırdığı, vaftiz olanların listesini götürdüler. Ermeni lobisi o dönemki kayıtlı aileleri takip ediyor. Buna KGB’de “kültür istihbaratı” diyorlar. Bu ailelerin isimleri, dilleri, dinleri değişse bile kim olduklarını çok iyi biliyorlar. Bunlarla irtibata geçiyorlar. Ermeni Diasporası Türkiye’nin Güney Doğusunu, Doğu Anadolusunu istiyor, Artvin de dahil. “Batı Ermenistan” diyorlar. Türkiye’nin 20 şehrini istiyorlar… Türkiye’deki “kripto Ermenilerden faydalanmak gerekiyor” diye, Temmuz 2019’da açıklama yaptılar. Muş’ta Daron Derneği var, Muş Ermenileri orada. Malatya’da HAYDER var. Tunceli’de Dersim Ermeniler Derneği var. Buradaki derneklerden faydalanıyorlar. Endişemiz bu. Gizlenen, saklanan, kimliğini açıklamayan, Ermeni lobilerinin kullandığı insanlar var. Yarın bir gün bir şey yapabilirler. 1915’teki isyanlar gibi bir şeyler olabilir mi? Endişelerimizi dile getirdik.

Bunların siyasetteki tesirinden bahseder misiniz?

Oğuzhan Asiltürk vefat etmişti ya… Zekeriya Beyaz, Asiltürk’ün Ermeni asıllı olduğunu söylemişti. Mahkemede bunu kararla netleştirdi. Bu konuda mahkeme kararı var. Zekeriya Beyaz ona “Ermeni’sin sen” demişti, Asiltürk de mahkemeye vermişti. Sonra mahkemede ortaya çıktı ki, Asiltürk Ermeni. Kılıçdaroğlu’nun annesi için de Dersim Ermeniler Derneği açıklama yapmıştı, “o da bizden” diye. Kılıçdaroğlu mahkemeye verdi, “siyasetimi engellemeye çalışıyorlar” dedi. Ama açıklayamadı, “Annem Ermeni değil” diye. Ermeniler, siyasetin içerisinde bir şekilde var. Bir sürü azınlık ırk var, siyasette yok gibiler. 70 bin Ermeni vatandaşımızın var olduğu söyleniyor, Ak Parti’de de var. MHP’de Bakırköy’de belediye meclis adayı olanlar var. HDP’de de var. Her taraftalar…

Artvin’de Hemşinliler ile çalışıyorlar. Hemşinlilere “Kürdistan” üzerinden Ermenistan’a nakliyat işleri veriyorlar. İster-istemez kullanıyorlar buradaki insanları. Mesela Hemşin Hizmet Vakfı var. Siyasetin içerisinde kökünü bilmediğimiz insanlar bulunuyorlar. Elbette devletimizin arşivinde bunların kayıtları mevcuttur. Türk milliyetçisi bildiğimiz Ermeni de var. E kimlikleri belli olmadığı için de siyasetteki hamlelerini tahmin edemiyoruz, gözükmüyorlar. Acaba toplumu yanlış yönlendirebilirler mi? Basın içerisinde haber-yorumlarla insanları etkileyip bir şeylere kalkışabilirler mi? Yıllardır dile getiriyoruz, belge sunduklarımız da var. Maalesef toplumu da ayrıştırmak istemiyoruz, bu kötü olur. Hoş değil. Fakat endişelerimiz de var. Ülkemiz gemi gibi. Hepimiz içindeyiz, fakat bazı şeyleri de göz ardı etmemek gerek.

Siz, Göksel Gülbey olarak 2015 seçimlerinde aday oldunuz CHP’den… “Ermeni Soykırımı’na karşı çıktığınız için” adaylığınız reddedildi öyle değil mi?

Evet, direkt reddedildi. Sayın Kılıçdaroğlu ile de görüştüm mecliste. Ben CHP’yi tercih etmiştim... CHP’yi yakın gördüm kendime. Görüştük. CHP Milletvekili Ali Özgündüz de yanımdaydı. Nedense ben dilekçe verip, aday adaylığımı açıkladıktan sonra Ermeni Diasporası’nda bir hareketlilik oldu. Sözde “soykırım”ın 100. yılına denk gelmişti bunlar. Bütün partilerin Ermenilerden aday koyma endişesi oldu, bilmiyorum bu neyin politikasıydı, böyle bir dayatma oldu belki de. CHP İl Başkanı Murat Karayalçın idi. Biliyorsunuz, Karayalçın da Hemşinli. Onun da desteği ile İstanbul’dan bir bayan öne çıkarıldı. HDP’den hatta Ak Parti’den bile Ermeni adaylar öne çıkarıldı.

CHP hakkında söyledikleriniz ile Kılıçdaroğlu’nun Ermeni olduğu yönündeki iddiaları birleştirince mesele başka bir düzleme oturuyor.

Haberlerde öyle söylüyorlar…

Evet.

Benim adaylığım iptal edildikten sonra bana ikinci sırayı teklif ettiler, ben kabul etmedim. Iğdır’da CHP o dönem aday olacak insan bulamıyordu. Davet ediyorlardı, kabul edilmiyordu. Biz olduk, ben eski Ülkü Ocakları başkanlarından biriydim. Kitlemiz vardı. Siyasete ilk oradan girdim. O dönem Radikal ve CNN Türk bizden bahsetti. Agos gazetesi üç-dört kez bizi manşet yaptı. Bizi faşistlikle suçladılar. O zaman mahkemeye gitmiştik. Agos, “Ermeni okullarını ifşa ediyor” adı altında bana saldırdı. Bütün sosyal medya hesaplarımı şikâyet ettiler. Halbuki tüm okulların zaten sitesi, adresi her şeyi belli. Reklam olsun diye sağda solda isimleri geçiriliyordu. Okula öğrenci gelsin, para kazanılsın diye uğraşıyorlardı. Ben yazınca da ortalık karıştı. Böyle bir şeyin içine soktular beni. İki bin küsur faks geldi tarafıma. Ben kendi halkımı savununca “faşist” oluyorum, onlar kendi halkını savununca “normal” oluyor. Bu da böyle bir adalet. Küfretmiyorum, hakarette bulunmuyorum, rencide etmiyorum; gerçekleri anlatıyorum. Mensup olduğum milletin de mağduriyetinden bahsetmeye çalışıyorum, öyle değil mi? Bunun adı ırkçılık mı oluyor? İşlerine geldiği gibi adlandırıyorlar.

“Devletimiz bunun farkındadır.” dediniz… Devlet bürokrasisi bu kripto Ermenileri bekâ mücadelesinde engel olarak görüyor olabilir mi?

Bürokraside böyle bir endişenin olduğunu sanmıyorum. Çok rahatlar. Kendi işlerine bakıyorlar. “Ermeni açılımı” denildi, Cumhurbaşkanımız buna dair açıklama yaparken, kurumlar bile bize tavır aldı. “Ermenilerle barışıyoruz” denildi, bir açılımı yorumlayamayan bürokrasiye sahibiz. Erdoğan’ın açıkladığı nedir, bürokrasinin yaptığı nedir? Sonradan dediler ki, “Ya biz yanlış anladık.” Bürokrasinin böyle bir endişesi olduğunu sanmıyorum. Koltuklarında oturan insanların çoğu da bu işin ehli değil. Yine de bir devlet politikası var, HDP de yarın iktidara gelse, Ermeni politikasındaki çizgiyi takip etmek zorunda. Partiler şu anda meclisin dışında, “açarız, soykırımı tanırız, ederiz” dese de, yarın meclise gelse bunu yapamaz! Ama devletin bürokrasisi Ermeni meselesini anlayamadı, biz de anlatamadık. Kendi halkımıza anlatamadık. Adam diyor ki, Güney Doğu tarafında, “biz de az yapmadık ama.” Adama olayları belgeleriyle anlatıyorsun, maalesef anlaşılmıyor. Bürokrasinin de eksikleri var. Benim kastım, devletin güvenlik birimleri. Arşivlerde kimin nereden geldiği, ne olduğu, her şey var. Kâzım Karabekir Paşa yetim Ermenileri orduya katmıştı. Biz de “15 Temmuz’da halka ateş açan askerlere bakın, hangi soydan geliyorlar.” diye talepte bulunduk. Basın açıklaması da yaptık. Türk ordusu kendi halkına kurşun atmaz.

Kılıçdaroğlu’nun annesinin Ermeni olduğu dolayısıyla kendisinin kripto Ermeni olduğundan bahsediliyor. Bahçeli başta olmak üzere siyasetçilerin “Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelmesi Türkiye’nin bekâ mücadelesi önünde sorun teşkil eder.” gibi ifadeleri de ortada… Bunları birlikte düşündüğümüzde ne demek oluyor?

Bizde de bir belediye başkanı var. Bu belediye başkanının bölgesindeki herkes adamın üçüncü dedesinin Haşenyan olduğunu biliyor. Adamı Türkçü partiden yâni MHP’den başkan yapmışlar. Şimdi bu aileler Ermeni Diasporası’nın elinde, kim ne kadar kaçarsa kaçsın, biliyorlar. Acaba bu insanların şu anda bulunduğu yere gelmesi için diasporanın katkısı oldu mu? Biliyorsunuz, Türkiye’de bir dala tutunmadan kimse bir yere gelemiyor. CHP’li Onur Öymen’in bir açıklaması vardı: “Bir profesör arkadaşın kitabında Deniz Baykal’ın trafik kazası geçireceği, bir kaza olacağı yazıyordu. Kılıçdaroğlu partinin başına geçecek.” diye… Youtube’da videosu da var. Düşünebiliyor musunuz? Davutoğlu döneminde, Ermeni hâdiseleri 100. yılındaydı. Davutoğlu’nun danışmanı Etyen Mahçupyan idi. Şirin gözükmek için Ermeni kurumlarına telefonlar açıldı görüşmeler falan yapıldı… O kadar itiraz ettik. “Ya başbakanın danışmanı, filancası beni arıyor, bizi soruyorlar” diyerek bu insanlar işleri kendilerine bağlamaz mı? Bu hareketten istifade edip bilmediğimiz işlere kalkışmaz mı? Başbakanın danışmanı, Van’daki valiye telefon açtı diyelim, çeşitli şeyler yaptırmaz mı? Biz Ermenileri ötekileştirmiyoruz. Kripto Ermeni olup, başka şeyler peşinde olanlardan endişe ediyoruz. E Azerbaycan’da da 30 bini aşkın Ermeni var. Savaştan önce Ermeni hanımlar Azerbaycanlı kardeşlerle evlendiler. Aynı şeyi Azerbaycanlı hanımlar da yaptı. Savaş olduktan sonra çocuklarını geri gönderip ayrılmadı ki insanlar. Eşler, çocuklar Azerbaycan’da yaşadı. Şimdi bu çocuklar Ermeni dayıları, Azerbaycanlı amcalarıyla da görüşüyorlar. Şimdi dayısı bu çocuktan bir şey istedi diyelim, istek yerine gelir mi gelmez mi? Soruyorum sadece. Bu insanın fıtratında var.

Teşekkür ederiz vakit ayırdığınız için.

Ben teşekkür ederim, kolay gelsin.

Baran Dergisi 771.Sayı