Selam ile… 
1 Şubat 2019 tarihinde Ayasofya’nın yeniden camii hüviyetine kavuşturulması için yapmış olduğumuz eylem Türkiye’den Avrupa’ya kadar yankı buldu. 

15 Mart 2019’da Yeni Zelanda’da, Cuma Namazı esnasında Müslümanlara karşı yapılan terör saldırısı, süreci hızlandırdı. Saldırganın yayınlamış olduğu manifestoda “Ayasofya’yı minarelerden kurtaracağız” ifadesini kullanması üzerine bizler, saldırının hemen ertesi günü tüm Müslüman Anadolu halkı ile Ayasofya’da toplanıp şehid olan kardeşlerimiz için gıyabî cenaze namazı kılmış ve Batı merkezli bu saldırıya verilebilecek en iyi cevabın, Ayasofya’yı yeniden camii hüviyetine kavuşturmak olduğunu dile getirmiştik. Bu eylemimiz ve önce ve sonrasında yapılan faaliyetler, Ayasofya meselesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da gündemine girmesine vesile oldu ve Batı medyasında da büyük yankı uyandırdı.

Ayasofya’nın yeniden camii hüviyetine kavuşturulması mücadelesi, Türk Milleti’nin şahsında, bütün bir İslâm coğrafyasının bağımsızlık mücadelesidir. Saldırganın, saldırıdan sonra yayınladığı manifestoda şehid ettiği Müslümanlar için, etnik olarak Türk olmadıkları halde “Türkleri öldürdüm” demesi de bunu destekler bir mahiyet arz ediyor. 

Bizim geçmişten bu yana Ayasofya için verdiğimiz mücadelenin mânası buradan da anlaşılıyor herhalde. 

Üstad Necip Fazıl Ayasofya Konferansı’nda Ayasofya’nın manasını şöyle ifade ediyor:
“Ayasofya ne taş, ne çizgi, ne renk, ne hacim, ne de bütün bunların madde senfonisi; sadece mâna, yalnız mâna...
İstanbul’daki Süleymaniye, Edirne’deki Selimiye, bunlara karşılık Roma’daki (Sen Piyer) ve Paris’teki (NotreDame), bizde ve onlarda daha niceleri, madde ve gayelerine bağlı mâna kıymeti olarak, Ayasofya’nın eşik taşına bile denk değildir. Zira bunlardan her biri, kendi gayesinin tabiî şartları içinde, tek taraflı olarak yükseltilmiş eserler... Ayasofya ise bunların yanında bir kümes bile olsa, öyle bir nasibin sahibi ki, ne madde, ne de tek taraflı mâna ölçüsüyle ona varmak kabil değil... Ayasofya, bir mânânın zıt mânâya taarruz ve onu zebun edişinin, bütün dünyada eşi olmayan âbidesi...”

Üstad’dan Ayasofya’nın kıymet hükmünü ve değer ölçüsünü işaretledikten sonra devam edelim…

Cumhurbaşkanı Erdoğan halkın tepkisine kayıtsız kalmadı ve seçim öncesi konuk olduğu bir canlı yayın programında, “Ayasofya Müzesi” isminin “Ayasofya Camii” olarak değiştirilebileceğini ve Ayasofya’nın ismiyle müsemma hâle getirileceğini söyledi. Biz de bu verilen sözün takipçisi olduğumuzu göstermek için kapağımızı bu konuya ayırdık.

Bu haftanın kapak yazısında, “Güreş Minderi ve Saray Işıkları” başlığı altında Ömer Emre Akcebe’nin Ayasofya Camii’ni yeniden gündeme taşıyor. Ayasofya mazimiz, Ayasofya bugünümüz, Ayasofya istikbalimizdir; asla gündemimizden düşmemeli, Müslümanın şeref meselesi olmalıdır.

Kâzım Albayrak, “Şeriat ve Devlet” başlıklı yazısında, insan ve toplum hayatında devletin önemi, meşru temsili ve umumî mânâsı üzerine değerlendirmede bulunuyor.

Bu hafta bir süredir dış politikanın ana başlığını teşkil eden S-400/F-35 meselesi yanında, ABD ile ilişkileri, ekonomik durumumuzu, Ortadoğu’yu, Doğu Akdeniz’i konuştuk.

Son yıllarda Ömer El-Beşir ismi etrafında dünya gündemine gelen Sudan’da cereyan eden hadiseler, askerî darbe ile zirve yaptı. Sudan gerçeğini orta sayfamızda masaya yatırdık.

Yazarımız Carlos (S. M.) de, tutuklanmadan önce Sudan/Hartum’da bulunduğu yıllarda yaptığı gözlem ve tecrübelerini okurlarının istifadesine sunuyor. Beşir ve ailesini çok yakından tanıyan Carlos’un anlattıkları, çarpıcı mesaj ve uyarılar ihtiva ediyor.

Kerim Bozdağ, 31 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarını değerlendirdiği yazısında, AK Parti’nin mevcut yapısına eleştiriler getiriyor ve “AK Parti Ne Yapmalı?” sorusunu soruyor.

Emre Karaca, ekonominin kanını emen faiz sistemiyle mücadelede Karz-ı Hasen sistemini teklifte bulunuyor.

Osman Temiz, “Zaman Bendedir, Mekân Bana Emanettir” başlıklı yazısıyla bu sayıda...

Baran Demir, “Sadece Füru’ Fıkıh Yeter mi?” başlıklı yazısında günümüzün ilim ve din anlayışına eleştiri getiriyor.

Bu sayımızda ayrıca, kayda değer bulduğumuz haber-yorumlarla haftanın gelişmelerini ele aldık.

Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olun...