Selâm ve duâ ile…

Bir devletin siyasî olarak güçlenebilmesi için en önemi amillerden biri iktisadî olarak muhkem bir yapıya sahip olmasıdır. İktisadî olarak muhkem bir yapıya sahip olmak, yani ekonomik açıdan güçlü olmak için en önemli ölçütlerden biriyse para biriminin kuvvetli olması. Ne yazık ki Türkiye, bu çerçevede değerlendirilebilecek bir para birimine sahip değil. Manipülasyona son derece açık, dolar başta olmak üzere diğer para birimlerine karşı sürekli değer kaybeden, dolayısıyla daimî enflasyona sebep olan bir para birimine sahibiz.

Bu vaziyeti ortadan kaldırmak adına, Türk Lirasına altın standardı getirilmesi gerektiğini daha önceki sayılarımızda müteaddid defa işledik. Kabaca ifade edersek; Türk Lirasına altın standardı getirilmesi sayesinde paranın değeriyle oynanmayacak, yüksek enflasyon, yüksek kur, yüksek faiz gibi bahisler Türkiye’nin gündeminden çıkacak, para üzerinden para kazanma imkânı daralacak, servet ve tasarruf sahipleri daha fazla gelir elde etmek için üretime yönelmek zorunda kalacak. Böylece durağanlaşan ekonomiye dinamizm gelecek, para sirkülasyonun hızlanmasına, servetin tabana doğru yayılmasına ve dolayısıyla hakiki bir iktisadî büyümeye sebeb teşkil edecek.

Geçtiğimiz haftalarda ise eğer ki Türk Lirasına altın standardı çıkarmak niyeti yoksa, Türk Lirası’nın yanına, vatandaşın tasarruf birikimi için kullanabileceği, vadeli anlaşmalarda ve alışverişlerde kullanılabilecek bir altın senedinin basılarak piyasaya sürülmesi gerektiğinden bahsetmiştik. 100 Türk Altın Lirası 1 gram 24 ayar altına tekabül edecek şekilde 5, 10, 20, 50 ve 100 liralık kaimeler basılarak tedavüle sokulmalı, Türk Altın Lirası üzerinden bankalarda mevduat hesapları açılabilmeli ve yine bankalar üzerinden para transferi yapılabilir hâle getirilmeli.

Bu hafta kapağımızda “Türk Lirasına Hakiki Bir Payanda” manşetini attık ve sembolik olarak bir Türk Altın Lirası tasarımı yaptık.

Kapak mevzumuzu Ömer Emre Akcebe, “Cumhurbaşkanı Erdoğan Altına Endeksli Parayı Destekliyor” başlıklı yazısında işledi.

11 Ocak 2007:­ Baran­ Dergisi’nin ­ilk­ sayısı­ çıktı 11 Ocak 2007:­ Baran­ Dergisi’nin ­ilk­ sayısı­ çıktı

Kapak mevzumuz ile alakalı olarak Kemal Özer ile bir röportaj yaptık. Kemal Özer de “Türk Lirası Altına Endekslenmeli” diyor.

Faruk Hanedar, “Tımarhanede Sıradan Bir Gün” başlıklı yazısında sosyal medyada kullanılan bu ifade üzerinden hem sosyal medyayı hem de memleketin vaziyetini ele alıyor.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), "Türkiye ve Venezüella Siyonistlerin ve Emperyalistlerin Hedefinde" diyor.

5 Ocak 2000 tarihinde, Kemalist askerler tarafından Bandırma Cezaevinde tutsak bulunan İbdacılara yönelik bir operasyon gerçekleştirildi. Bu operasyonda gönüldaşımız Hasan Meriç şehid olurken, bir çok gönüldaşımız da yaralandı. Bandırma Operasyonunun niçin ve nasıl yapıldığını hadisenin şahidlerinden Tayyar Tercan ile konuştuk.

Orta sayfamızda “Panorama 2021” başlığıyla geride bıraktığımız senede yaşanan önemli hadiselerin bir panoramasını hazırladık.

Bu hafta, Vehbi Vakkasoğlu ile Üstad Necip Fazıl’ı derinlemesine konuştuğumuz bir röportaj yaptık. Bu röportajı büyük bir keyif ve alaka ile okuyacağınızı düşünüyoruz. Vakkasoğlu, “İdeolocya Örgüsü Bir Çözüm Teklifi, Bir Toplum Projesidir.” diyor.

Sinami Orhan, “Sokak Hayvanları Meselesine İnsani ve Kültürel Çözüm Önerisi” başlıklı yazısında gündemde olan sokak hayvanları mevzuuna değiniyor ve bir de öneride bulunuyor.

Abdulkerim Kiracı, bu haftaki yazısında “Babanzâde Ahmed Naim”den bahsediyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle… Allah’a emanet olun…