Gürcistan Parlamentosu Salı günü, fonlarının yüzde 20'sinden fazlasını yurt dışından alan sivil toplum ve medya kuruluşlarının, yabancı ajanı olarak nitelenmesini öngören bir yasa teklifini görüşmüştü. Bu yasa teklifinin sunulmasının ardından ülke karıştı ve sokaklar savaş alanına döndü. Nasıl ki, Batı’nın tezgâhladığı Gezi ve benzeri ayaklanmalarda bazı kareler sembolleştirilmişse bu eylemlerde de benzer karelerin ortaya çıktığı görüldü. Sivil toplum kuruluşları ve Batılı hükümetler, Gürcistan’ın hamlesini kınama yarışına girdi. 

Ülkede düzenlenen bazı raporlarla, Batılı hükümetlerden büyük meblağlarda para alan ve Gürcü çıkarlarını baltalamak için çalışan grupların olduğu ortaya koyulmuştu. Yasa teklifi, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü, hükümeti Saakashvili'yi tıbbi gerekçelerle serbest bırakmaya çağıran ortak bir bildiri yayınlayarak, yeterli sağlık hizmetinin verilmemesinin onu "ağır ölüm, kalıcı sakatlık veya diğer geri dönüşü olmayan zararlar riski" altına soktuğu konusunda uyarıda bulunmasının ve bunun içeride de akis bulmasının ardından gelmişti.

Gürcistan’ın Batı’dan fonlanan ajan yapıları tasfiye etmek için attığı adımla birlikte Batı medyası, sözde “halkı Batıcı olan” Gürcistan’ı Rusya’yla iş tutmakla suçlamaya başladı. Haberlerde topraklarının bir bölümü Rus işgali altında olmasına rağmen hükümetin Rusya’yı desteklediği ve Ukrayna’ya karşı hamleler yaptığı söylenerek Gürcistan hükümeti hedef gösterildi. Hatta yasanın Rusya’nın baskısıyla çıkarılmak istendiği dahi söylendi. 

Ülke içerisinde ise “yabancı etkinin şeffaflığı” hakkındaki yasanın onaylanmasının ardından çok şiddetli protesto gösterileri yaşandı. Göstericiler Parlamento binasını kuşatmaya dahi çalıştı. Emniyet güçlerince biber gazı ve tazyikli su kullanılarak dağıtıldı. Gürcistan hükümeti ise hem dış tezvirat hem içeride iki gün süren protestoların ardından yasa tasarısını geri çektiğini açıkladı.

Türkiye’de de Avrupa Birliği ve ABD’den fonlanan ve bunu da gizlemeyen yüzlerce STK ve medya kuruluşu var. Türkiye’de içtimaî yapıyı bozan STK’ların yanı sıra, Batı’dan fonlanıp tezvirat yapan üstüne bir de “şereften, ahlâktan” filan bahsetmeye kalkan sözde gazetecilerin varlığı malûm… Aleni bir şekilde memlekete ihanet eden bu şahıslar için Türkiye’de de aynı yasanın ivedilikle hayata geçirilmesi gerekiyor.

Zira; “Bu memleketin jeopolitik konumu, küfürsüz yaşamaya uygun değil”; fakat her önüne gelene “simit sat şerefinle-namusunla yaşa” deyip de kendi şerefini, namusunu, memleketini emperyalistlere satanlara küfürden ötesi gerekir. İster solcu, ister sağcı, ister İslâmcı olsun, namusunu üç kuruşa satanlar mutlaka ama mutlaka hakettiğini bulmalıdır.