İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde kaydedilen bir sokak röportajında, “Türkiye ile İsrail arasında bir savaş çıksa ne yaparsın?” sorusu yöneltilen genç bir kadın şu ifadeleri kullandı:
“Umurumda olmazdı. Biz ülke için çok şey yaptım. Ülke benim için bir şey yapmadı. Okuyorum. Sığınağa kaçardım, ilk fırsatta da yurt dışına kaçarım”
Batıcı Kemalist rejimin neticesi: Milli-manevi mukaddesattan habersiz nesil
Türkiye, son yüzyılda toplumun tüm birikimini hoyratça heba eden; elinde hayır ve kıymet adına ne varsa berhava edip, Allahsızlığı ve değer tanımazlığı zorla topluma dayatan pespaye bir rejimin nihai ürünüyle karşı karşıya: Çarpık bir vatan anlayışıyla şekillenmiş, ruhsuz ve köksüz bir gençlik.
Olası bir savaşta ülkesini terk etmeye, vatanını satıp ihanete yeltenmeye hazır; kimliksizliğin girdabında ne idüğü belirsiz bir güruh… Sapkınlıkta sınır tanımayan, ahlâk ve mukaddesatla hiçbir rabıtası kalmamış bu azgın kesimle aynı dili konuşuyor, aynı topraklarda yaşıyoruz.
Memleketin girdiği en ufak bir sıkıntıda Yahudiler gibi sığınaklara kaçmayı, memleketi terk etmeyi kendilerine görev addeden Kemalist fareler, ilk imkânda ihanete yeltenmekten de çekinmeyecek karakterde mahlûklardır. Bu tablo, artık görmezden gelinecek bir keyfiyet değil; bilâkis iç hesaplaşmayı zaruri kılan, kim kimdir sorusunu açıktan sorduran bir hakikattir. Çünkü memleket sathında aynı havayı soluyan fakat farklı dünyalara mensup bu güruhla, bir arada yaşamanın bedeli her geçen gün daha ağır bir tehdit olarak beliriyor.
