Akıncı ruh: Gölge’den Akıncı Güç’e... Akıncı ruh: Gölge’den Akıncı Güç’e...

Bir Adam Yaratmak

Geçirdiği büyük ruh çilesinin sahne destanı… İstanbul Şehir Tiyatrosunun 1937–1938 sezonunda Muhsin Ertuğrul tarafından sahnelenip temsil edilen eser, ilk temsil gecesinden itibaren çok büyük yankı uyandırmış ve 1977 yılında sinemaya da aktarılmıştı. Eser 8 Temmuz 1937’de tamamlandı.

Bir Adam Yaratmak isimli eser, Selen Öngörü tarafından İngilizceye, Beyza Fırat tarafından da İspanyolcaya çevrildi. Hikayelerim isimli eser de Beyza Fırat tarafından İspanyolcaya çevrildi.

Bir Adam Yaratmak isimli eser hakkında Salih Mirzabeyoğlu’nun yorumu:

BİR ADAM YARATMAK-Üstadım’ın meşhur bir tiyatro eseri, malûm. (Bu eser aynı isimde bir tiyatro eseri yazan Hüsrev isimli kahramanın, eserini anlatırken eline aldığı eser içindeki bir sahnede geçen silâhın patlaması ve kuzeninin ölümü, işin garip tarafı silâhı da kuzeninin dalgınlıkla doldurması, hâdisenin Hüsrev için derin bir nefs muhasebesinde onu “kader sırı” üzerinde “gizlilike bürümesi”, hâlinin dış yüzden “derin bir bunalım neticesi aklını oynattı”yı ilhâm etmesi ve bunun istismarı peşinde basın ve “özel akıl hastanesi” sahibinin annesini de aldatarak bir kamuoyu oluşturma çabasıyla, onu büsbütün bunaltması… Hüsrev’in oturduğu köşkün bahçesindeki “İncir ağacı”, babasının kendisini astığı bir ağaç; ve Hüsrev, kendi hâliyle babasının ölümü arasında, aynı akıbeti yaşayan, ama “aklını kaçırma raddesini” de aklın muhasebesi içinde didikleyen bir entel krizinde, Allah’a açılan pencereyi gören… Hani, “Senden sana sığınır, senden sana kaçarım Allahım; aklıma mukayyed ol, düşmanlarımı güldürme!” hâli… Anne şefkati, onu yaralayıcı bir masumlukla, onu korumak için İncir ağacını kestiriyor; babasının akıbetine uğramasın diye… Hüsrev, cemiyet ve hayatı içine alan bir “ölüm nedir?” muhasebesinde çizdiği mecnun tipin öyle yorumuyla yıkkın ve bıkkın, tedavi(!) için, “peki kabul ediyorum!” diyor ve sebebini soran annesine, “anne, ağacımı kestin!” diyor… YEVMİYE: Benim ruhî kaynaşmamın makatteri hâlinde, bütün eserlerimin fikir ve sosyal sahadaki tezahürü, Bir Adam Yaratmak’ta vardır… YEVMİYE: Ben bülûğ çağını Cumhuriyet devrinde idrak ettim… Bir Adam Yaratmak’tan: “Yaratmak neymiş, yaratmaya kalkınca anladım!”… Umumî bir bakışla Büyük Doğu için söylüyorum: “Sistem kurmak neymiş, sistem kurmaya çıkınca anladım!”… Kültür Davamız hakkında üstadım: Cumhuriyet sonrası kavruk nesiller içinde, ilk ciddi fikir sesi ve ilk çileli nefs murakabesi eseridir –1982)