Büyük Doğu-İbda’nın misyonu, iddiası, Mutlak Fikir ölçülerini eşya ve hadislere, değişen zaman ve mekân şartlarına uygun bir şekilde tatbik etmek üzere yenilenmiş anlayışla, İslâm’a Muhatab Anlayışla, yeni bir nizâm, yeni bir cemiyet ve yeni insanla beraber ezel kadar eski ebed kadar yeni bir yaşanmaya değer bir gerçeklik kurgusu meydana getirmektir; mutlak hakikate dayalı bir gerçeklik kurgusu… İnsan yapısı olduğu için kurgu, lakin sırtını dayadığı yer, Mutlak Fikir/Mutlak Hakikat Ölçüsü İslâm… O yüzden de Mutlak Hakikat’in beşerdeki tecellisi olarak hakikat…

Kökleri Nakşî silsilesi üzerinden Allah Resûlü’ne kadar uzanan Üstad Necib Fazıl’ın Büyük Doğu külliyatı ile Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun İbda külliyatı, bir bakıma, çağımız insanlığının bugün numunesine bile tesadüf etmediği yaşanmaya değer hayat için muhtaç olduğu, “hakikate mutabık kurallar bütününün” anahtarıdır.

Bizim için ehemmiyetli olan husus ise şudur ki, dünya düzenini içinde bulunduğu fetret devrinden çıkartacak yegâne nizam bu topraklardan doğmuş bulunuyor. Büyük Doğu-İbda’nın Başyücelik Devleti modeli ve nizâmı, bugün, dünyanın beklediği “yaşanmaya değer hayat”ı gaye edinen, insana insanlık haysiyeti ve onurunu yeniden iade edecek, cihan şümûl düzeni ihtiva ediyor.

İslâmî hayatın ufku olan Asr-ı Saadet devrinde yaşanan ideal insan ve toplum modelini dedikodu seviyesinden çıkartarak bunun ferdî ve içtimâî bir mesele olduğunu, yâni tüm dünyaya yönelik alternatif bir hayat modeli olduğunu, imanın amelle, fikrin aksiyonla bütün olduğunu ondan öğrendiğimiz gibi, böyle yaşamanın ve yaşatmanın namzedi, memuru olduğumuzun şuuruna ermemiz gerek. Şartların bütünü bugün bize göstermektedir ki, gerçekleşmesi mukadder olan İslâm ihtilâli ve inkılabı ile aramızda bunu gerçekleştirmekten, yâni VAROLMAK’tan başka bir müşkül kalmamıştır!

Yazının tamamı: TIKLA