Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in, Mavi Nil üzerinde inşa edilen ve Afrika'nın en büyük hidroelektrik santrali olan Büyük Etiyopya Rönesans Barajı'nın (GERD) tamamlandığını duyurması, sadece bir inşaat projesinin sonunu değil, aynı zamanda Nil Havzası'ndaki jeopolitik dengeleri derinden etkileyen on yıllık bir krizin en kritik aşamasını simgeliyor. Başbakan Abiy'in barajı "bölgesel işbirliği ve ortak fırsat" olarak nitelendirerek Mısır ve Sudan'ı Eylül ayındaki açılış törenine davet etmesi, tansiyonu düşürme amaçlı bir adım olarak görülse de, Kahire ve Hartum'un endişelerini gidermekten henüz uzak.
Arka Plan: Bir Ulusun Rüyası, Komşuların Kabusu
2011 yılında yaklaşık 4.2 milyar dolarlık bir bütçeyle temeli atılan Rönesans Barajı, Etiyopya için bir ulusal gurur ve kalkınma sembolü. 120 milyonu aşan nüfusunun yarısından fazlasının elektriğe erişimi olmayan ülke için baraj, yoksullukla mücadelede ve sanayileşmede bir mihenk taşı olarak görülüyor. Tam kapasiteye ulaştığında 6,000 megavattan fazla elektrik üreterek Etiyopya'nın mevcut enerji üretimini ikiye katlaması ve ülkeyi net bir enerji ihracatçısı konumuna getirmesi hedefleniyor.
Ancak Etiyopya'nın bu rüyası, Nil sularına hayatî derecede bağımlı olan mansap (aşağı havza) ülkeleri Mısır ve Sudan için derin bir endişe kaynağı oldu. Özellikle 100 milyonu aşan nüfusunun su ihtiyacının %97'sini Nil'den karşılayan Mısır, barajı ulusal güvenliğine yönelik "varoluşsal bir tehdit" olarak tanımlıyor. Kahire'nin en büyük korkusu, Etiyopya'nın, özellikle kuraklık dönemlerinde barajın doldurulması ve işletilmesi sırasında su akışını tek taraflı olarak kontrol ederek Mısır'ın su payını tehlikeye atması.
Tartışmalar ve Diplomatik Çıkmaz
On yılı aşkın süredir devam eden müzakereler, taraflar arasında bağlayıcı bir anlaşma sağlanamadan defalarca tıkandı. Krizin temelinde şu üç ana anlaşmazlık yatıyor:

- Su Paylaşımı ve Tarihsel Haklar: Mısır, Nil sularındaki payını güvence altına alan 1929 ve 1959 tarihli sömürge dönemi anlaşmalarını referans gösteriyor. Etiyopya ise bu anlaşmalarda taraf olmadığını ve Nil sularının daha adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini savunarak bu anlaşmaları tanımıyor.
- Bağlayıcı Anlaşma Talebi: Mısır ve Sudan, barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin kuralları içeren, kuraklık durumunda ne kadar su bırakılacağını garanti eden ve anlaşmazlıkların çözümü için bir mekanizma öngören yasal olarak bağlayıcı bir anlaşma talep ediyor. Etiyopya ise egemenlik haklarını kısıtlayacağı gerekçesiyle bağlayıcı bir anlaşmaya direniyor ve tavsiye niteliğinde kılavuz ilkeleri yeterli görüyor.
- Tek Taraflı Adımlar: Etiyopya'nın, bir anlaşmaya varılmadan barajın dolum işlemlerini defalarca tek taraflı olarak gerçekleştirmesi, Mısır ve Sudan tarafından provokasyon olarak algılandı ve diplomatik gerilimi tırmandırdı.
Sonuçlar ve Gelecek Senaryoları
Başbakan Abiy'in "baraj tamamlandı" açıklamasıyla kriz, teorik bir tartışma olmaktan çıkıp somut bir gerçekliğe dönüştü. Artık soru, barajın inşa edilip edilmeyeceği değil, nasıl işletileceği.
Kısa Vadede: Etiyopya'nın Eylül ayındaki açılış töreni, bir gövde gösterisi niteliği taşıyacak. Mısır ve Sudan'ın bu davete icabet etmesi beklenmiyor. Aksine, Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi ve Sudan lideri Abdülfettah el-Burhan'ın son görüşmesinde "Mavi Nil Havzası'ndaki her türlü tek taraflı tedbiri reddettiklerini" vurgulamaları, ortak pozisyonlarının devam ettiğini gösteriyor.
Orta Vadede: Diplomatik baskının artması muhtemel. Mısır, konuyu yeniden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne taşıyabilir ve uluslararası toplumu Etiyopya'ya bağlayıcı bir anlaşma imzalaması için baskı yapmaya çağırabilir. Afrika Birliği'nin arabuluculuk çabaları devam etse de şimdiye kadar somut bir sonuç alınamadı.
Uzun Vadede: Barajın fiili bir gerçeklik haline gelmesi, tarafları eninde sonunda bir modus vivendi (geçici bir uzlaşı) bulmaya zorlayabilir. Sudan, barajın taşkınları kontrol etme ve ucuz elektrik sağlama gibi potansiyel faydaları ile su güvenliği endişeleri arasında bir denge kurmaya çalışacaktır. Mısır için ise su tasarrufu teknolojilerine (tuzdan arındırma tesisleri vb.) daha fazla yatırım yapmak ve Etiyopya ile su akışı verilerinin paylaşımına dayalı teknik bir işbirliği mekanizması kurmak kaçınılmaz hale gelebilir.
Abiy Ahmed'in uzlaşmacı görünen "paylaşılan refah" söylemine rağmen, barajın gölgesindeki temel güvensizlik aşılamadığı sürece Nil Havzası'ndaki gerilim yüksek kalmaya devam edecek. Barajın gövdesi tamamlanmış olabilir, ancak Nil suları üzerinde siyasi ve diplomatik bir uzlaşı köprüsü kurmak, tüm taraflar için en zorlu inşaat olmaya devam ediyor.