Terörist İsrail hapishanelerinde ayrı ayrı tutulan iki Filistinli eski esir, Middle East Eye’a (MEE) verdikleri özel röportajlarda maruz kaldıkları ağır işkenceyi ve cinsel saldırıları tüm detaylarıyla anlattı.

Tutuklanan gazeteciye darp, küfürler, tecavüz, aşağılama

Filistinli gazeteci Sami el-Sai, Şubat 2024’te tutuklanmasının ardından İsrail hapishanesindeki bir kliniğe götürülürken, çevredeki odalardan yükselen çığlıkları duyduğunu anlatıyor. O an, diğer mahkûmların işkenceye maruz kaldığını fark etmişti.

Tutuklanmadan önce İsrail hapishanelerindeki kötü muameleye dair haberler okuduğunu söyleyen El-Sai, buna rağmen yaşayacaklarının kendisini hiçbir şekilde hazırlamadığını ifade ediyor.

Kısa bir tıbbi muayenenin ardından doktorun gardiyanlara dönerek “Her şey yolunda, onu alın” dediğini hatırlıyor.

El-Sai daha sonra ayrı bir odaya götürüldü. Yaklaşık bir saat boyunca tekmelendiğini, üzerine basıldığını, ağır hakaretlere maruz kaldığını ve gözleri bağlı haldeyken bir cisimle tecavüze uğradığını söylüyor. Yahudi gardiyanların saldırıyı izlediğini, güldüğünü ve kendi inancına göre bu anları kaydetmiş olabileceklerini belirtiyor.

Bu yaşadıklarını bir yıldan fazla süre kimseye anlatamayan El-Sai, Haziran ayında serbest bırakılmasının ardından konuşmaya karar verdi.

“Bu konuda konuşmak çok zor,” diyor. “Ama sessiz kalmak daha da kötü.”

El-Sai’ye göre yaşadıkları istisna değil. “Benim çektiklerim, başkalarının yaşadıklarıyla kıyaslandığında okyanusta bir damla,” diyor.

Şu anda Batı Şeria’da kamu etkinliklerinde ve yerel medyada esirlik tecrübelerini anlatan El-Sai, MEE’ye verdiği bu röportajla uluslararası medyaya ilk kez kamera karşısında konuşmuş oldu.

Tecavüz için köpek kullanıldı

Ayrıca, başka bir eski esir de –isminin gizli kalması şartıyla– askerlerin kendisine tecavüz etmek için köpek kullandığını anlattı.

Bu şahitlikler, Birleşmiş Milletler’in ve İsrailli insan hakları örgütlerinin daha önce dile getirdiği “sistematik cinsel şiddet” iddialarını güçlendiriyor.

Birleşmiş Milletler’in bu yıl yayımladığı bir soruşturma raporunda, İsrail cinsel işkence ve tecavüzü “Filistin halkını istikrarsızlaştırmak, baskı altına almak ve yok etmek için bir savaş yöntemi” olarak kullanmakla suçlanmıştı.

İsrailli insan hakları örgütü B’Tselem ise İsrail hapishane sistemini bir “işkence kampları ağı” olarak nitelendiriyor; burada mahkûmların çete halinde cinsel saldırılara maruz kaldığını belirtiyor.

Geçtiğimiz yıl İsrail’in Kanal 12 televizyonu, İsrail askerlerinin Filistinli bir esire cinsel saldırıda bulunduğunu gösteren sızdırılmış bir videoyu yayımlamıştı.

İsrail Cezaevleri Servisi (IPS) ise MEE’ye yaptığı açıklamada tüm bu iddiaları “kesin bir dille reddettiğini” bildirdi.

"Dayanılmaz acı"

44 yaşındaki, Tulkarm’lı gazeteci Sami el-Sai; Al Jazeera Mubasher ve Al-Fajer TV için yıllarca işgal altındaki Batı Şeria’da çalıştı.

23 Şubat 2024’te, Ekim 2023’te Gazze’ye yönelik savaşın ardından Batı Şeria’da yürütülen geniş çaplı tutuklama dalgası sırasında İsrail güçleri evine baskın düzenledi. El-Sai, herhangi bir suçlama veya yargılama olmaksızın, gizli delillere dayanan idari gözaltı kapsamında tutuklandı ve toplam 16 ayını bu şekilde geçirdi.

Askeri gözetim altında geçirdiği 19 günün ardından Megiddo Hapishanesine nakledildi. Elleri kelepçeli, gözleri bağlıydı. İlk durak hapishane kliniğiydi.

Yolda, bir gardiyanın Arapça konuşarak bir mahkûma “Yaşasın İsrail bayrağı” diye bağırdığını ve “Seni öldürmek istiyoruz” dediğini duyduğunu anlatıyor.

“Daha önce üç kez tutuklanmıştım,” diyor. “Ama o an, daha önce hiç yaşamadığım bir aşamaya geçtiğimi anladım.”

Klinikte Hamas üyesi olmakla suçlandı, ağır küfürlere maruz kaldı. Elektrokardiyogram ve kısa bir muayeneden sonra doktor, sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi.

Ardından gözleri tekrar bağlandı. Aralarında bir kadının da bulunduğu dört ila altı gardiyan tarafından koridorlardan geçirilerek bir odaya atıldı.

Pantolonu ve iç çamaşırı indirildi, dizlerinin üzerine çöktürüldü. Başına, sırtına ve bacaklarına defalarca vuruldu.

“Ölüme çok yaklaştığımı hissettim,” diyor. “Acı dayanılmazdı. Ama neden pantolonumu çıkardıklarını bilmiyordum.”

"O anda ölmek istedim"

Bir süre sonra sert bir cismin zorla rektumuna sokulduğunu anlatıyor. Direnmeye çalıştıkça acının arttığını, sonunda teslim olmak zorunda kaldığını söylüyor. Nesne daha derine itildi ve büküldü. Çığlık attığında bir gardiyan testislerini sıktı, penisini çekti.

“O anda ölmek istedim,” diyor. “Dayanamadım.”

Gardiyanlar saldırı boyunca gülüyordu. İçlerinden biri ona dönerek, “Siz gazetecisiniz. Bütün gazetecileri getireceğiz, hepsine aynısını yapacağız. Karınızı, kız kardeşlerinizi, annenizi ve oğlunuzu da getireceğiz,” dedi.

Bir gardiyanın “Bana bir havuç getirin” dediğini, ardından başka bir cismin kullanıldığını anlatıyor. Sonradan diğer tutuklulardan, sebze, sopa ve benzeri nesnelerin bu tür saldırılarda sıkça kullanıldığını öğrendiğini söylüyor.

Bir gardiyan tüm ağırlığıyla başına bastı; kafatasının patlayacağını sandı. Bir başka gardiyanın “çekimi durdur” dediğini duydu; bu da saldırının kaydedilmiş olabileceğini düşündürdü.

Yaklaşık 25 dakika süren saldırının ardından neredeyse bir saat boyunca odada tutuldu. Mahkûmlar arasında bu tür saldırılara “karşılama partisi” denildiğini belirtiyor.

Akla hayale gelmeyecek cinsel saldırılar

Batı Şeria’lı bir baba olan ve Halim Salem takma adını kullanan eski esir de MEE’ye konuştu. Salem, gardiyanların kendisine tecavüz etmek için bir köpek kullandığını anlattı.

Sabah saat 4’te, uyurken hücresine baskın düzenlendi. Şok bombası atıldı, 11 mahkûm yüzüstü yatırıldı ve bağlandı.

Türkiye'de sorun ekonomi mi düzenbazlık mı?
Türkiye'de sorun ekonomi mi düzenbazlık mı?
İçeriği Görüntüle

Tuvalete –kameraların olmadığı kör bir noktaya– götürüldü. Dövüldü, soyunmaya zorlandı, başı tuvalet kasesine sokuldu. Elleri arkadan bağlanmış ve yukarı kaldırılmıştı.

Bir gardiyan cinsel organına tekme atarken, diğeri başına bastı. Ardından içeri bir köpek getirildi.

“Köpek üzerime çıktı ve bana tecavüz etti,” diyor. “Yalvardım, bağırdım ama durmadılar. Bağırdığımda, köpeği rahatsız ettiğim gerekçesiyle beni dövdüler.”

Saldırının ardından sadece iç çamaşırıyla, kelepçeli halde altı saat boyunca soğuk avluda bekletildi.

“Yavaş yıkım sistemi”

Salem, gözaltında kaldığı bir yıl boyunca her gün işkenceye maruz kaldığını söylüyor. Açlık, susuzluk, tıbbi ihmal, aşırı sıcak ve soğuk, hijyen eksikliği ve sürekli aşağılamayı “yavaş yıkım sistemi” olarak tanımlıyor.

Günde sadece bir mendil verildiğini, tuvalet sonrası temizlik için kap bulundurmanın yasak olduğunu, günlük yiyeceğin 700 gramı geçmediğini anlatıyor. Et, meyve, tuz, şeker ve baharat yoktu.

Tıbbi ihmal; tırnak dökülmesi, ülserler, bağışıklık sisteminin çökmesi gibi ciddi sorunlara yol açtı. Aşırı kalabalık nedeniyle uyuz gibi hastalıklar hızla yayılıyordu.

Ben Gvir'in cezaevi turu

9 Temmuz 2024’te İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, Salem’in tutulduğu Ofer Hapishanesini ziyaret etti. Salem’e göre Ben Gvir’in talimatıyla gardiyanlar koğuşlara baskın düzenledi, mahkûmlar coplarla dövüldü.

“Ben Gvir’i kendi gözlerimle gördüm,” diyor. “Gülüyordu, bir yönetmen gibi el kol hareketleri yapıyordu.”

Sessizliğe hayır

Her iki eski esir de serbest bırakıldıktan sonra ağır bir iyileşme sürecinden geçti. El-Sai, gözaltındayken doğan kızını ilk gördüğünde büyük bir yabancılık yaşadığını anlatıyor. Salem’in çocukları ise onu tanıyamadı.

Buna rağmen ikisi de susmamaya karar verdi.

“Biz gerçek insanlarız,” diyor Salem. “Dünyanın görmesi için yaşayan tanıklarız.”

El-Sai ise şunu ekliyor:
“Bu işgalden çok yalan gördük. Gerçeği göstermek zorundayız. Acımızı görmezden gelenler için, gerçek işte böyle görünüyor.”

Ekim 2023’ten bu yana İsrail güçleri Batı Şeria ve Gazze’de 20 binden fazla Filistinliyi gözaltına aldı. İnsan hakları örgütlerine göre en az 110 mahkûm gözaltında şehit oldu; yaklaşık 9.300 kişi hâlâ esir.

Gazze’de sözde ateşkes sağlanmış olsa da, Filistinli örgütler hapishanelerde kötü muamelenin sürdüğünü belirtiyor.