Bir cemaat yurdunda kalan Enes Kara’nın intiharı ve intihar etmeden önce yaşadığı sıkıntıları anlattığı bir video dolayısıyla, anlaşılamaz bir şekilde İslâm düşmanı lâik ve inanmayan kesimde bayram havası yaşanıyor.

Elazığ’da Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi olan Enes Kara intihar etti. Kara, intiharından önce çektiği videoda ailesinin zoruyla bir cemaat yurdunda kaldığını ve burada psikolojik olarak yorulduğunu anlatıyor. Arkasında bir de intihar notu bırakan Kara, Müslüman olmadığı halde cemaat yurdunun kendisini namaz kılmaya ve cemaat derslerine katılmaya zorladığını belirtiyor.

Enes Kara, intiharından evvel kaydettiği videoda şunları söylüyor:

“Şu an cemaat yurdunda kalıyorum. Hiç kalmak istemememe ve bunu aileme defalarca söylemiş olmama rağmen. Defalarca söyledim ama beni burada kalmaya zorladılar... Lise ve ortaokulda yine böyle medreselere sıkça geliyordum, bazı tatillerde yatılı kalıyordum. O zamanlar da istemiyordum, ama ailem zorluyordu ve haftada 1-2 gün geliyordum ya da yılda 1-2 hafta yatılı kalıyordum. Çok da zor değildi. Bir de en fazla üniversiteye kadar gelirim zaten diye düşünüyordum.

Burada vakit namazları zorunlu. Cemaat şeklinde kılıyoruz, namazdan sonra ders var vs. 30 dakika sürüyor yaklaşık her vakit. Günlük 1 saat burada olan kitaplardan okuman zorunlu. Haftanın 3 günü cemaat dersine katılman zorunlu. Yemekleri yine öğrenciler yapıyor, haftanın 1 günü temizliği yine biz yapıyoruz. Sabah namazıyla uyanıyorum, okula gidiyorum geliyorum, akşam namazı, yemek, okuma, yatsı namazı, cemaat dersi sonra saat 10 zaten ertesi gün tekrar 6.30 gibi namaza uyanıyorum. Bir tek 8'de serbest oluyorum. Hafta sonu da benzer. Yine 3 saat gibi bir şey kalıyor ve kalan zamanda adam akıllı ders de çalışamıyorum. Çünkü psikolojik olarak yorgun oluyorum.

Bu 2 sorunu ayrı ayrı düşününce aslında katlanılamayacak şeyler değil ama bunları birleştirince tüm yaşama sevincimi alıyor, özgür hissetmiyorum kendimi 24 saatten kendime ayırabildiğim 3 saat falan."

***

Lâik tayfa da bu açıklamalara bakarak, neredeyse eline “İslâm Öldürür” diye pankart açıp dolaşacak hâlde, zil takıp oynayarak, bir yandan İslâm düşmanlığı, diğer taraftan küfür güzellemeleri peşinde koşuyor.

Afedersiniz ama; ulan bu gencin intiharıyla İslâm’ın ne alâkası var? Adam inanmıyor, inanmadığını söyleyecek cesareti bulamıyor, çekip gidecek cüreti sergileyemiyor, İslâmî bir hayat tarzının yaşandığı yurttaki hayat da ona giran geliyor ve intihar ediyor. Dikkatinizi çekerim, 20 yaşında, reşit birinden bahsediyoruz, beş yaşındaki çocuktan değil.

Müslüman millet ise ta en başından beri, inanmadığı ve bunu da delikanlıca söylediği düzene karşı çıktığı için İstiklal Mahkemeleri başta olmak üzere laik kemalist Cumhuriyetin ilânından beri envai çeşit zulme maruz bırakılıyor, tutuklanıyor, öldürülüyor ama bak yine de hayatta kalmaya çalışıyor. Bunlar lâik kemalist rejimden kaynaklanırken, yalnız İslâm’a olan imanı dolayısıyla bir millet hayatta kalmayı başarırken, babasının sağladığı imkânlardan istifade etmeyi sürdürmek için inanmadığını bile söyleyemeyecek kadar zavallı bir gencin, inanmadığı için intiharı mı İslâm’dan kaynaklanıyor?

Neymiş efendim, laiklik hava gibi, su gibi ihtiyaçmış. Hadi len ordan. Daha menfaat odaklı materyalist hayat tarzı gibi bahislere girmedik bile bakın!

CHP’liler başta olmak üzere lâik Kemalist tayfa o gencin üzerinden kalplerindeki İslâm düşmanlığını kusmak için yarışıyorlar; fakat çocuğun intiharına sebeb olanın inanması değil, inanmaması olduğundan tek kelime bahsetmiyorlar? İşlerine gelmiyor çünkü, onların işlerine nebbaşlık geliyor.

Görüş: Yavuz Beyoğlu