ABD’nin çekilmeye başlamasının ardından işbirlikçilerin iktidarı Taliban’a bırakmamak için işgalcilere yalvarma pozisyonuna geçtiği Afganistan’da çatışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Taliban Afganistan topraklarını işbirlikçilere dar ederken işgalciden medet umanlar kendi aralarında kurdukları ittifaklarla Taliban’ı püskürtmeye çalışıyor; ama nafile...

Afganistan’ın vaziyeti ve geleceği kurulan yeni düzende de son derece ehemmiyet arz ettiğinden bu mesele geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen NATO toplantısının da en önemli gündem maddelerinden biriydi. Mevzu Türkiye’yi de yakından alakadar ediyor. NATO çerçevesinde Türkiye’ye Afganistan’da yeni bir rol biçilip Kabil hava alanının kontrolü-vazifesi tevdi edilmek isteniyor; Türkiye de bu hususta oldukça hevesli görünüyor. Fakat Taliban kanadından yapılan açıklamalara bakıldığında Türkiye’nin böyle bir teşebbüste bulunması büyük riskler barındırıyor; ABD ve işbirlikçilerine Afgan topraklarını dar eden Taliban ile Türkiye’nin karşı karşıya gelme ihtimali ufukta beliriyor.

Türkiye, 1990’lı yıllardan bu yana Afganistan’da Taliban’ın karşısında konumlanan isimlerle iş tutuyor. Taliban karşı karşıya gelmek istemese de Türkiye’nin izlediği yanlış stratejide ısrarı devam ediyor.

Şaibeli isim: Raşid Dostum

Kemalist rejimin Afganistan’daki en önemli müttefiklerinden birisi Raşid Dostum. Geçtiğimiz günlerde Afganistan’a geri dönen fakat korkusundan bir gün içerisinde kaçan ve tekrar Türkiye’ye gelen Dostum geçmişi son derece şaibeli bir isim.

1990’lı yıllarda Afganistan’da mücahitlere karşı oluşturulan Kuzey İttifakı’nın ortaklarından biri olan Dostum, Süleyman Demirel ve Kaşif Kozinoğlu’nun Türkiye’yi Afganistan’da iş yapmaya mecbur bıraktığı isimlerden biri. Sözde Türkiye kabuk değiştirmesine rağmen Dostum ısrarından vazgeçmiyor.

Taliban rejiminin devrilmesinin ardından Afganistan’da işbirlikçi yönetimin cumhurbaşkanlığı yardımcılığına kadar yükselen Özbek asıllı Afgan savaş ağası Raşid Dostum, yapmış olduğu katliamlarla mücahitlerin nefretini kazanmış bir tip.

Taliban rejimi devrildikten sonra Kuzey İttifakı’na teslim olan ve çeşitli istihbaratlarla tutsak edilen mücahitlerin insanlık dışı bir şekilde katledilmesinde parmağı olan Raşit Dostum’un içinde bulunduğu en büyük katliamlardan biri 8 bin savaş esirinin Deşti Leyli çölünde katledilmesi.

Deşti Leyli katliamı

Kunduz'da teslim olan ve serbest kalacakları vaadedilen Taliban mensupları, Şibirgan'a nakledilecekleri ifade edilerek konteynerlere yüklendi.

2002 yılında bu esirlerin bir kısmının konteynerlerde bırakıldığı, havasızlık ve susuzluktan öldüğü bir kısmınınsa Dostum güçleri tarafından kurşuna dizildiği ortaya çıktı. Taliban savaşçılarının toplu mezarlara gömüldüğü belirlendi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 23 Kasım 2002 tarihli raporunu, Aralık 2008'de kamuoyuyla paylaşmış, olayda iki bin Taliban esirinin öldüğünü duyurmuştu. Mücahitlerin gömüldüğü toplu mezar, Afganistan'ın kuzeyindeki Deşt-i Leyli bölgesinde bulunduğu kaydedilmişti.

Mezar-ı Şerif katliamı

O dönemde katliamlar ve yağmalamalar günlerce sürdü. Dostum’un bir diğer katliamı ise stratejik önemdeki Mezar-ı Şerif şehrinde gerçekleşti. Şehre giren Kuzey İttifakı birlikleri, teslim olmayan ve direnen 520 mücahidi infaz ettiler. Daha vahimi ise bir okulda gerçekleşen katliamdı. 700 Taliban askeri bir okulda kıstırıldı. Tanklar harekete geçti, okula girdi ve Taliban üyelerini paletleri altında parçaladı.

Mezar-ı Şerif'teki görgü tanıkları ve gazeteciler, katliamın ardından günler geçmesine rağmen, okulun yıkıntıları altından hâlâ ceset çıkarıldığını doğruladılar.

Türkiye’nin bu pislikle ne işi var?

2001 yılında ABD güçleri ve Raşid Dostum birlikleri tarafından büyük bir savaş suçları işlendi fakat bu katliamların müsebbipleri hiçbir zaman sorumlu tutulmadı ve yargılanmadı. Üstelik Müslümanların ümidi olan Anadolu’da devlet eliyle muhafaza ediliyorlar. Viskiyi yasakladığı için Taliban’dan nefret ettiğini beyan eden Dostum’la Müslüman olduğunu söyleyen idarecilerimizin ne işi var!?

Görüş: Faruk Hanedar