Selâm ve Duâ ile…

Baran Dergisi'nin yeni bir sayısı ile daha beraberiz.

Bilindiği üzere İBDA MİMARI Salih Mirzabeyoğlu İstanbul'da… Avukatı Hasan Ölçer müvekkilinin sağlık durumunun iyi olduğunu ve soranlara selâm söylediğini bir açıklama yaparak Twitter hesabından duyurdu… 

Dergimizi telefon ile arayarak ve bizzat gelerek İBDA MİMARI Salih Mirzabeyoğlu hakkında ısrarla sual eden, meraklanan herkese alakasından ötürü teşekkür ediyoruz.

Bu vesile ile, İBDA MİMARI Salih Mirzabeyoğlu'nun dergimizde tefrika edilen Ölüm Odası B/Yedi isimli eserinin 131. Bölümü ve CEM-ÜL CEM (MURADI İSTETENE BIRAKAN) altbaşlığı ile devam ettiğini hatırlatalım. Büyük bir alaka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.
*
İnsanlık bir buhran içinde; Allah'ı kaybetmenin, şeriatı bulamamanın buhranı içinde; Batı, İslâma zıt yönde hamleleri ile varoluşunu tayin etmeye çalışırken, karşısında bir birlik, bütünlük bulamamanın verdiği boşluk ile bir türlü rayına giremiyor; Doğu ise, en büyük ziynet içinde en derin sefaleti tüttürmekten bir türlü kurtulamıyor; ilkinde, bütün çabasının ürünlerini maddî sayma yanlışı- ki ruhu göremiyor-, ikincisinde ise, hiçbir çabası olmamasından mütevellit bir yokluk atmosferi - ki yanlışı başkasında arıyor-…

Ve özelde Türkiye; iki uzun devre hâlinde, tanzimattan Cumhuriyete, ve Cumhuriyetin ilanından bugüne kadar kıvrana kıvrana aradığı…

Batı, ekonomik açıdan AB'yi, siyasi açıdan BM'yi ve askerî açıdan NATO'yu teşkil etti; ve, geri kalan kim varsa ya içine aldı, yahut da dışında bırakarak düşman ilan etti.

Hilafetin kaldırıldığı ve tekrar kurulacağı "ANADOLU"yu içinde barındırmasından mütevellit Türkiye, dünya açısından ehemmiyet arzetmektedir. Bütün bu iktisâdî, siyasî ve sosyal buhranlar içinde İBDA MİMARI'nı teklifi "BAŞYÜCELİK DEVLETİ" sisteminin kendini dayattığı görülüyor.

"İslam Birliği", "İslam Milletler Birliği", "İslâm Birleşmiş Milletleri" diye zaman zaman dile getirilen bu ihtiyacın hepsine, lafın ötesine geçerek, işin sosyal, siyasi ve iktisadi meseleleri de derlenmiş bir vaziyette "BAŞYÜCELİK DEVLETİ" teklifi içerisinde mevcuttur.

"Başkanlık Sistemi" tartışmalarının yapıldığı şu günlerde, görülüyor ki, tersinden yahut düzünden "istenen" aslında zaten İBDA MİMARI tarafından teklif edilendir. Bu meyanda, "Niçin?" Salih Mirzabeyoğlu'na Telegram isimli işkencenin yapıldığıda kolayca anlaşılabilir!
*
Faruk Hanedar, kapak mevzumuz ile alakalı bir yazı kaleme alıyor. “Batı Normlarıyla Batıya Karşı Olmak” başlıklı yazısında  dünyadaki siyasî ve iktisadî buhrandan bahsederken, Batı karşısında önemli bir güç haline gelebilmek için yapılması gerekenleri işaretliyor.

Baran Dergisi Yemen Temsilcisi Sevban Said Baran, Yemen hakkında bize bilgiler verdikten sonra, bölgede yaşanan ve Türkiye’yi ilgilendiren hadiseler hakkında bizlere bilgi veriyor. Baran Dergisi’nin bu özel haberlerini 4 ve 5. sayfalarımızda bulabileceksiniz.

Ömer Emre Akcebe, Bio-Medikal Teknikeri Araştırmacı-Yazar Ali Selman Demirbağ ile Telegram işkencesi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. Telegram işkencesi hakkında dikkat edilmesi gereken mevzuları belirten Ali Selman Demirbağ, “teknolojik cihazlar vasıtasıyla telegram işkencesi engellenebilir” diyor.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), bu haftaki değerlendirmesinde “Kürtlerin Asgari Haklarını Vermek İçin Hükümet Neyi Bekliyor?” diye soruyor.

M. Yavuz Uçum’un “Medyanın Etkisi -III-” başlıklı yazısını dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.

Hilâl Kaplan’ın Yenişafak Gazetesi’nde yayınlanan “Atamızı Anıyoruz” ve Yakup Köse’nin Milat Gazetesi’nde yayınlanan “Necip Fazıl Mirzabeyoğlu” başlıklı yazılarını önemine binaen sizler için iktibas ediyoruz.

Sezâi Kırlangıç, “Edebiyatta Gelinen Son Nokta; Rezalet” başlıklı yazısında edebiyatımızın içler acısı halinden dem vuruyor.

İsmail Müftüoğlu, “10 Kasım 2012” başlıklı yazısında “abartısı azaltılan, absürt açıklamalardan uzak bir 10 Kasımı geride bıraktık” diyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derlediğimiz ve yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz. 

Gelecek hafta yeni bir sayıda görüşmek üzere...

Allah’ın selâmı üzerinize olsun...