Genel olarak, Avrupa'daki enerji krizinin Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesinden ve Brüksel’in müteakip tek taraflı yaptırımlarından sonra doğalgaz tedarikinin azalmasıyla başladığı iddia edilse de mesele çok daha öncesine dayanıyor. Gaz fiyatları 2021 yılı sonunda 1000 metreküp başına 2 bin dolar seviyesindeydi ki bu rakam Gazprom’un Avrupalı müşterilerinden aldığı fiyatın on katıydı.

Bu, anlatılanın aksine bizzat Brüksel’in eliyle yaratılmış bir sorun: Jean-Claude Juncker yönetimindeki AB Komisyonu, Avrupa doğalgaz piyasasında reforma giderek gazı borsa spekülasyonu nesnesi haline getirdi. Bu sayede gaz kıtlığı olduğunda ithalatçılar için kazançlı bir durum ortaya çıktı, zira Gazprom’dan ucuza aldıkları gazı borsada fahiş kârla satabiliyorlardı. AB yaptığı reformla, daha önce neredeyse 50 yıl boyunca düşük fiyatlarla yeterli gazı garanti eden uzun vadeli tedarik sözleşmelerini hedef almıştı.

Bu ucuz enerji, Alman sanayisinin temel taşıydı. ABD on yılı aşkın bir süredir LNG’sini Avrupa’ya satmaya çalışıyor ama LNG Rus gazından çok daha pahalı ve bu nedenle normal şartlar altında Avrupa’da rekabetçi bir ortam olamazdı. Juncker’ın gaz piyasası reformu ve Şubat 2022’nin sonundan itibaren Brüksel ve Berlin’in Rusya’dan doğalgaz ithalatını azaltma çabaları sayesinde ABD, 2022 yazında hedefine ulaşmış oldu. Nitekim Kuzey Akım sabotajı da ucuz Rus gazının devrinin nihai anlamda kapanmasını sağladı.

Avrupa’daki enerji fiyatları, sürecin 2021 yazında başlamış olmasından da anlaşılacağı üzere, Ukrayna krizinden tamamen bağımsız olarak yükselişe geçti. Ukrayna krizine Brüksel ve Berlin’den gelen tepkiler bunu sadece hızlandırmış ve pekiştirmiş oldu.


Beş grafikte Avrupa’nın sanayisizleşmesi

Robert Bryce

Bloomberg’in 9 Şubat tarihli haberinin başlığı Avrupa’da yaşanan felaketi özetliyor: “Almanya’nın endüstriyel bir süper güç olarak geçirdiği günler sona eriyor.” Makalede şöyle deniyor: “Avrupa’nın en büyük ekonomisinde imalat üretimi 2017’den bu yana düşüş eğiliminde ve rekabet gücü azaldıkça düşüş hızlanıyor.”

Almanya bir kez daha “Avrupa’nın hasta adamı” oldu. Ancak mesele sadece Almanya değil. Tüm Avrupa’da sanayi kapasitesi daralıyor. Geçtiğimiz ay Tata Steel, Britanya’daki son iki ocağını bu yılın sonuna kadar kapatacağını duyurdu; bu hamle “Galler’deki Port Talbot çelik fabrikasında 2 bin 800’e varan iş kaybına” neden olacak.

Slovalco, 70 yıllık faaliyetinin ardından Ocak 2023’te Slovakya’daki alüminyum izabe tesislerini kalıcı olarak kapatacağını duyurdu. Ülkenin en büyük elektrik tüketicisi olan şirket, yüksek elektrik maliyetleri nedeniyle izabe tesislerini kapattığını söyledi.

İtalya'da öğrenciler, İsrail ile anlaşmasını sürdüren üniversitelerini protesto etti İtalya'da öğrenciler, İsrail ile anlaşmasını sürdüren üniversitelerini protesto etti

Avrupa, kendi kendini şarampole sürükledi. Net sıfır hayalleri, alternatif enerjiye hücum, agresif karbonsuzlaştırma zorunlulukları ve artık mevcut olmayan Rus doğalgazına bel bağlama yönündeki stratejik gaf gibi kötü politika kararları sanayisizleşmeyi tetikliyor. Durum ne kadar kötü? Heritage Foundation’da araştırma görevlisi olan Mario Loyola, 28 Ocak’ta The Hill’de Avrupa’nın erimesi hakkında keskin bir makale yazdı. Avrupa Komisyonu verilerine göre, kıtadaki sanayi üretimi “Kasım 2023’te sona eren 12 ayda yüzde 5,8 düştü. Sermaye malları üretimi yaklaşık yüzde 8,7 azaldı. Tesis ve ekipman yatırımları dibe vurdu,” diye yazdı.

Tüm bu berbat politikaların sonucu; elektrik fiyatlarında şaşırtıcı artışlar. Loyola, Avrupa’da elektrik fiyatlarının “pandemi öncesi seviyelerinin üç katına ulaştığını” belirtiyor. Enerji analisti Rupert Darwall, kısa bir süre önce Britanya’daki büyük işletmelerin 2004 yılına kıyasla beş kata kadar daha fazla elektrik ücreti ödediğini bildirdi.

Elektrik kullanımı ekonomik canlılığın en güvenilir barometrelerinden biridir. Sahiden de elektrik, dünyanın en önemli ve en hızlı büyüyen enerji türü. Ekonomik büyüme elektrik kullanımına yön verir ve bunun tersi de geçerlidir. Sağlıklı ekonomiler elektriğe ihtiyaç duyar, hem de çok fazla. Kötüleşen ekonomilerde ise elektrik kullanımı azalır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yeni raporuna göre geçen yıl küresel elektrik talebi yüzde 2,2 oranında arttı. Paris merkezli ajans, küresel elektrik talebinin 2026 yılına kadar yılda ortalama yüzde 3,4 artmasını bekliyor ve “talep hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde daha hızlı elektrik büyümesine katkıda bulunacak olan iyileşen ekonomik görünüm tarafından yönlendirilecektir,” diyor.

Çin ve Hindistan hızlı büyümelerini sürdürüyor. IEA, Çin’in elektrik talebinin 2023 yılında yüzde 6,4 gibi yüksek bir oranda arttığını tahmin ediyor. Ajans, Çin’in elektrik talebinin 2026 yılına kadar saatte 1400 teravat artmasını bekliyor ki bu da “AB’nin mevcut yıllık elektrik tüketiminin yarısından daha fazla” bir enerji miktarı anlamına geliyor. Hindistan’daki elektrik talebi 2023’te yüzde 7 artarken, 2022’deki yüzde 8,6’lık büyümeye kıyasla hafif bir düşüş gösterdi. IEA, Hindistan’da “devam eden hızlı iktisadi genişleme ve alan soğutmaya yönelik güçlü talebin büyümenin ana dayanakları olduğunu” belirtti. Çin ve Hindistan’daki yeni elektrik talebinin büyük bir kısmı kömür yakılarak karşılanıyor (ABD’de elektrik talebi geçen yıl yüzde 1,6 oranında azaldı; IEA bu azalmadan daha ılıman hava koşullarını, azalan üretimi ve “otomotiv sektöründeki grevleri ve genel enflasyonist baskıları” sorumlu tuttu).

Çin ve Hindistan’daki yüksek büyüme, elektrik kullanımının geçen yıl yüzde 3,2 oranında azaldığı Avrupa’daki durumla net bir tezat oluşturuyor. IEA, elektrik kullanımındaki düşüşün 2022’deki yüzde 3,1’lik düşüşü takip ettiğini ve AB’deki elektrik talebinin “en son yirmi yıl önce görülen seviyelere düştüğünü” belirtiyor: “2022’de olduğu gibi, sanayi sektöründeki zayıf tüketim elektrik talebini azaltan ana faktör oldu.” AB’nin sanayi elektriği kullanımındaki düşüş çarpıcı olmaktan öte bir şey değil. 2022 yılında AB’de endüstriyel elektrik talebi yüzde 5,8 oranında azaldı. IEA, 2023’te yüzde 6 daha düşeceğini tahmin ediyor.

Bu beş grafik Avrupa’nın sanayisizleşmesini ve bunun neden devam edeceğini gösteriyor.

Grafik 1

IEA’ya göre, Almanya’daki elektrik talebi “2023’te yüzde 4,8 gibi kayda değer bir oranda azaldı… Talep azalması özellikle 2023’ün ilk altı ayında üretimde yüzde 13’lük bir düşüşle karşı karşıya kalan enerji yoğun sanayide öne çıkıyor.” Elektrik kullanımındaki bu azalma, Almanya’nın sanayi üretimindeki süregelen düşüşü yansıtıyor. Bu (biraz bulanık) grafikte, bu makalenin başında bahsedilen Bloomberg’ün haberinden bir ekran görüntüsü kullanılmıştır.

Grafik 2

Grafik 3

Grafik 4

Grafik 5