Bölgedeki siyasi ve askeri dengeler, Lübnan-İsrail sınırının coğrafi yakınlığına rağmen iki ülke arasındaki uzun seyahat süresini gündeme getirerek, uluslararası katılımla Lübnan üzerinden İsrail'e doğru karadan kitlesel bir "geri dönüş yürüyüşü" yapılması fikrinin tartışılmasına yol açtı.

Bölgesel gerilimlerin tırmandığı ve Gazze Şeridi'ndeki insani durumun ciddiyetini koruduğu bir dönemde, soykırımcı İsrail'e yönelik "karadan çıkarma" niteliğinde sivil bir hareketin başlatılması fikri tartışılmaya başlandı. Bu sıra dışı planın merkezinde, coğrafi olarak sınır komşusu olmalarına rağmen aralarında derin bir siyasi uçurum bulunan Lübnan ve İsrail yer alıyor.

İki ülke arasındaki Akka'ya 15 km, Hayfa'ya ise sadece 30 km olan kısa mesafe, normal şartlarda bir günlük yürüyüşle kat edilebilecekken, siyasi ve güvenlik kısıtlamaları nedeniyle üçüncü ülkeler üzerinden yaklaşık 8 saatlik dolambaçlı bir seyahat gerektiriyor. Bu çelişki, bölgeyi felç edebilecek yeni bir eylem planının tohumlarını attı: Lübnan sınırından İsrail topraklarına on binlerce kişilik uluslararası bir yürüyüş.

Fikir savunucuları, bu kitlesel hareketin "İsrail'i ve işbirlikçilerini felç edecek" bir sivil direniş biçimi olacağını öne sürüyor. Gazze'nin mevcut koşulları ve bölgedeki askeri müdahalelerin sınırlı kalması, uluslararası toplumu harekete geçirecek sivil, şiddetsiz fakat etkisi yüksek yöntemlerin denenmesi gerektiği görüşünü güçlendiriyor.

Planda kilit rol oynayan unsur, Lübnan'ın siyasi yapısı. Mısır ve Ürdün'ün aksine, Lübnan'da bu tür bir sivil aksiyonu doğrudan durduracak güçlü bir merkezi otoritenin bulunmayışı, eylemin hayata geçme olasılığını artırıyor. Hatta, Lübnan halkından on binlerce kişinin de bu "Büyük Yürüyüş" hareketine katılabileceği ve böylece uluslararası sivil güce bölgesel bir destek sağlanabileceği belirtiliyor.

Gazze'deki direniş gruplarından gelen "Karadan, denizden ve havadan" meydan okumasına atıfta bulunan planlayıcılar, denizden gelen Hanzala, Sumud gibi insani filoların ardından, şimdi de karadan sivil bir cephe açma zamanının geldiğini savunuyor. Bu yolla, İsrail'in askeri gücünün karşısına uluslararası sivil vicdanın konulması ve bölgedeki statükonun sarsılması hedefleniyor.

Fikrin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, bölgedeki aktörlerin ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının bu riskli ancak dikkat çekici öneriye vereceği tepkiye bağlı olacak.

Ankara’dan Karadeniz’de ‘güvenli rota’ hamlesi: Rusya ve Ukrayna temsilcileri Bakanlığa çağrıldı
Ankara’dan Karadeniz’de ‘güvenli rota’ hamlesi: Rusya ve Ukrayna temsilcileri Bakanlığa çağrıldı
İçeriği Görüntüle