Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Anadolu Ajansı'nın sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İsrail'in Mescid-i Aksa baskınına ilişkin, 'Zamanlaması tesadüf değil. İsrail hükümetinin burada kendi iç sıkışmışlığını aşmak için bu tür hadiselere başvurduğunu geçmişte de biz gördük' dedi. 

ABD ile F-16 görüşmeleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Kalın, 'F-16'yı vermeyene biz deriz ki, 'Bizim Kızılelma'mız var, bizim Milli Muharip Uçağımız (MMU) var, bizim başka alternatiflerimiz var.' Bundan kendileri pişman olurlar' diyerek rest çekti.

İsrail güçlerinin ramazan ayında Mescid-i Aksa'ya gerçekleştirdiği baskına ilişkin soru üzerine Kalın, saldırıyı lanetlediklerini belirtti. İsrail güvenlik güçlerinin pervasız bir şekilde Mescid-i Aksa'ya girmesini, ibadet eden insanlara göz yaşartıcı bombalarla kauçuk kurşunlarla saldırı düzenlemesini kınadıklarını vurgulayan Kalın, olayın faili olan bazı Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya girişinin engellenmemesinin, kendi başına büyük bir facia olduğunu söyledi.

Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada özellikle Mescid-i Aksa'nın dini ve tarihi statüsünü değiştirmeye yönelik bu tür adımları en şiddetli bir şekilde reddettiğimizi, bugüne kadar karşı olduğumuz gibi bundan sonra da karşı olmaya devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum. Bunu zaten İsrail makamlarıyla da pek çok defa görüştük. İsrail hükümetinin burada kendi iç sıkışmışlığını aşmak için bu tür hadiselere başvurduğunu biz geçmişte de gördük. Dün sadece Mescid-i Aksa'da değil Gazze'de de birtakım olaylar yaşandı. Bunun geçtiğimiz yaklaşık 3-4 hafta boyunca devam eden İsrail'in tamamında, hatta İsrail'in modern tarihinde görülen en büyük gösterilerin hemen ardından gelmiş olması bir tesadüf değil. Bunun hangi siyasi saiklerle ve amaçlarla yapıldığı ortada. Sadece İsrail hükümetine değil uluslararası topluma da bir çağrıda bulunuyoruz. Mescid-i Aksa'nın dini, hukuki ve tarihi statüsünü değiştirmeye yönelik bu tür adımların önlenmesi noktasında harekete geçmeye davet ediyoruz. Bu konuda girişimlere devam edeceğiz."

Filistinliler asla yalnız değildir

Sözcü Kalın, Filistinlilerin asla yalnız olmadığını, bugüne kadar nasıl haklı davalarında yanlarında oldularsa bundan sonra da olmaya devam edeceklerini dile getirdi.

Bir grubun, Mescid-i Aksa ile ilgili iddialarını yıllardır sürdürmeleri, bununla ilgili aksiyon almaları, kutsal olduğunu bildikleri Mescid-i Aksa topraklarına girmeleri, kabul edilebilir şeyler değil. Hele bunun ramazan ayında yapılması, insan biraz hassasiyet, incelik, ihtimam bekliyor. Pervasızca Mescid-i Aksa'ya girdiğiniz zaman orada ibadet eden insanların Müslümanların, Filistinlilerin buna tepki göstermemesi elbette mümkün değil. Fakat maalesef özellikle Batı dünyasında olay öyle bir yansıtılıyor ki sanki bunların hiçbiri olmamış. Bir sebep sonuç ilişkisi yaşanmamış gibi yine 'Filistinliler olay çıkarttılar, İsrail güçleri buraya müdahale etmek zorunda kaldı' diye bir hikaye anlatılıyor. Olay tamamen farklı. Burada çok açık bir tahrik var. İsrail güvenlik güçlerinin engellemesi gereken illegal bir eylem var. İllegal yerleşimciler, nasıl hem yasal hem siyasi hem de toplumsal olarak illegal ise bu kişilerin Mescid-i Aksa'ya bu şekilde girmesi de illegaldir. Bunlara yerleşimci denmesine ben baştan beri hep karşı çıkıyorum. Bunlar işgalcidir."

Kalın, işgal politikaları ve benzer girişimler yapıldıkça bölgede huzurun tesis edilmesinin mümkün olmayacağını, huzurdan oradaki devlet otoritesinin sorumlu olduğunu aktardı.

Fanatik Yahudilerin, grupların, Mescid-i Aksa'ya girişini engellemenin İsrail hükümetinin görevi olduğunu vurgulayan Kalın, "Bunu yapmamak bir ihmaldir, suçtur. Biz, bu çağrıyı yapıyoruz. Uluslararası toplumdan aynı kararlılıkla tepki göstermelerini ve İsrail hükümeti üzerinde baskı kurmalarını istiyoruz. Kendi iç siyasi sıkışmışlığını aşmak için Mescid-i Aksa'yı, Kudüs'ü, bizim kutsal topraklarımızı alet etmeye artık son vermelerini bekliyoruz." diye konuştu.

“PKK’nın Süleymaniye ayağında ciddi yapılanması var”

PKK'nın özellikle Süleymaniye ayağında çok ciddi bir yapılanması olduğunu işaret eden Kalın, bunu yıllardır hem Erbil hem Süleymaniye hem de Bağdat merkezi yönetimiyle yaptıkları görüşmelerde dile getirdiklerini aktardı.

Kalın, Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğüne bağlı olduğunun ve siyasi birliğini sonuna kadar desteklediğinin altını çizerek toplumsal, etnik ve mezhebi anlamda barış ve huzuru için Ankara'nın üzerine düşen görevi hep yaptığını, bundan sonra da yapmaya devam edeceğini bildirdi.

Buna karşın Irak topraklarının terör örgütlerinin kullandığı bir yer haline gelmesi halinde Türkiye'nin adım atmak zorunda olduğuna dikkati çeken Kalın, "Bunu da tabii ki gene Irak makamlarıyla konuşarak yapıyoruz, hem Bağdat ile hem Erbil ile. Ama özellikle Süleymaniye ayağında PKK'nın çok ciddi bir yapılanmasının olduğunu biliyoruz. Biz buna asla göz açtırmayacağız. PKK'nın, Süleymaniye'de veyahut başka bir yerde, Mahmur kampında olabilir, başka yerlerde olabilir nerede olursa olsun PKK'nın orada yuvalanmasına ve ülkemize karşı bir tehdit olmasına asla müsaade etmeyeceğiz." diye konuştu.

Akkuyu Nükleer Güç 

Moskova ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile de görüştüğünü belirten Kalın, ikili ilişkilerin, ticaret ve enerji konuların ele alındığını açıkladı.

Türkiye'nin ilk nükleer santrali Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ne 27 Nisan'da zenginleştirilmiş uranyum yakıtının geleceğini hatırlatan Kalın, "Bu çerçevede Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, Akkuyu'ya ilk defa bir nükleer bölge sıfatı ve statüsü verecek. Bu son derece önemli. Bu aşamadan sonra da artık belli bir vade içerisinde zannediyorum 6, 8, 10 aylık gibi bir süre içerisinde de ilk reaktörün elektrik üretim süreci başlamış olacak. Bu ülkemiz adına gerçekten çok gurur verici bir projedir. Nükleer santralin üretilmesi, elektrik üretiminin sağlanması, ekonomimize de çok ciddi bir katkı sağlayacak. Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak. 4 bin 800 megavat elektrik kapasitesi ciddi bir kapasitedir. Dolayısıyla bizim ülkemize de bu manada çok ciddi bir katkı sağlayacak." ifadesini kullandı.