BİR SAHABÎ: EBU HUREYRE
Sahabe’den bir zât daima Allah Resûlü’nün yanında bulunur, söze karışmaz daima dinlermiş. Mûnis, orta boylu, siyah saçlı, siyah gözlü, zayıf bünyeli fakir bir zâtmış. Ashab-ı suffe ile yemek yer, çok konuşmazmış. Allah Resûlü de kendisine hoş nazarla bakar, severmiş. Ara sıra onunla görüşür ve bazı görüşmelerde tebessüm ederlermiş...
Küçük, kulübe gibi bir evde otururmuş. Sokakta kalmış kedileri götürür, onları yedirir, severmiş. Allah Resûlü’nün bundan haberi yokmuş. Sahabîler bir gün Allah Resûlü’ne onu şikâyet etmişler:
Pis kedileri toplayıp kulübesinde bakıyor!” demişler.
Allah Resûlü bir şey söylememiş. Bir gün sokakta bu zâtı, bir kedi yavrusu ile birlikte görmüş. Sahabîlerin, Allah Resûlü’ne kendisini şikâyet ettiklerini bildiği için, bir şey söyler diye, kediyi hemen hırkasının içine saklamış. Allah Resûlü:
Hırkanın altında ne sakladın?” diye sormuş.
O zât, hırkasını açmış ve kedi yavrusunu göstermiş. Allah Resûlü yavruyu sevmiş, okşamış ve o zâta:
Sen kedi babasısın. (Ebu Hureyre)” demiş.
İsmi artık böyle kalmış.
Bir gün bir sohbette Resûlullah efendimiz, “Hubbül hırratı minel iman” buyurmuş:
- “Kediyi sevmek imândandır.”
Niçin?” diye sormuşlar.
Ebu Hureyre bilir” demiş, başka bir şey söylememiş. (Buhari, 2161)
Rivayete göre Ebu Hureyre’ye, Allah Resûlü bazı sırlar vermiştir. Buna binaen Ebu Hureyre şöyle demiştir:
- "Resûlullah’tan iki kap ilim hıfzıma aldım; birini neşrettim, diğerini söylersem gırtlağımı kesersiniz."(Buhari, İlm 42)
Salih Mirzabeyoğlu:
- «“Kay’am: Kedi. (Hadîs: “Her ümmetin bir HAKÎM’i vardır, bizimki de EBU Hüreyre’dir”... Ebu Hüreyre: Kedi babası... Senar: Kedi. Ulu kişi. Hatm-Yüzük. Sıfır. Son. Tamamlığa erişen.): 220=1219.»
(Ölüm Odası / B-Yedi, 66. Bölüm, Baran Dergisi, sayı: 240)
BİR KEDİ: MÜEZZA
Rivayetlere göre Peygamber Efendimiz’in kedisinin ismi Müezza’dır. Allah Resûlü kedisi Müezza’yı o kadar çok severmiş ki, Müezza bir gün sedirde oturan Allah Resûlü’nün giysisinin ucunda uyuya kalınca kediye kıyamayan Allah Resûlü, giysisini keserek sedirden kalkmayı tercih etmiş. Kedinin, karamel renginde bir Habeş kedisi olduğu rivayetler arasında.
Müezza: "Mü'izza", "izz" kökünden, "izzet veren, şereflendiren".
Bir not: Said Nursî Hazretleri’nin aktardığına göre, kediler ''Er Rahim'' diye zikrederlermiş.
BİR KİTAB: ŞARK KEDİSİ
Annemarie Schimmel, "Şark Kedisi" isimli kitabında (Ötüken Yay.), hikâyeler, şiirler, atasözleri, türküler, ninniler, minyatürler ve hikmetli sözlerde, İslâm dünyasının an’ane ve edebiyatında kedinin izini sürüyor. Schimmel'e göre, Allah Resûlü’nün sevdiği bir hayvan olduğu için İslâm Şarkında övülen kedi, Şarkın şairlerini büyülediği gibi âlimlere de arkadaşlık etti. Şark kedisi, masal ve şiirlerde dolaşır, köşklerde ve derviş dergâhlarında yatar, minyatürlerde görünürdü. Kedinin "qitt" kelimesiyle Arapça'da yazılışı da (hattı da) kedi figürünü temsil eder.
Goethe “Doğu Batı Divanı”nda, "Kısmetli Hayvanlar" başlığı altında kedilerden şöyle bahsediyor: "Ebu Hureyre'nin kedisi de burada / Mırlar kuyruk sallar efendisine / Zira mübarek hayvandır daima / Peygamber sırtını okşadı bir defa."
Mevlana Celaleddin Rûmi'nin anlattığına göre, Peygamber'i ısırmak üzere olan bir yılanı parçalayan kedinin Peygamber tarafından sırtı okşandığı için, kedilerin sırtı hiçbir zaman yere gelmez ve her zaman dört ayağı üzerine düşerler.
İKİ HADİS
İbnu Ömer (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah buyurdular ki: “Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşeratından yemeye de salmamıştı.”
Peygamber efendimiz bir gün abdest almak için hazırlık yaptı. Ancak, bir kedicik geldi ve abdestini alacağı sudan içmeye başladı. Allah Resûlü o kedicik suyunu içene kadar bekledi, onu ürkütmedi, ne vakit o suyunu içip hararetini iyice giderdi, ondan sonra abdestini aldı. Sordular:
- “Su kirlenmedi mi?”
Allah Resûlü buyurdular:
- “Hayır, kedi aile fertlerinden bir ferddir, hiçbir şeyi kirletmez.”
BİR ŞİİR
Kedi
Fâre uğrunda kedi
Saatlerce dikildi
Bu ne güzel bir cezbe...
Murâkabe üslûbu!
Pür dikkat ve tedirgin
Kılı kırk yaran bilgin
Ona açıktır izbe...
Muhâsebe üslûbu!
Minderde memnun mesut
Mırıltıya eş sükût
Onu çekiyor dibe...
Mu-sâhabe üslûbu!
1986
Salih Mirzabeyoğlu