Sizin için edebiyatın gâyesi nedir? "Sanat sanat içindir" veya "sanat cemiyet içindir" fikirlerinden hangisine taraftarsınız?

Necip Fazıl: Benim için edebiyatın gâyesi her şeydir, fakat bir șey değildir. 19'uncu asrın malum olan klâsik "sanat sanat içindir" nazariyesine tam mânasıyla taraftar olmaksızın diyebilirim ki, "sanat cemiyet için değildir." Sanat, ayrı bir dünyadır ve o dünya kendisi içindir ve kendi kanunlarına tâbi bir âlemdir.

Yazı dili ile konuşma dili birleşebilir mi?

Necip Fazıl: Yazı dilinden maksat sanatkârın kullanacağı dil ise bu halkın konuştuğu dil olmalıdır. Sanata mahsus, halkın konuştuğu dilden ayrı bir dil tasavvur edemem; fakat halkın konuştuğu dille konuşmak mutlaka halkın anlaması lazım gelen bir şeyi söylemeğe mecbur olmak değildir.

Milli bir edebiyat ne demektir? Böyle bir edebiyatın belli başlı vasıfları nelerdir?

Necip Fazıl: Bütün bir millete, o millete mensup olmayan duyuş tarzına, ders verir gibi muayyen millî tezler telkin eden ve millet mefhumiyle yegâne alâkası yalnız "millet" kelimesini kullanmaktan ibaret olan bir edebiyata millî edebiyat denemez. Milli edebiyat, o milletin ruhunu, duyuş tarzını ve şahsiyetini eserinde temsil ve tahlil eden edebiyat demektir. Gâyesi milliyetsizlik olan bir millete milliyetsizlikten bahseden şair millî şairdir. Demek ki, millî edebiyat, milli bir duyuş tarzına uygun edebiyat demektir.

Edebiyatımızın bir kısmına milli bir kısmına gayri milli diyebilir miyiz?

Necip Fazıl: Bir kısmına gayrı millî diyebiliriz. Gayrı millî diyebileceğimiz, Tanzimat’la başlayan ve gayet sığ bir taklit sathını delemeyen edebiyattır ki, yokluğu dolayısıyla gayri millidir. Bir hâdiseyi veya bir ruh haletini muayyen bir toprağa mâletmek her zaman kabil olmaz. Türk ismi, Türk milletinin ismi, Türk coğrafyasına ait isimler, milî edebiyat için lâzım gelen unsurlar değildir. Bu isimlerin altında o milletin iç hayatını yakalamak ve bina etmek lazamdır.

Asıl mesele... Biz nasıl bir millî edebiyat meydana getirebiliriz?

Necip Fazıl: Eksik olan (orijinal) tefekkür adamımızı yetiştirmek, korkunç bir şahsiyet hummasına kapılmak ve cemiyetimizi, içimizden doğacak yeni bir dünya, millet ve insan görüşünün teknesinde yoğurmakla...

Necip Fazıl Kısakürek, Konuşmalar, s.13