LEVHA: 3 Nisan 1988… Ülkücü Gençlik Derneği Başkanları’ndan LÜTFÜ Şehsuvaroğlu, yüksekçe bir yerden kendi yazısını geniş bir salondakilere okuyor… Çıkaracakları derginin müsveddesi… Ben de merdivenlerden çıkarken, bu ne diye durup dinliyorum… Bu sırada, “Hayatı düşünmeyle geçen mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’na…” diye, bana TEŞEKKÜR ediyor ve dönüp tebessüm ediyor… Anlıyorum ki yazı benim hakkımda ve beni methediyor… Ben mahçub bir vaziyette kalıyorum, çünkü o yazının benim hakkımda olduğunu bilerek durmamıştım… Bunu ifâdeyle oradakilere TEŞEKKÜR ediyorum… Sonra yolda giderken, Harun Yüksel’e onların dergi çıkaracağını söylüyorum… Ve onun bir sözüne karşılık da, “İçi yazı dolu kâğıt olarak çıkar!” diyorum.

*

Süryanice, TARCİTO-Düşünce: 1020: TOURTEAU-Fransızca, “Yengeç”. (Hemze, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaratan” ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç”e işaret eder… Latince, Cancer-Yengeç: 258: Mirza)… Süryanice, AVDİ-Teşekkür etmek. (Ebcedi 20 olan Kef harfi, Allah’ın “Şekûr-Şükürleri kabul eden” ismi, Kürsî mertebesi, Kamer menzillerinden “Nesre-Didikleme, yazı, yayma”ya işaret eder): 21: YUROQO MDİNO SORUTO-Süryanice, “Yeşil Medeniyet Yazarı”… RAHMAN Sûresi’nin 20. âyeti. “Meâli: Aralarında birleşmelerine engel bir perde var”: 1021: CEWİ-Kürtçe, “İkizler”. (Lâtince “Gemini-İkizler” Burcu, unsuru Hava, tabiatı Sıcak-Nemli, türü Birleşik, yıldızı “Utarid-İkizler”, vücutta tesir yeri Akciğer-Kollar, simya’da Sabitleme safhası… İngilizce, Armchair: Koltuk. Kolluklu sandalye. “Abdülhakîm Koltuğu hatırda”… Arm: Kafa tutmak. Alaca yılan. “Kollar. Kuşatan”… Erkam: Alaca yılan… Erkam: Sayılar… İngilizce, Army: Kolluk. Kolluk kuvvetleri. Ordu… Şatranc-ı Urefa’nın ve Kamer menzillerinin 21 sistemi hatırda; ve, biri bozulunca diğeri devreye giren 21 sistemli gemiye dair rüyâ!)… Süryanice, AVDİ-İmân etmek: 1021: BORUYO D’LU MELTO SBORO-Süryanice, “Kelimesiz düşünmek Yaradanı”… Süryanice, QONUNOİT-Adlî. (Şerîatla ilgili): 1021: DAHBO-Altun. “Kemâl mertebesi”… Süryanice, CİDO-Bayram: 1021: RİYAZÎ-Hesab, hendese. (Üstadım’dan: Nefsini hesaba çek elinde kalem kâğıt / Onlar sana verince, sen de kullara dağıt!)

*

ALT başlığı, “Necib Fazıl’dan Esseyyid Abdülhakîm Arvasî’ye” olan KÖKLER isimli eserimden, DEDİ Kİ: Şer’î, istidlâli ve nazarî ilimlerden maksat, dindeki gizliliklerin açık edilmesi… İcmal yollu olan marifeti tafsile getirmek ve nazariyattan zaruriyata çıkarmak… Bâtın marifetinden maksad da o!

*  

İMAM-I Rabbanî Hazretleri: İyice bilmeli ki, “fenâ, bekâ, sülûk ve cezbe”ye bağlı olarak Allah Tealâ’ya yaklaşma, bu ümmetin velilerini şerefli kılan “Velâyet yakınlığı”dır. ASHAB-I KİRAM’a, Kâinat’ın Efendisi’nin sohbetinde ihsan edilen yaklaşma ise, NÜBÜVVET YAKINLIĞI’dır. Sahabe-i Kiram, bu yakınlığı Efendimiz’e tâbi ve varis olarak elde etmiştir. Bu yakınlıkta, “fenâ, bekâ, cezbe ve sülûk” yoktur… Bu yaklaşma, velayet yaklaşmasından daha faziletli ve daha yüce mertebelerdedir; çünkü, buradaki yakınlık, asla yaklaşmaktır. Diğeri ise gölgelere… Ancak herkesin anlayışı, bu marifetin tadına ulaşamaz. Bu ümmetin seçkin kulları bile, bu marifeti anlamama hususunda neredeyse avama ortak oldular. (Bir Peygamber’in Peygamberliği, velâyetinden üstündür; bir Sahabî’nin sahabiliği de!)

*  

MEDH-Birisinin iyi vasıflarını söylemek, övmek. (Medih-Büyük bahşiş. Cabadan verilen: 1644: Derviş Muhammed-332 mührü… Mehdî-Beşik, döşek, kaynağa ait: 62: Medha-Deve kuşunun yumurtladığı yer… Kamer menzillerinden, “Neâim-Devekuşları, nimetler, ihsanlar”; Sin harfi, Allah’ın “Muhyî-Hayatı ihya eden” ismi ve Su mertebesi ile ilgilidir… İbranice, Miv’ada-Hedef, gidilecek yer: 62: Nije-Arnavutça, “Bir”… Bâtın-İç, içyüz: 62: Legal-İngilizce, “Kanun, kanunî. Hukuk, hukukî. Şer’i”… Şeria-Şeriat… İmâm-ı Gazalî Hazretleri: Şeriat zâhirî akıldır, tasavvuf bâtınî Şeriat… Ruhî akıl ve aklî ruh… Şer’i-Emir ve nehy gibi hükümleri vaz’etmek. Bir işe başlamak. Dalmak. Girmek. Zahir etmek, göstermek. Şeriat: 570: Sistem-Dindeki gizlilikleri açık eden tutarlı bütün… Adlî Tıbb): 52: HATEMÎ-Mühür kazıyan, mühür yapan, mühürle alâkalı. “İslâm’ın eşya ve hadiseleri teshiri, pıhtılaştırılması, aksiyonu, ahlâk ve ameli”. (Fikir Kahramanı: 706: Aktör)

*

Süryanice, METQALSONO MARNİTO-Medhe lâyık fikir. (Şeriat: 1980: İstikbâl İslâmındır): 1306: METQALSONO MARNİTO-Medhe Lâyık Takdim. (Dünya Çapında Bir Hâdise: Kaptan Kusto Müslüman)… METQALSONO GEŞTO-Mehde lâyık duygu, his: 1306: METQALSONO FRAQTİQO-Medhe lâyık “Fiil, pratik, amel, ahlâk, irâdî hareket, aksiyon”… Boşnakça, KRV-Kan. Vücuttaki hayat menbaı kırmızı sıvı. (Mizaç: İyimser… Vücuttaki “Ahlat-ı Erbaa” denilen 4 sıvıdan biri: Kan… Unsur: Hava… Renk: Kırmızı. “İsm-i Celâl denilen Allah lâfzının nuruyla ilgilidir”… Hâl: Sıvı… Keyfiyet: Sıcak-Nemli… Yaş: Çocukluk… İklim: İlkbahar… Rüzgâr: Güney… Burçlar Kuşağı: Koç, Boğa, İkizler… Vücut’ta: Baş, boyun, omuz… Zı harfi, Allah’ın Azîz ismi, “Maden-Kan, bir keyfiyetin bol olduğu yer” mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’dü’z zabih-Boğazlayan, kurban kesen, kurbanlık, yakınlık, nefsi feda” menziline işaret eder… İbranice, Pîr-Maden ocağı. Maden kuyusu. Kuyu: 212: A’mak-Derinlikler. Derin fikirler… Sahib-i Zuhur-Zuhur sahibi: 2210: HADÎD-Dağ eteği. İçinde yağmur biriken çukur. Arz, yer, dünya… Vakt-İçinde yağmur suyu biriken çukur: 506: Nakşbend… Sülûkiyye-Tazı: 506: Reğşo-Duyu, hasse ve duygu; his… Tazı-Arablar. Tabirci. İz süren: 1417: Necib Fazıl Kısakürek… Diyalektik-“Allah için aşk ve Allah için buğz” ölçüsü çerçevesinde yürüyen fikir: 506: Bukno Myakro Uhdono-Süryanice, Başyücelik Devleti): 1306: MMALLUT CTİDUTO-Süryanice, “Gelecek İlmi”…Süryanice, GEŞO-Alt. Taht. Arş altı “Kürsî” tabakası. “Abdülhakîm Koltuğu”. (Takdim yazımın alt başlığı, Dünya Çapında Bir Hâdise: 1053= 54: Derviş Muhammed-442 mührü… Arş-Gölgelik. Kürsî. Bağ çardağı. En yüksek gök. Allah’ın kudret ve saltanatının tecelli ettiği yer: 570: Aşr-On. On adetten birini alma. “Mehdi’yi hamil 10 Süvari’den, Esseyyid Abdülhakîm Arvasî Üçışık”… Romence, Uon-On: 62: Mehdî-“Gelecek ilmi”… Tıla-i Csar Fores-Süryanice, “Mehdi’yi Hamil 10 Süvari”: 62: Napah-İbranice’de, Demirci): 1307: MUSAR-İbranice, “Ahlâk”… İbranice, KORE-Madenci.(Süryanice, Metalun-Maden: 3525: Seyyid Taha Cizro + Seyyid Fehim Arvasî + Esseyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu): 307: VERMİS-Lâtince, “Solucan”. (Süryanice, Şuşo-Solucan. “Yere sızan yağmur damlası. Miyan kökü. Kıpçak lûgatı’nda miyan kökü, beyin”: 612: Derviş Muhammed)

DERVİŞ MUHAMMED: 1611: TAYYAR-Deniz dalgası… RÜ’YET-Görmek, bakmak. İdare etmek. Göz ile veya kalb gözü ile görmek. Akıl ve müşahede derecesinde bilmek, idrak etmek, tefekkür etmek, düşünmek. Araştırmak: 611: Mİ’ŞAR-On’da bir. (Onbir: Üstadım… On-Bir: On-Pîr)… CEBERUT-Azametin daimisi ve bâtınisi: 611: MİŞ’AR-Şan, şeref, haysiyet, vakar… USAM-Pire: 611: SINAAT-Sanat, mârifet, ustalık… LESASET-Hırsızlık. List. “Rüzgâr çalan”: 611: MEŞAİR-Beş duygu, his; hasseler ve ihsaslar. “İhsaslar bir şey yollamadan, hasseler bir şey idrak etmez”.
 

YAPRAK
“RÜZGÂRIN BUSESİNDE…”

 
LEVHA: 11 Aralık 1988… PENCERE’den bakıyorum, bütün binaların ışıkları sönük… Ama yine de kuşkuluyum… Fert, tek, yalnız, yara… Parmaklarımın arasında oğuşturup sıktığım yaprak!

*  

Üstadım’ı, bizzat imzasını atabileceği nitelikte namına konuşturduğum ve “Bize ağuşunu açmış, takdirkârıyım!” dedirten eserim “Necib Fazıl’la Başbaşa” malûm… “Kökler” isimli eserim de, İBDA’nın tâcı olarak, onun ağzından Efendi Hazretleri’ne, onun adına ithaf… Ondan, DEDİ Kİ: El-Kasib, iki âlem, –Halk âlemi ve berzah âlemi– arasındaki münasebet ile, İlahî münasebet ilminde ileri idi. Bu İmâm, vücut bulmamış bir eseri göstermek istediği vakit, kendi nefsine tesir eden müessirleri düşünerek, kendi nefsine bir yaprağa değen rüzgâr gibi o ânda beliren tartı ile baktığında, eser ve iz derhal ve hilesiz meydana çıkardı. Âlemde bir şey yoktur ki, onda insanın izi veya eseri bulunmasın… Sonra, bu makama Câmi-ül Hikem (Hikmetlerin toplayıcısı) isminde biri varis oldu. Bu zâtın, Ebdal hakkında ve “Hocası ve talebesi arasındaki münasebet ile, bitkilerdeki esrar” bahsinde geniş ve derin bilgileri vardı.

*   

BAD-GÂNE-Kafesli Pencere: 83: YENGEÇ. (Almanca, Krebs-Yengeç Burcu. “Unsuru Su, tabiatı Sıcak-Nemli, türü Hareketli, yıldızı Ay, vücutta tesir yeri Göğüs-Karın, cinsiyeti Dişi, Simya’da Çözme, bozma, deberan safhası”: 283: Rubaî-Dörtlük olan. Dörtle ilgili… Cifr-Harflere verilen sayı değeri ve hesabla, geleceğe veya geçen hâdiselere dair işaret çıkarma ve tâbir ilmi: 283: Kincer-Büyük fil. “Büyük ve kuvvetli hayvan. Büyük hayal”… Zal-Bir harf, Allah’ın Müzil ismi, Hayvanlar mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’l Suud”a işâret eder; Derece almak, mübarek, mübarek yıldızlara: 1731: Abdülhakîm Koltuğu… Müzill, “zelil edicidir”; ezel, evveli bilinmeyen zamanda yaratılışla ilgilidir ve Allah’ın uzağa atması mânâsı bakımından, “Zelil” kökünden türetilmiştir… Kaynunet-Varlık, var olma: 536: Afinite-Aşk-ı Kimyevî… Mütenevvim-Rüyâ gören: 536: Seyyid Abdühakîm Arvasî… Rüyâ Tabir etmek: 1673: Mehdî Derviş Muhammed… Tecris-Doğru fikirli etmek: 1673: Salih İzzet Erdiş… Satranc-ı Urefa’nın hem yan 10 sıra kablarının, hem dik 10 sıra kablarının ebced toplamı: 48625= 673: Est Pri-İbranice’de, Meyve Ağacı)… Süryanice, AVDİ-Tefekkür etmek. (Nath, Tos vuran, başvuran-Seretan, yengeç, ceyl): 1021: HOJA-İspanyolca, “Yaprak”… Süryanice, KAVTO-Pencere. (Bad-gâne-Kafesli pencere: 83: Süryanice, Cuhdono-Düşünce): 1512: FLETE-Arnavutça, “Yaprak”.

*  

İspanyolca, PENCA-Yaprak. (Penç-Beş. Pençe. El: 55: Nih-“Koy” mânâsına emir… Necib-Soylu. Asil. Mirza. “Ağaç yontmak”: 2055: Mehdî Salih Mirzabeyoğlu… Hamse-Beş: 705: Habnâme-Rüyâ Kitabı. Tilki Günlüğü): 56: MÜBDİ’-Gizli sırları açıklayan. Herşeyi hiçten halkeden. Başlayan. Allah’ın “Güzel Yaratıcı” mânâsında 99 güzel isminden biri… MÜJDE-Sevinç haberi: 56: MÜCEVVEZ-Câiz görülüp izin verilmiş… YEVM-Gün. Sene. Asır. Devir. (Arnavutça, Gjethe-Yaprak: 1417: Necib Fazıl Kısakürek… Edebiyyat-İlm-i edebin bütün yönleri: 418: Tevahhud-Vahid, tek olmak… Yevmiyelik, bana ithaf edilen Noktalamalar’dan, Kavanoz: “Bir cümbüştür kopsa da gece yakamozlarda / Münzevî balıklarız ayrı kavanozlarda!”… Kavanoz: Kab. Kova: Boynuz): 56: MAHÎ-Balık, semek. Devreden, dönen… Sümer dilinde, KAPPUM-Yaprak: 151: MEHDÎ MUHAMMED… FERK-El ile bir şeyi ovmak. Nefyetmek, akletmek. “Zıddını tasfiye ederken, davasını isbat etmek”: 300: FİKR.
 

“DERİN HASSASİYET”

 
LEVHA: 30 Ocak 1988… Hüsnü Kılıç ve Mehmed Fazıl, bodrum katta olan evimize gelmişler… Babam falan da orada… Ve oradan Hüsnü Kılıç ve Mehmed Fazıl’la beraber çıkıyoruz… Ben ESTETİK ve EFLATUN üzerine birşeyler söylüyorum… Zaten estetikle meşguldüm… Mehmed Fazıl, yemek üzerine bir şey söyleyecekken, ben onun sözünü kesiyorum ve “bunların, yâni dedesinin evine FRANZ LİST gelmiş, 20 çeşit birbirinden nefis yemekten biriyle bile doyuluyor!” diye anlatıyorum, gülüşüyoruz!

*  

LEVHA: 30 Ocak 1985… Estetik bahsiyle ilgili tefekkür hâlindeyim… Çok net düşünüyorum ve çok uzun sürüyor… “Güzel, sınırda sınırsızlıktır!” ve “Güzel, şekil içindeki sınırda sınırsızlıktır!” diyorum!..

*  

Boşnakça, LİST-Yaprak: 1500: LASTİ-Çalmak. (Üstadım: “İlim, hakikati polis gibi üniformasıyla ararken, şair hırsız gibi üniformasız, arar!”… Sarık-Hırsız. “Hırsız gürsüz, kıvrılıp süzülen”: 1361: Şey’an-Uzaktan gören. İleriyi gören, her şeyin sonunu düşünen)… Süryanice, FUHTO-Ceylân. Gölgesinden kaçan: 500: SE-Kürtçe, “Köpek. İz süren”… Şatranc-ı Urefa’nın kablarından, SİTEM-Uzaklıktan yakınan: 500: TESELLİ-Şatranc-ı Urefa’nın kablarından biri. (Abdülhakîm Arvasî Hazretleri: “Allah herkese tesellisini başka türlü verir!”… Allah’a itaat edene de, O’na inanmayıp kendi reyini tercih edene de!)… Süryanice, ESTAQBEL-Olmak. “İstikbal”. (İstikbâl etmek: Geleni karşılamak… Hafîz-Esirgeyen. Muhafaza eden. Muhafız: 998: Metris Cezaevi’ne girmek üzere gözaltına alınış tarihim): 1500: MEHDÎ Salih Mirzabeyoğlu. (Eflâtun-“Eflatun-u İlâhî”: 176: Mekful-Kefil olmuş veya kefil olunmuş)

*  

Kıpçak Lûgatı’nda, ES-Akıl: 501: ES-Kıpçak Lûgatı’nda, “Duygu, his”… Kıpçak Lûgatı’nda, ES-Rüzgâr: 1500: ESTAQBEL-Süryanice, “Olmak”… Süryanice, GŞAR-Köprü, icâd etmek. (Hakîm-Herşeyi yerli yerince eden: 78: İbda, İcâd, köprü. Benzersiz oluş): 1500: TAYAYUTO MQABLUNO MLİLUTO-Süryanice, “İslâma muhatab anlayış”… Süryanice, FULHO ZORO-Para işi. (Action: Kumar. Girişim. Müzayede… Actionner: Aksiyoner. Parayla uğraşan… Aksiyon’u, bugün kullandığımız mânâda Türkçe’ye kazandıran, Üstadımdır; “eşya ve hâdiseler üzerinde, fikrin pıhtılaştırılması”… Yevmiye: “Fikir, sanat, aksiyon; en sevdiğim şey o, aksiyon!”… Yevmiye: “Öyle fikir-mikir hikâye! Ben kalbe yıldırım gibi inen bedahet hissiyle karar veririm! Aksiyon adamıyım ben!”… Boşnak Lûgatı’nda, Par-Çift. Buğu. Buhar: 203: Per-Kanat… Mizaç: Hafakanlı… Ahlat-ı Erbaa’dan: Safra… Unsuru: Ateş… Renk: Sarı… Hâl: Gaz… Nitelik: Sıcakkanlı… Yaş: Gençlik… Rüzgâr: Doğu… Burçlar Kuşağı: Yengeç, Aslan, Başak Burcu… Vücut’ta: Belden üstü… Ber-Yaprak. Genç kız. Gönül, kalb. Tilki eniği, vavî. Takva. Nur. Kabul edici: 203: Msalyonuto-Süryanice, “Dua etmek. Dileyen”… İbranice, Par-Boğa Burcu; unsuru toprak, tabiatı Kuru-Soğuk, türü Sabit, yıldızı Zühre, vücutta tesir yeri Ense-Boğaz, cinsi “Dişi-Kabul edici”, simya’da Katılaştırma safhası: 1203: Mşaltuto Zuze-Süryanice, “Para kuvveti” demektir): 501: GLİSTA-Boşnakça, “Solucan”. (Şuşo: 612: Derviş Muhammed)

*

ESTETİK-Bediî idrakı, güzellik idrakı. Suret olmadan, mânâlar tecelliye gelmez; herşeyde, ona mahsus ifâde, ifâde tarzı, beliriş. Müntehasında herşeyin galibine tâbi olmasına nisbetle, “güzel olmayan şey yoktur!”. Yazı’da hat sanatı, sözde rekaketsiz ifâde, güzel sanatların herbirinde kendine mahsus ölçülendirmelerle beliren; ve, felsefenin bir dalı iken, kendisi müstakil bir felsefe erginliğine eren; bediî idrak ve ürünleri. Bizim ölçümüz bellidir; doğrunun olmadığı yerde, güzel de yoktur; tek başına, aldatıcı da olabilir. (Estetik: Es-Tetik… Es: Rüzgâr. Ruh, ruhî… Tetik: Ateşleyici, harekete getirici… Enzim: Bir küllün unsurlarının birbirlerine katılmaları bütününü harekete geçiren anahtar, tetikleyici, ateşleyici. İlhâm ve ifâde düzeni gibi): 1331= 332: ISRAM-Derviş olmak… KAPTAN KUST: 332: GUFRAN-Allah’ın günahları affedip örtmesi, rahmeti. (Re harfi, Allah’ın “Musavvir-Suret veren, tasvir eden” ismi, 5. Sema mertebesi, Kamer menzillerinden “Gafr-Örtü, örten”e işaret eder… Arnavutça, Gaffure: Yengeç)

*  

Moğolca, KÜG-Nağme, melodi, ahenk, müzik. (Ahenkli ses, menbaında Kürsî’dendir!): 1020= 21: Sistemler sistemi. (Şatranc-ı Urefa ve Kamer menzilleri hatırda!)… FRANZ LİST-Büyük Macar bestecisi. (Üstadım, Franz List’in hayatı ile ilgili bir yazıyı Büyük Doğu dergisine geçirirken, şöyle diyor: “Sanatla, öteler âleminden ses ve işaret alma ve Allah’a inanma davasının birbirini besleyici iki yakın fakülte olduğunu kabul eden Büyük Doğu –ve tabiî ki İbda!–, yeni İslâm hareketinin mutlaka güçlü bir sanat hamlesiyle yürütülebileceğini ve üstün fikir yanında bir de derin hassasiyet gerektiği tezini savunurken, büyük Avrupalı sanatkârları bu bakımdan ele almak ve dehâlarındaki iç saiki din alâkası olarak göstermek zevkindedir!”… List 54 yaşında ve daha önünde 21 yıl varken, soluğu yine Kilise’de, bu sefer Roma’da Papa’nın karşısında alır… Nihayet: 19 asrın sonlarına doğru 75 yaşında ölürken, son sözleri: Beni, son nefesimi vereceğim yerdeki en yakın mezarlığa gömünüz! Basit ve sade bir tören yeter. Bu dünyanın bomboş ve her şeyin ötelerde olduğuna inanarak ölüyorum!): 838: LİST KAPTAN KUSTO-Yaprak Kaptan Kusto.
 

BESTEKÂR
(SALAHADDİN PINAR)

 
LEVHA: 3 Kasım 1983… Salahaddin Pınar’ın bir resmi… Gözleri keskin, canlı ve hüzünlü; sakalsız, bıyıksız, saçlarının yanları açık, 40 yaşlarında… Gazetede çıkmış olan Rambrandt’ın portreleri gibi canlı bu renkli resme bakarken, Batılı klasik bestecilere karşı duyduğumuz o peşin itibar ve takdir hisleri içindeyim; hecelenmesi gereken bir şahsiyetin çehresi!.. “Üstad, genizden okumayı severdi!” diye yazılmış ve anlatılıyor… Bu sırada o, genizden gelen bir sesle şarkı söylerken, aynı zamanda koroyu yönetiyor!..

*  

Süryanice, NECMTO-Şarkı. (Üstadım’dan: Garib geldik gideriz, rafa koy evi barkı / Tek dudaktan dudağa geçsin ölümsüz şarkı!): 500: LİST-Boşnakça, “Yaprak”… Süryanice, CNO-Şarkı söylemek. (Üstadım’dan: Nerde bizim şarkımız, nerde öbür şarkılar): 59: MEHDÎ. (Helmonoyo-Rüyâ gibi: 62: Mehdî)… BÜZÜRG-Cesim. Kebir. Azîm. Ulu. Reis. Türk musikisinde bir mürekkeb makam. “Seyyid Taha Hazretleri’nin bir namı”: 227: Coyno Mehdî Muhammed-“Şarkı okuyan Mehdî Muhammed”… AKSİYON: 227: RİKAZ-Yer altında madenler… SELAHADDİN PINAR-Bestekâr: 487: SEYYİD FEHİM ARVASÎ. (Süryanice, Nsar-Şarkı söylemek: 311: Bedraka-Mürşid. Kılavuz. Delil. Allah yolu. “Li küllî emrin Fehîm-Seyyid Fehîm ile”… Manzur-u Nazar-ı Piran-ı kiram: Keremli pirlerin nazarlarına görünen-Esseyyid Abdülhakîm Arvasî)… İFADAT-İcraat, yorum. “Bediî idrakı, estetik idrak”: 1487: MEHDÎ Salih Mirzabeyoğlu.
 

Baran Dergisi 489. Sayı