LEVHA: 1 Ekim 1986… İMÂM-I Gazâlî Hazretleri’ne ve BAŞKA BİR BÜYÜK’e âit bir ifâdeyi yazı olarak okuyorum: “Bir şeye kavuşmak için Bakara Sûresi’ni, diğer büyüğe göre de takdir edilecek 2 âyeti bıktırıncaya kadar okumalıdır; eğer niyet halis ise, Allah istenen şeyi verir!”… Benim kavuşmak istediğim şey belli; Üstadım’ın, “bütün hüviyetinle görüneceksin!” dediği TAKDİM yazısı!..

*

ŞEMS-ÜL MAARİF isimli eserin sahibi, MALİKÎ mezhebinden ve MUHYİDDİN-İ ARABÎ Hazretleri’nin çağdaşı AHMED ELBUNÎ Hazretleri; devrinin önde gelen velilerinden… 40’a yakın eser sahibi ve eserlerinden biri, “Esrar-ül Huruf vel Kelimat”… Yine, İzhar-ül Rümûz ve İbda-ül Künûz”… Hicrî 622’de vefat etmiş… Eserleri düşündürücü İlâhî gizlilikler hakkında… ŞEMS-ÜL MAARİF’in, “ilim ve fazilet süzgecinden geçmiş, denenmiş, tatbik edilmiş, bir tür ruhî tıbb kitabı” olması… Buyuruyor: Kim DUHA SÛRESİ’ni 40 gün okumayı vird hâline getirir ve sonunda da, “Allah’ım, Ya Gani, Ya Muğni, beni helâlinden zenginleştir, haramla değil. Fakirlik korkusundan uzak tut. Bana inayet nasibiyle, çünkü ben delâletteyim. Bana öğret, çünkü ben cahilim!” duasını tam bir sadakatla okursa, Allah Teala RÜYÂ âleminde veya uyanıkken kendisine HİKMET ilmini öğretecek bir Üstad gönderir… ŞEMS-ÜL MAARİF: 1832: NASLI-HAN… Aynı ebcedle, TASDİK TUĞRASI.

*

DUHA SÛRESİ’nin Toplam Ebcedi-Kuşluk vakti. Güneş. Vuzuh ve beyan. (Duha Sûresi hakkında: Vahiy bir müddet gecikmiş ve Resûlullah bundan dolayı üzülerek sıkılmış ve davranışlarından bu anlaşılmıştı. O’nun her hâlini gözleyen müşrikler, ileri geri konuşmaya bir bahane de bulmuşlardır. Cenab-ı Hakk da O’nun yüce kalbine güven vermek üzere bu Sûre’yi indirmiştir): 13.274: ÇENGAR-Yengeç. (Hemze, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaratıcı” ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan, Yengeç-Nath, Tos vuran, başını vuran, başvuran”… Hilâl-Ay’ın ilk üç gece ve 26, 27. günlerdeki görünümü. Diğer zamanlarda, –aslında Hilâl de dâhil–, genel isim Ay ve Kamer’dir: 66: Neva-Bir yerden bir yere nakletmek. Sohbet etmek. Hıfzetmek, korumak… Unsuru su olan Yengeç Burcu’nun yıldızı Ay, vücutta tesir yeri Göğüs ve “Batn-Kemer bölgesi”, cinsiyeti “Dişi-Kabul edici ve müessir”, simya’da Çözme safhası; vücutta uyum noktalarından uzuvlar arasında birbirine gerekli olan maddeleri çözerek, oradan oraya taşıyan… Süryanice, Yadco-Nokta. “Sabit. Allah’ın isimleri”: 66: Nevî-Yenilik. “Hep yeni. Yeni tecelli”… Zinde-Dinç, diri, canlı. Güçlü kuvvetli: 1666: Duha Sûresi, 6. âyet-Meâli: “O seni yetim olarak bildi de, bu sebeble –amcan Ebu Talib’in yanında– barındırdı, değil mi?”… Âyet’in nazil olduğu zaman dikkate alınarak, tefsirde “Ebu Talib” verilmiş… İçyüzde Allah Sevgilisi’nin yetimliği, “İnsan”dan murad O, ezelden başlar; Ezel ve Ebedi, İnsan birleştirir. Bu çerçevede de, “Yaratılmış” olmakla, anasız babasızdır. “Dürr-i Yetim” tâbiri bunu açıklıyor; Yetim İnci… Muhyiddin-i Arabî Hazretleri, evveli olmayan zaman olan Ezel’i inciye, Ebedi de mercana benzetiyor… Fertte toplu topluluk hakikati “Hakikat-i Ferdiyye”nin tecelli ettiği Allah Sevgilisi; ve Peygamberler’den ümmetlerine kadar her devrin hisseleri… Süryanice, Qas-Traş etmek. “Meyve toplamak. Harfler”: 1066: Derviş Muhammed “Semerkandî”… Semerkand: Semer-Kand… Semer-Eyer. Koltuk. Kürsî. Taht: 302: Kaptan Kusto Müslüman. “Noktalı harfler ebcedi”… Kand-Şeker. Tatlı. “Gönülleri kandıran, doyuran”: 154: Mehdî Muhammed… Süryanice, Dumyo-Model: 154: Osyuto Nomusoit-Süryanice, Adlî Tıbb)… GAFUR-“Gaffar ile aynı mânâdadır. Çok mağfiret ve merhamet eden, suçları en çok afveden “Allah”. (Arnavutça, Gaffure: Yengeç… Gafr: Örtmek, setretmek. Menazil-i Kamer’den üç küçük yıldız… Re harfi, Allah’ın Musavvir ismi, 5. Sema mertebesi, Kamer menzillerinden Gafr): 1287= 288: HARF-Hece resmi, şekli, işaret. “Kelime, yazı. Mektub. Kültür”

*

DUHA SÛRESİ’nin 1. Âyeti - “Meâl: Andolsun kuşluk vaktine”: 855: TENTE-Örümcek ağı. (Leys: Sinek avlayan örümcek. Arslan. “Hakîm”… Leys: Adem, yokluk. Gaflet. Bahadırlık, kahramanlık. Yük çekici olmak… Leyse: Olumsuzlama… Hadîs: Söz odur ki, Lebid’in söylediği; Allah’tan başka herşey bâtıl… Bu hakikate nisbetle, kulun yokluğa bulanması, “var ama yok, yok ama var”, gibi-dir; velinin aradığı ve sığındığı gaflet de bu soydandır, nefsin esnediği soydan değil)… UDTUMME-Kişinin aslı: 855: MAHTUR-Fikir ve endişe. Hatara, tehlikeye yakın… MANZUR-U NAZAR-I PİRAN-I KİRAM-Keremli pirlerin nazarlarına görünen: 2854: TLİTOY-Süryanice, Müselles. Üç. Üçlü. Üçgen. “Suretin ortaya çıkması”

*

2. ÂYET - “Meâli: Bir de yatıştığı zaman geceye ki,”: 852: MÜBEYYEZ-Meydana çıkarılmış, açıkça söylenmiş. Bildiren, açıklayan… NEBZ-Damarın titremesi: 852: İNKAZ-Kurtarma. Kurtarılma. Halâs etme… Süryanice, TOQLUTO-Muvazene, denge: 1852: ETKANA-Süryanice, “Bir araya gelmek”.

*

3. ÂYET - “Meâli: Rabbin seni terketmemiş ve hiç kızmamıştır”: 550: MÜSTEVLİYE-İstilâ eden. Zabteden. Galib olan. Yayılan, her tarafı kaplayan. “Metanet, kuvvet”. (Allah’ın 99 güzel isminden biri de, Mukît: Kuvvet verici, muhafaza eden)… Süryanice, NAVŞO KİFONOYO-Taştan tabut. (Berzah sabiti): 550: LAHTO MACES-Süryanice, “Avuç içi titremesi”.

*

4. ÂYET - Meâli: Andolsun ki, elbette o sonraki –hayat–, senin için evvelkinden daha iyidir”: 2295: FROQO-Süryanice, “Ayırma”… MERTUM-Zor bir iş yapmaya memur edilmiş: 295: MÜLKDAR-Hükümdar… EL-ESİRRE-Taht. Koltuk. Kürsî: 297: MÜBERHEN-Hakîm, efsun okuyucu…

*

5. ÂYET - “Meâli: Yemin olsun ki, elbette Rabbin sana gerçekten verecek de, artık sen hoşnut olacaksın”: 2013: VAVÎ-Vav harfine âit. Tilki. (Vav harfi, Allah’ın “Refîu’d derecat” ismi, “Yüksek dereceler” mertebesi, Kamer menzillerinden “Rişa” ile ilgili; Balık karnı. Kuyudan su çekmekte kullanılan ip, urgan. “Urgan; urgun, vurgun, aşık”… Rüyâmda, Muhib Efendi’nin Üstadım’a söylediği: “Nuru kalbinden kova ile çek!”… Üstadım’ın mısraı: “Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz!”… Birr: Şimşek, tecelli. Tilki. Gönül. Genç kadın. Vavî. Nur… Kaf: Bir harf, Kamer menzillerinden Arş’a işaret eder. Kaf dağı, Kaf sabiti. Ufuk. Ehadiyet. Hud’a, mekr. Hep yeni… Rişa: 511: Tavsiye-Vasi. Birini iyi tanıtma. Nasihat… Tevehhuk-Boynuna kement bağlama: 511: Tahriş-Tırmalama. Azdırma. Taşırma… İstidanâme-Bir hâlin devamını isteme. Bir şeyin devam etmesini arzulama: 511: İskelet-Vücudun kemik yapısı. “Kararlı. Azm”… Muhyiddin-i Arabî Hazretleri: “Yüceliğin birincisi mekân yüceliğidir, ikincisi mekânet yüceliği; ibadet mekân ister, ilim mekânet”… Süryanice, Lo methazyono-Görünmez: 511: Lo methazyono-Gizli, sır… Eyüb Aleyhisselâm’da tecelli eden sır, “Gaybî” hikmet… İngilizce, İskeleton-İskelet: 511: Seyyid Abdülhakîm Arvasî… Seyyid: Ehl-i Beyt’ten… Abdülhakîm: Herşeyi yerli yerince eden Hakîm’in kulu… Arvasî: Bir dağ ismi.)

*

6. ÂYET - “Meâli: O senin yetim olduğunu bildiği için, barındırdı, değil mi?”: 666: TESEVVÜR-Yüksekten aşağı inmek. (Büyükler, bu türlü mânâların şöyle anlaşılmasını isterler: Allah’ı kula yaklaştırmak yerine, kulu Allah’a yükseltmek daha iyidir… Yevmiye: Bir el düşer böyle, sahibini görmesen de kim olduğunu bilirsin; parça bütünün habercisidir!)… TENVİR-Aydınlatma. Bir şey hakkında bilgi verme: 666: Üstüre-Ustura. Mus. Kesmek. “Mesele halletmek, derinleştirmek”.

*

7. ÂYET - “Meâli: O seni yolunu kaybetmiş biri olarak bildi de, neticede hidayet etti”: 970: TEŞERRU-Şeriate uygun davranma… MÜHDA-Hediye edilmiş, hediye verilmiş: 59: MÜHDÎ-Hediye veren. Hediye gönderen. İhda eden. Hidayete getiren. Hidayete vesile olan. (Risalet ve nübüvveti bütün âlemlere rahmet ve saadet sebebi olduğundan, Allah’ın bütün âlemlere hediyesi ve atiyyesi mânâsında, Allah Sevgilisi’nin bir ismi de Mühdî’dir)

*

8. ÂYET - “Meâli: Yine seni bir fakir olarak bildi de, sonunda zengin etti”: 1283: FEREC-Sıkıntıdan kurtulmak, zafer, inşirah. Genişlik, ferahlık, fütuhat. Girecek yerler, berzahlar. (Kamer menzillerinden Kivan; taşkını, Dehr’in zımnına dahil olan delikler; SABİT yıldızlar mertebesi, Allah’ın “Muktedir-Her şeye gücü yeter” ismi ve Şın harfi ile ilgili… Şın-Çok şeyle ünsiyet eden, hüküm veren: 300: Fikr… İdrakın aczini idrak ilmi; Aklın, kendi kendini tüketen büyüklüğünde fakrı –fakirliğini– idrak ve “Akl-İp. Ölüm. Feyz” alıcı, selim akla dönüşmesi… Hadîs: Fakrım, fahrimdir-övüncümdür!)… ARUBE-Fasih, hatasız Arabça konuşmak. Cuma günü. (Arub: Erkeğini seven kadın. “Yaratıcısını seven kul”… Kamer menzillerinden “Seretan-Nath, başvuran”; İlk Kalem mertebesi, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaratan” ismi ve Allah’a işaret eden, mertebe ve menzili olmayan Elif harfine nisbetle “Elif gibi” kullanılan Hemze ile ilgili): 283: CİFR-Harflere verilen sayı kıymeti ile yapılan hesab… CERF-Ahzetmek. Almak. Kabul etmek. Yıkmak. Harab etmek. “Akıl”: 283: CİRF-Büyük nesne… KİNCER-Fil. (Kin: Öc alma. Nefyetme. Örtü. Perde… Cer: Yarık, çatlak… Cerr: Kendine doğru çekmek. Çekmek, sürüklemek. Cezb. Uçurum. Hendek, hakikat): 283: IHTİRAF-Cem etmek, toplamak.

*

9. ÂYET - “Meâli: O hâlde yetime gelince; artık sen zor duruma düşürme”. (Yetim: Bilinen mânâsı dışında, “yalnız, tek, nadir, kıymetli” mânâlarına da gelir. Üstadım’ın “cins kafa” deyişi gibi… “Dürrü yetim” olan Allah Sevgilisi’nin, Vahye muhatab olması gibi; kendisine muhatab olanı, mahrum etmemesi, zor duruma düşürmemesi… O’nun bir ismi de, Câmi’: Bütün kemâlât ve fazileti kendinde toplayan… Yine, Metin: Allah’ın emrini sağlam yapan… Cami’-ül Mütûn-Bütün metanetleri, metinleri kendinde toplayan: 705: Takher-Ezici üstünlük, kahretmek. “Âyetin son kelimesi”… Lâ takher-Ezme, zor duruma düşürme: 736: Ezkiyad-Keskin zekâlılar… Ezkiya: Saf, temiz… Kürtçe, Ezkiye: Ben kimim?.. Kürtçe, Ez: Ben. Nişân. Yüzdeki ben, siyah nokta… Kiye: Kim?.. Key: Hükümdar. Hüküm çıkaran… Yevmiye: Efendi Hazretleri’nin yüzünde bir ben görüyorum, öpüyorum;  sağlığında hiç öyle bir şey görmedim, bu da rüyanın sıhhatine bir delil!”… Kabul: Öpme): 1429: EBU HUREYRE. (R.A)-Ümmetin felyesofu… TAVTİD-Bir nesneyi yerinde tutmak. Muhkem etmek, sağlamlaştırmak: 429: MUSA Mirzabeyoğlu… MUSA Mirzabeyoğlu: 1418: NECİB Fazıl Kısakürek.

*

10. ÂYET - “Meâl: El açıp isteyen kişiye gelince; artık sen azarlayıp kovma”. (Sail: Soru soran, sual eden. Dileyen, dilenen, isteyen… Allah Sevgilisi’nin yanında, yeni imân etmiş birkaç Sahabî;  bu sırada müşriklerin büyüklerinden birkaç kişi gelir ve onlarla bir arada olmak istemediklerini ve onları çıkarmalarını söyler. İşte tam bu ânda, imân edenleri –varisleri– öbürlerine tercih etmesi hakkında vahy gelir ve onları çıkarmaz… Fakr’ın itibarı!): 937: İLTİBAS-Açlık ve susuzluktan dolayı soluma… HAZEL-Gayret. Men etmek, engel olmak. “Odaklanmak, delmek, berzah, perde”: 937: SALİH İzzet Mirzabeyoğlu… MUHASARA-Bir kimsenin, diğer kimsenin elini tutup yürümesi veya ellerini birbirinin kuşağına sokup yürümeleri: 936: BÜYÜK DOĞU-İBDA’. (İbda’: Bir kimseye, kârı tamamen kendisine âit olmak üzere sermaye vermek. Sorulan şeye güzel cevab vermek. Parça parça etmek, kısım kısım ayırmak)

*

11. ÂYET - “Meâli: Ama Rabbi’nin nimetini çokça anlat”. (Bir şükür ifâdesi olarak… Kef harfi, Allah’ın Şekur ismi, Kürsî mertebesi, Kamer menzillerinden Arş altı “Nesre” ile ilgili!): 1424: TE’YİD-Kuvvetlendirme. Sağlamlaştırma. Metanet verme. Doğrulama. Destekleme. (Arabça bir beyit: Ve lilmer’i ahvalun ve lilhali fursatun / Ve liddehri evkâtun ve lilvakti hadisun… Birinci Mısraın Ebcedi - İnsanın hâlleri ve hâllerin de fırsatı var: 928: Lâtin harflerinin kabulü tarihi… Salih İzzet Mirzabeyoğlu: 928: Haysiyet-İtibar. Şeref. Değer. Kıymet. Derece. Câh. Mesned. Mertebe… İkinci Mısraın ebcedi - Zamanın vakitleri, vaktin yeniliği var: 1428: Lûgat… İhtitah-Yukarıdan aşağıya indirme: 428: Keth-Kesbetmek. Çalışmak, kazanmak… Beytin toplam ebcedi: 2356: Raîs-ül Kusto Müslim-“Kaptan Kusto Müslüman”… Süryanice, Methakbonuto-Hikmet: 1058= 59: Alemiyye Zâhira-Dünya Çapında Bir Hâdise)
                                                

TASDİK TUĞRASI

 
LEVHA: 2 Ekim 1984… Bir kız… Ahlâklı olma mânâsına ona sağlamlıktan bahsediyorum… Bana gayet cüretkâr bir ifâde ile, MUHACİR KIZLAR SAĞLAM OLUR diyor… Kendini kastediyor… Şaşırıyorum… Sonra su koyar vaziyette olunca, annesi farkediyor… Yataktan düşüyorum… Sonra annesi, sitem ve nasihat karışımı ona söylüyor ama, ben elimdeki kâğıttan okuyorum… KORUNMAK İÇİN DOKUZ SALAVAT GETİRMELİ yazıyor!..

*

MUHACİR Kızlar Sağlam Olur: 2653: MÜRTECA-Ümit ve arzu olunan şey. Umulmuş olan… RAHMUT-Mübalâğa ile esirgemek: 654: MUHTIRA-Hatırlatmak için yazılan kâğıt. (KKM)… DUHAN-Duman. Tütün. Kur’ân’ın 44. Sûresi’nin adı. Kıtlık ve kuraklık: 655: TEMHİR-Mühürleme. (Derviş Muhammed-332 mührü)… HAYME-Büyük Çadır. (Hayim: Hayrette kalan. “Aşık”… Fe harfi, Allah’ın “Kaviyy-Kuvvetli” ismi, Melekler mertebesi ve Kamer menzillerinde “Ahbiyye”ye işaret eder; kıldan yapılma göçebe çadırları’na): 655: CÜNBİH-Büyük bit. “Zirve, sıfır, beş, on, nokta, yokluk, leys”. (Derviş Muhammed-442… 4 + 4 + 2= 10… Aşere-On sayısı. Onda birini almak. Kur’ân’dan 10 âyet miktarı kısım: 570: Allah Sevgilisi’nin doğumu… Şer’-Şeriat. Emir ve nehy gibi hükümleri vazetmek. Bir işe başlamak. Dalmak, derinleşmek. Zâhir etmek, göstermek: 570: Sistem)

*

Arabça bir şiirden: EMMELHİYAMU feinneha kehiyamihim / VE erâ nisâe’l hayyi ğayra nisâihâ… “ÇADIRLAR onların çadırlarına benzer / GÖRDÜĞÜM yerli kadınlar nasıl denk olsun?”… ÇADIR: Çoğulu, “hibe”. Kubbe… ŞİAR: İz, belirti, nişân, ayırdedici iyi âdet. Üstünlük veren işâret. İnsanın gömleği. Akla yokluk şeklinde hitab eden ölüm. Feyz. Şâir ve şiir. Kıllar, meyveler. Harfler. Esasa götüren yol, prensib… BİRİNCİ Mısraın Ebcedi: 1574= 575: ŞİR’A-Şeriat. Bir ırmak veya su menbaından su içmek için girilen yol… Süryanice, D’LO HİYUTO-Hüviyeti meçhul: 576: MESTABYONO-Süryanice, “Lâtif”… SAFVET-Sâfilik, temizlik, paklık. Hâlislik: 576: TASAVVUF-Bâtın yolu. Tarikat… MÜSTAİD-İstidadı olan: 574: MÜTEBAİYAN-Alıcı ve satıcı… MÜTEKALLİD-Kuşanan. Kılıç takan. Bir işi üzerine alan: 1574: NAHŞİRO-Süryanice, “harb”. (Yevmiye: Üstadım, Nef’i’nin “bir savaş meydanının bütün kılıç şakırtısını duyuruyor!” dediği bir beytini okurken, “Çakaçak” kelimesinin önü ve arkasındaki kelimeler benzeri, bu kelime bende –onun vurgusu!– sabitleniyor… Harb: Hud’a… Bir: Mekr, oyun, bilmece… Cezalet-Rekâketsiz ifâde. Güzellik. Akıllılık. Azim, büyük. Edebiyatta, kelimeler sert ve ince söylenişlerine göre, “Elfâz-ı cezle” veya “Elfâz-ı rakika” diye ikiye ayrılır. Elfâz-ı cezle, heybet, ululuk, çarpışma, korkutma, yıldırma ifâde etmeye yarayan kelimeler kullanır; celâdet, sadme, kazanfer, ÇEKAÇEK, dırahşan gibi… Elfâz-ı rakika: Yumuşak, hissî, şevkat ve merhamet ifâde eden kelimelerin kullanılması: 441: Kısakürek… Yakut dilinde, Karlik-Cüce. Arabça kazem, tez, seri, acele: 441: Layt-Süryanice, “Yok”… Leysî: Yokluğa nisbet etme… Üstadım’dan: “Ver cüceye onun olsun şairlik / Şimdi gözüm büyük sanatkarlıkta!”… Süryanice, Tem-İkiz doğmak: 1441: Salih Mirzabeyoğlu… İkizler Burcu, vücutta tesir yeri Kollar ve Akciğer, simya’da Sabitleme safhası. Zıddına yer bırakmayan… Kabul edici nefsin iç yüzünde; metanet, leysî, koruma, korunan)… İB’AS-Yeniden yaratmak, göndermek. Hayat. (İbas: Sarmaşık, tufeyli, kurutan, aşık, yoklaştıran, leysî… İbase-Tetkik ve teftiş etme, kontrol etme: 509: Tatmin-İkna etmek. İtminan vermek. İnsanın kalbini emin etmek… İbase: İbas-He… İbas: 504: Amr İbn-i Vasile-Son sahabî… He harfinin ebcedi 5, eski sayılarda yazılışı sıfır; sıfır, hiçbir sayı olmamak): 574: İBTİKA-Bir şeyin renginin fıtrî olarak değişikliğe uğraması. “Renk, sıfat, suret, şekil”… TAAKKUD-Bağlanma. Tahdit, men etmek. Akıl. Teksif, odaklanma, tahlil, terkib, yarma. Akl, ölüm, feyz, berzah, mania. (Akreb: Yakınlık. Hısım akraba… Akreb: Zehirli hayvan… Akreb Burcu, unsuru Su, tabiatı Soğuk-Nemli, türü Sabit, yıldız Merih, vücutta tesir yeri Cinsî uzuvlar, cinsiyeti Dişi, simya’da Ayırma-Seçme, yüceltme): 574: TA’SİD-Eritme. Yukarı çıkma veya çıkarılma. Buharlaştırarak temizleme. (Üstadım’dan, Su isimli Noktalama: Bir şekil üstü ruh, kalıplarda gizlenen / Yerde kire battı mı, bulutta temizlenen!)… İKİNCİ MISRAIN EBCEDİ: 1706: FİKİR Kahramanı. (Mütefekkir: 740: Teferrüs-Ferasetle bir şeyi kestirmek. İsabetli olarak idrak etmek… Temsir-Bir yeri şehir hâline getirme. Tatbik. “Şehr, Ay, 30 günlük zaman. Kamer menzilleri”: 740: Müteressim-Resmeyleyen, tasvir eden… Müz-Musalar, suretler, derin düşünceler: 740: Kız-Bakire. Taze. Yeni. El değmemiş inci… İnci, ezeldir; mercan, ebed… Peygamberin Peygamberliği, velâyetinden üstündür; Sahabî’nin Sahabîliği de… Ondan sonra gelen, tâbiin hakkında Allah Sevgilisi: “Sahabîlerim gökteki yıldızlar gibidir, hangisine tutunsanız kurtulursunuz!”… Fıkıh mezhebleri hakkında şu ölçü kâfi: 2. bin yılın yenileyicisi İmâm-ı Rabbanî Hazretleri, Sahabîlerden sonra ümmetin en büyük ferdi iken, Hanefî mezhebindendir… Üstadım: “Büyük Doğu, ne yeni bir mezheb, ne yeni bir içtihad kapısıdır. O, İslâmı insan ve toplum meselelerinin hallinde, yeni dava ve hâdiselere tatbik edebilmenin ruh, anlayış ve sistemidir!”… Aynı ölçülendirme içinde: “Bundan sonra, asır yenileyiciliği bahsinde, sadece dünya çapında fikir adamları gelebilir!”… Hı harfî, Allah’ın “Hakîm-Herşeyi yerli yerince eden” ismi, Şekil-Suret mertebesi)

*

MUHACİR-Göç eden. Bir memleketten başka bir memlekete yerleşen. Allah’ın yasak ettiğinden uzaklaşan: 249: QARZLO-Süryanice, “Çile”… HIMAR-Eşek. Sabırlı, yük taşıyan. (Ahkab: Eşek… Ahkab: Uzun zaman… Mishell: Dil, lisân. Yabanî eşek sürüsü): 249: MÜCEVVER-Zor ve sıkı altında bulundurulmuş… MİRE-Çamur. Huy, tiynet: 251= 1250: RUMÎ-Şamî, Konstantinopol, Batı. (Süryanice, Rumî: Kızıl elma. Fetih alanı. Zekânın erdiği)

*

RAHMAN Sûresî 20. âyet’in noktalı harfleri. (Noktasız harfleri: 278: Arvasî): 4741= 745: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü… HULKÎ-Huy ve ahlâkla alâkalı. (Eşya ve hâdiseler karşısında ruhun “nasıl?” tavrına karşı akıl “niçinlerle” yaklaşır ve fikir meydana gelir; fikrin içine işlemiş işletici sıfat ahlâk, kendisinden doğduğu fikri ileriye doğru zuhur ettirir!): 741: RASANET-Sağlamlık, dayanıklılık. Sâbit, muhkem, metin… MÜTEFEKKİR: 740: MÜTRIK-Nimet veren, nimetlendiren… AHLÂK-Huy. Tabiat. İnsanın davranış tarzı, tutum ve tavrı. (Etik-Ahlâk hikemiyatı: 431: Furkan-Ayırdeden. Hakla bâtılı birbirinden ayıran. Kur’ân. Kur’ân’ın 25. Sûresi… Mustazill-Gölgelenen, gölgede oturan. Birinin himayesi ve koruyuculuğu altında olan: 1431: Salih Mirzabeyoğlu): 1731: ABDÜLHAKÎM KOLTUĞU.

*

DUH-Kız. Kerime. “Nefs”: 604: DUHH-Tütün. Duman. “Bulut”… İRABET-Akıl, anlayış, kavrayış: 604: İRTİA’-Düşünmek, endişe. İstikbâli düşünmek… HADD-Yol. Bir şeye tesir ederek iz bırakmak. Yeri kazmak, yeri yarmak. Bakar, öküz, dana, sığır. (Boğa Burcu, unsuru Toprak, yıldızı Zühre, vücutta tesir yeri Boyun, cinsiyeti Dişi, simyada Katılaştırma safhası): 804: DIRRET-Sütün çokluğu. Kırbaç. Ehadîd. Turra. (Tuğra-Turra. Tura. Topuz. Padişah mührü: 1216= 217: Rüyâ… Yazısı hakkedilmiş –dişi– mühür: Derviş Muhammed 442)


Baran Dergisi 439. Sayı