2020 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde LGBT etkinliğine yönelik duyurulara karşı tavrını koyan ve bu etkinliğe karşı duran Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Tahsin Kayantaş’a disiplin soruşturması açıldı.

2020 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde LGBT etkinliğine yönelik duyurular yapıldı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Tahsin Kayantaş da bu ahlaksızlığa karşı tavrını koydu ve öğrenci grubunda paylaşılan bu duyurunun kaldırılmasını istedi. Öğrenci grubundaki bir kısım İslam düşmanı, İslâm’ı ve Kayantaş’ı genci tahkir etti.

T. Kayantaş

LGBT’li sapıklardan birisinin kendisine “Alışacaksınız her yerdeyiz” minvalindeki sözlerine karşı Kayantaş, “Asla alışmayacağız ve sizi yüksek binalardan atacağız” diyerek Müslümanca tepkisini ortaya koydu.

Hadisenin yaşandığı dönemde çokça konuşulan meseleyi Baran okurları için anlatan Kayantaş, verdiği bu tepkinin sebebini şöyle ifade etti:

Bursa'da başıboş köpek dehşeti! Bu absürt durum ne zaman son bulacak? Bursa'da başıboş köpek dehşeti! Bu absürt durum ne zaman son bulacak?

O gün, Dede Cöngü'nün Şer'i Siyaset üzerine bir eserini okuyordum, tazir cezaları kısmındaydım. LGBT’li sapığın ‘Alışacaksınız her yerdeyiz’ sözüne karşılık olarak ‘Böyle ahlaksızların cezasının bu biçimde olduğunun şuuruyla ‘Asla alışmayacağız ve sizi yüksek binalardan atacağız’ dedim.

Ardından tehdit ettiler ve grupta hakkımda ‘cihatçı, Suriye'ye gidip gelen biri’ diye paylaşımlarda bulundular. Beni dışardan fonlanan ajanslarda ve sosyal medyada linç etmeye kalkıştılar. 11 kadar öğrenci kulübü bir araya gelip aleyhimde bildiri yayınladılar. İsim ve soy isim vererek açık hedef gösterdiler. Okulda da hakkımda disiplin soruşturması açılması için şikayetçi oldular.

LGBT’li öğrencilerin baskısı neticesinde Tahsin Kayantaş hakkında disiplin soruşturması açıldı ve okul savunma istedi.

Hocalar, sapıklardan korktuğu kadar Allah’tan korkmuyor!

Ahlâksızlığın cezalandırılması ve bu gibi etkinliklerin ne pahasına olursa olsun önüne geçilmesi gerekirken, bilhassa üniversite idareleri, sözde “özgürlükçülük” adına müsamahakâr davranıyor. Bu müsamahakâr tavrın neticesinde küstahlaşan sapkınlara ise Müslüman öğrenciler sesini yükseltiyor, akabinde ise cezalandırılan yine Müslüman öğrenciler oluyor.

Sırf medyanın ve kamuoyunun baskısına maruz kalmamak, koltuklarından olmamak için hakkı ve hakikati söylemekten imtina eden hocalar, tabir-i caizse sapıklardan korktuğu kadar Allah’tan korkmuyor.

Okul tarafından disiplin cezasına çarptırılan Kayantaş okulun verdiği cezaya itiraz ettiğini de şöyle ifade ediyor:

Yaptıklarının zulüm olduğunu ve bu zulme karşılık misilleme hakkımın doğduğunu söyledim. Bu cezanın bizler için şeref olduğunu ekledim. Bir de pişmanlık belirtisi olsa ceza düşer gibi bir anlam vardı gerekçelerinde, asla pişman olmayacağım dedim.

Okul Kayantaş’ın bu itirazı neticesinde dosyayı üst disiplin kuruluna sevk etti. Rektörün tayin ettiği başka bir heyet değerlendirdi. Süreç boyunca konuşulmayan ve soruşturma esnasında isnat edilmeyen şeyler -sözlü taciz gibi- eklenip ceza onandı.

Kayantaş, “Cinsi cinsiyeti belli olmayan lanetli birine sözlü de olsa tacizde bulunmadık, bulunmayız. Bunlar iftiracı ve mağdura oynayıp prim kasıyorlar. Bir de pişman olmadığım ve geri adım atmadığım için heyet bir miktar alınganlık göstermiş olacak ki ağızlarından köpükler saçarcasına, intikam alırcasına bir gerekçe yazdılar. O metni yazan hoca ve imzası bulunan tüm heyetle ahirette hesaplaşacağız inşallah.” diyerek hocaların korkaklığını ve sünepeliğini de dile getirdi.

“Madem ajanlar, neden faaliyetlerine izin veriliyor?”

LGBT’li sapıkların birçok yerden fonlandığını ifade eden Kayantaş, okul ortamını şöyle izah ediyor:

Batılı tasvir safi zihinleri bulandırır, onun için tasvir etmek istemiyorum. Biz Mülkiye kültürü ve eğitim kalitesi için bu fakülteyi tercih ettik, yoksa pekâlâ Galatasaray Üniversitesine de gidebilirdik. Kampüste Batı tarafından fonlanan büroları var bu sapkın güruhun. Ajanlık faaliyetleri yürüttüklerini de bizzat devletin bakanı söyledi. Madem bunlar ajan ve toplumu -özellikle aile yapısını- ifsat ediyorlar, neden faaliyetlerine izin veriliyor ve karşı duranlar cezalandırılıyor?

Eğitim kurumları, resmen İslam düşmanı yetiştiriyor. İsimleri Muhammed, Furkan, İkra, Ayşe, Fatma olan bu LGBT savunucuları aşikâr biçimde lanetlenmiş fuhşiyatı savunuyor ve destek de buluyor. Fakat bu ülkenin Müslüman evladı ahlaksızlığa karşı çıktığı için baskı görüyor, soruşturma açılıyor ve disipline gönderiliyor.

Eğitimde ne kadar ilerilere gittiğimiz hususunda nutuk atanlar, ilerlemeyi taş duvar sayısına bağlayanlar, eğitimde ahlaksızlığın da ne kadar ileri gittiğini ve gençlerin asli köklerinden nasıl koparıldıklarını da görebiliyorlar mı acaba?