23 Haziran seçimlerinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni CHP’nin almasından sonra yüzlerce çalışan hiçbir gerekçe belirtilmeden yalnızca bir SMS ile işten çıkarılmıştı. İşlerinden edilen İBB çalışanları yaşanan bu hadisenin hemen ertesi günü İstanbul Büyükşehir Belediye binası önünde eyleme başlamışlardı. CHP’li İBB yönetimi tarafından ekmeklerinden edilen çalışanlar, üç aydır İBB binası önünde başlattıkları eylemi kararlılıkla sürdürüyor ve geçtiğimiz hafta da halkı arkalarına almak için bir imza kampanyası başlattılar. Hedefleri 500 bin imza ve bu imzaları İstanbul Belediye Başkanlığı’na sunacaklar. İBB İşçi Komitesi Başkanı Umut Aydoğan yerel seçimlerde İBB’nin CHP’nin eline geçmesinden ve hemen ardından işten çıkarmaların başlamasından sonra yaşanan hadiseler hususunda BARAN’a konuştu.

“89 Gündür Buradayız”
İşten çıkarılmadan önce Otopark İşletmeler Müdürlüğü’nde (İSPARK) altı aydır çalıştığını ifade eden Aydoğan, “Tek bir SMS ile işten çıkarıldık. Hiçbir gerekçe göstermediler. Ertesi gün de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önünde bir hak arama mücadelesine girdik. 89 günden beri de buradayız. Haklı bir mücadele sürdürüyoruz. İşlerimize geri dönmeyi istiyoruz. Geçtiğimiz günlerde “23 Haziran Sonrası İşten Çıkartılan İşçileri Araştırma Komisyonu” tarafından hazırlanmış bir rapor var. Bu rapor İBB Meclisi’nden geçti. Raporun içeriğinde “çalışanların haksız yere işten çıkarıldığı, hiçbir sebep belirtilmediği ve çalışanların haklı olduğunu” ifade eden kısımlar var. Raporun son maddesinde de işlerimize iade edilmemize dair bir önerge mevcut. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi bile bizi haklı buldu. Geçtiğimiz hafta halkın gücünü göstermek için de bir imza kampanyası başlattık. Hedefimiz 500 bin imza. Toplanan imzaları İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na sunacağız.” ifadelerini kullandı.

“Başkan Arka Kapıdan Giriyor”
16 milyonu kucaklama sözü verenlerden hiçbirinin, her gün belediye binasına girip çıkmalarına rağmen kendilerine selâm dahi vermediklerini belirten Aydoğan, “Başkan da belediyeye arka kapıdan giriş yapıyor. İçeriden aldığımız malumatlar doğrultusunda, zaten belediyeye ara sıra geldiğini biliyoruz. Geldiğinde de bizim bulunduğumuz ön kapıdan giriş yapmıyor, arka kapıdan giriyor. Aylardır ne gelip selâm verdi, ne hâl hatır sordu, ne de bir gönül alma girişiminde bulundu…” dedi. 

“25 Bin Kişi Mağdur”
Aydoğan şöyle devam etti: “Toplamda bin 610 kişi işten çıkarıldı bizim zamanımızda; ama komisyon raporuna göre bizden sonra da haksız yere işten çıkartılmalar devam etmiş, İSMEK öğretmenlerini de sayarsak toplamda 6 bin küsur işçi çıkarılmış. Ortalama dörder kişilik aileler üzerinden hesap ederseniz 25 bin kişilik bir mağduriyet oluyor. Bu sadece işten çıkarılan işçilerin değil; eşlerinin, çocuklarının ve çıkarılan işçilerin bakmakla yükümlü oldukları kişilerin de mağduriyeti. 89 gündür hiç buradan ayrılmadık, gece betonda yattık. Yağmur yağdı, biz birbirimize dayanarak ısındık ve çektiğimiz bunca çileden sonra da hakkımızı almadan bu işin peşini bırakmayacağız.”
CHP’li İBB tarafından işten çıkarılan ve İBB binası önünde devam eden eyleme üç aydır her gün hiç aksatmadan katılan diğer mağdurlardan aldığımız bazı demeçler de şöyle: 
 
Ahmet Ünlü
Ben Beltur A.Ş.’de kantin personeliydim. Sekizinci ayın 27’sinde “Görülen lüzum üzerine(!)” işten çıkarıldım. Herhangi bir gerekçe de bildirilmedi. Sürekli “İki seçim arası alınanlar işten çıkarıldı.” diyorlar. Öyle bir şey yok! Ben iki seçim arası işe giren birisi değildim. Altı ayımı doldurmama üç gün vardı. Seçimler 31 Mart’ta yapıldı; ama ben 8 Mart’ta iş başı yaptım ve ben Ak Partili olduğum gerekçesiyle işten çıkarıldığımı düşünüyorum. Hâlbuki ben milliyetçiyim. Benim iki çocuğum var, birine hafızlık okutuyorum. Kredi kartımla ödedim kiramı bu ay. Elektrik faturalarımı kredi kartıyla ödedim; ama nereye kadar böyle devam edebileceğim, nereye kadar dayanacağım? Benim bakmakla yükümlü olduğum dört kişilik bir ailem var. Bugün 1200 lira kira ödüyorum. Elektrik var, su var, çocukların masrafları var. Burada açık bir zulüm var! Bu kadar insanın rızkıyla oynamaya kimsenin hakkı yok!
 
Ferdi Altınmakas
Ben İBB’nin evden sağlık hizmetlerinde yardımcı personel olarak çalışıyordum. Evde hasta, yaşlı, engelli insanlara bakıyordum. İşten çıkarırlarken hiçbir gerekçe göstermediler. Bir kısa mesajla işten çıkarıldım. Çalışmışım akşama kadar, tam eve gideceğim, çay içeceğim derken bir SMS geldi, işten atılmışım. Neden atıldığıma dair hiçbir şey yok. Sabah işe bile gitmedim. Anlayamadım çünkü. Sonra ertesi gün çantamı teslim ettim. Gerekçesini merak ediyorum. Ne yaptık ne ettik biz? Gerçekten anlamak da ifade etmek de zor… “Kimsenin ekmeğine karışmayacağız.” deyip de bizi ekmeğimizden etmelerine bir anlam veremiyorum.
 
Fatih Sarı
Ben Hacıosman-Yenikapı hattında güvenlik görevlisi olarak çalışıyordum. Birgün işe giderken bir mesaj geldi. Baktım ki “Sözleşmeniz tek taraflı feshedilmiştir.” yazıyor ve hiçbir gerekçe yok! “17. madde gereğince” yazıyor. Avukatlara sordum, 17. maddenin yüz kızartıcı suç olduğunu söylüyorlar. Biz işimizde gücümüzde insanlarız. Hangimiz yüz kızartıcı suç işlemişiz? 16 milyon insanı kucaklama sözü vermişlerdi, gelip selam veren bile olmadı. Hatta üstüne gelip bizi bezdirmeye, soğutmaya çalıştılar. “Sizi biz almadık, sizi mağdur edenler diğerleri gidin onlardan hakkınızı isteyin.” dediler. “Burada boşuna bekliyorsunuz, aç köpekler!” diye hakaret edenler de oldu.


Baran Dergisi 672. Sayı