Erdoğan-Trump Görüşmesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'ın daveti üzerine geçtiğimiz günlerde Washington'a gitti. İki liderin Beyaz Saray'da düzenlenen baş başa toplantısı 1 saat 15 dakika sürdü. Baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından yapılan ortak basın toplantısında Trump görüşmelerin verimli geçtiğini söylerken, Erdoğan iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açmakta kararlı olduklarını ifade etti. Ayrıca Trump, Türkiye’yi sık sık yaptırımlarla tehdit eden Lindsay Graham'ın da bulunduğu cumhuriyetçi senatörlerden bazılarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleşecek olan görüşmesine davet etti. Gönüldaşımız Yakup köse de gazeteciler heyeti arasındaydı. Washington’da yaşananları Yakup Köse’ye sorduk. Köse zirve ile alâkalı şunları söyledi:
 
 
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında siz de yanındaydınız ve yaşananlara şahit oldunuz. ABD ziyaretine katılmak üzere davet aldığınızda ne düşündünüz?
Biliyorsunuz, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, ABD sınırları içerisinde Pensilvanya’da yaşıyor. Ben, Cumhurbaşkanımız tarafından ABD ziyaretine davet edildiğimi ilk duyduğumda, 17-25 Aralık sürecinde FETÖ’nün bize yapmış olduğu kumpas aklıma geldi. O zaman herkesin sustuğu ve çekindiği Fetullah Gülen meselesinde tavrımızı gayet net bir şekilde ortaya koymuştuk. ABD ziyareti için tarafıma davet gönderildiğinde aklıma bu hâdiseler geldi ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray’da ve benim de bulunduğum bir ortamda FETÖ elbaşı Fetullah Gülen’i koruyup kollayan ABD Başkanı Donald Trump’a, “Fetullah Gülen’i bize verin!” demesi de benim için çok manidardı. ABD ziyareti şahsım için tarihî bir hadisedir. 
Ziyareti genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu ziyaret, Barış Pınarı Harekâtı gerçekleşirken ABD Başkanı Donald Trump’un, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı davet etmesi üzerine yapılan bir ziyaretti bu ve ben bu ziyareti, Barış Pınarı Harekâtı’nda sahada elde edilen başarının masada korunması olarak değerlendiriyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan sahada nasıl dik durduysa masada da öyle dik durarak gerek PYD’nin, gerek YPG’nin, gerekse de PKK’nın bölgedeki durumunu kabul etmediğini, onların mevzubahis bölgeden çıkarılması gerektiğini söyledi ve eğer anlaşmaya uyulmazsa Türkiye’nin durmayacağına ve Barış Pınarı Harekâtı’na devam edeceğine dair uyarılarını yineledi. Barış Pınarı Harekâtı’nda sahada nasıl kazandıysa, sahadaki bu başarıyı masaya da yansıtarak hiçbir şekilde taviz vermedi. 
S-400 meselesine dair neler konuşuldu? Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Trump’un bu hususta birbirlerine karşı tavırları nasıldı?
ABD’nin en çok bastırdığı ve bu işi artık farklı bir boyuta çekmeye çalıştığı bir mesele bu S-400 meselesi. ABD, Türkiye’nin S-400’leri almaması için elinden geleni yapıyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bu noktada her zaman net bir tavır ortaya koyuyor ve “Biz S-400’leri alacağız, aldık, kuracağız, uygulamaya koyacağız.” şeklinde açıklamalar yapıyor. Patriot hususunda “Biz Patriot da alırız bizim için sıkıntı yok.” dedi. Mesele F-35’lere geldiğinde ise “Biz F-35’lerin müşterisi değiliz, ortağıyız!” diyerek tavrını yine net bir şekilde ortaya koymuş oldu; yani “Bizim de F-35’ler üzerinde söz hakkımız var!” dedi. 
Mazlum Kobani hususunda konuşulanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mazlum Kobani’nin ABD tarafından kâle alınması ve tanınması konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat Trump’un kendi mekânında, Beyaz Saray’da onu uyardı. “Bu adam teröristtir, bunu ciddiye almayın, tanımayın, bununla görüşmeyin.” dedi. Bunun “deplasmanda” söylenmiş olması da manidar ve güzel bir şey.
Trump’un bu görüşmeye davet ettiği senatörler kimlerdi?
Bu mesele ziyaretin en önemli hususlarından birisi. Davet edilen dört senatör, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ciddi anlamda muhalif olan senatörlerden. ABD kamuoyunun da bazı hususlarda merakı vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan senatörlerle konuştu ve konuşma esnasında senatörlerin kendisine sormuş olduğu provokatif sorulara da gayet olgun ve bastırıcı cevaplar verdi. Sonrasında şu dikkatimi çekti: ABD kanadından, YPG/PKK’yı savunan bir sosyal medya hesabından “Recep Tayyip Erdoğan 20 milyar dolar harcasa kendileri için müsbet olan bu algıyı oluşturamazdı. Adama yarım saatte bu algıyı yaptırdınız, alkışlıyorum!” mealinde bir tweet atıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, orada senatörleri mat etmesiyle gerek ABD kamuoyunda gerekse dünya kamuoyunda Türkiye’nin aklını ve Barış Pınarı Harekâtı başta olmak üzere bölgedeki diğer harekâtları yapmakta Türkiye’nin ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu. 
Trump bu senatörleri niçin görüşmeye çağırdı?
Donald Trump’un Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Ben sizi anlıyorum; ama senatoda bir sıkıntı var, eğer senatörleri ikna edebilme durumunuz varsa buyurun.” tarzında bir yaklaşımıydı bana göre. Cumhurbaşkanı Erdoğan da senatörlere gerekli cevabı verdi.
Amerikalıların tavrı ile alâkalı intibalarınız nelerdir?
Orada başımdan geçen bir hadiseyi anlatayım. Taksiye bindik, Washington’da bir yere gidiyorduk. Taksici bu kalabalığın hangi devlet başkanı için olduğunu sordu. Arkadaşlarımızdan biri “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan burada.” diye cevap verdi. Taksici şaşırdı ve “Sadece Netanyahu için bu şekilde güvenlik önlemleri alınır Washington’da, ben o geldi sanmıştım.” Şeklinde cevap verdi. Muazzam bir ilgi vardı. 
Teşekkür ederiz.
Rica ederim.