Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun ömrü hep çileyle geçti. Fikriyle İslâm’a muhâtab bir nizam teklif eden, aksiyonu ve duruşuyla zindanını bile gül bahçesine çeviren Mirzabeyoğlu, hayatının son yıllarında da Telegram işkencesiyle zihin ve beden üzerinden sürdürülen modern bir suikasta maruz bırakıldı. Bu işkence, cezaevi sürecinde ve tahliyesinden sonra da devam etti. 2000 yılında Kartal F Tipi Cezaevi’nde başlayan, daha sonra Bolu Cezaevi'nde sistematikleşen bu zihin işgali süreci, 2018 yılına gelindiğinde fiziki sonuca dönüştü.
7 Nisan 2018 tarihinde Mirzabeyoğlu, yol arkadaşı Abdullah Kiracı ile yaptığı telefon konuşmasında “Benim bir sağlık sorunum yok. Başıma bir şey gelirse Telegram’dandır” diyerek yaklaşmakta olan suikastın haberini verdi.
4 Mayıs 2018 Cuma günü, Telegramcıların yaptığı kan basıncı müdahalesi sonucu beyin kanaması geçirdi. Yalova Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ardından 7 Mayıs 2018 tarihinde beyin ölümü gerçekleştiği açıklandı.
Bu süreç boyunca yakınları, dava arkadaşları ve sevenleri, Telegram işkencesinin sonuç verdiğine tanıklık etti. Mütefekkir'in, kendisine uygulanan bu sistemli saldırıya dair tüm tespitleri, eserlerinde detaylıca kayıt altına alınmıştı.
- Niçin Telegram yapıldı?
- Salih Mirzabeyoğlu konferansı
- Salih Mirzabeyoğlu, Üstad’ın elinden çıkmış sanat eseriydi
16 Mayıs 2018 Çarşamba günü, Salih Mirzabeyoğlu, Telegram suikastı neticesinde şehadet şerbetini içti.
18 Mayıs 2018 Cuma günü, İstanbul Eyüp Sultan’da, Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Eyüp Mezarlığı’na defnedildi. Vasiyeti gereği, Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in mezarının ayak ucuna defnedildi.
Salih Mirzabeyoğlu’nun ardından
Salih Mirzabeyoğlu, ardında kapsamlı bir fikir sistemi, yüzlerce makale ve onlarca eser bırakarak gitti. Hayatı boyunca “İslâm’a Muhatap Anlayış” fikrinin temellerini atmış, bu anlayışı Bütün Fikrin Gerekliliği, İslâm’a Muhatap Anlayış, Başyücelik Devleti gibi temel eserleriyle sistemleştirmiştir.
Mirzabeyoğlu’nun ardından en dikkat çeken hususlardan biri, fikirlerinin tekil şahsiyet merkezli değil, sistem odaklı olmasıdır. Bu yönüyle bıraktığı miras, bireysel bağlılıktan çok, fikrî sorumluluk esasına dayanmaktadır. “Kurtarıcı şahıs” yerine “kurtarıcı fikir” vurgusu esas alınmıştır.
İbda fikriyatının taşıyıcı kadroları, Mirzabeyoğlu’nun vefatından sonra fikirlerin muhafazası, sistemleştirilmesi ve çeşitli alanlara uygulanması için çalışmaları sürdürmektedir. Özellikle Baran Dergisi ve bağlı yayın çevresi üzerinden bu fikrî miras kamusal alanda gündemde tutulmaktadır.
Vefatından sonra hem yurt içinde hem yurt dışında İslâmî çevrelerde Salih Mirzabeyoğlu’nun fikir sistemine olan alaka artmış, eserleri yeniden basılmış ve çeşitli düşünce kuruluşları tarafından incelenmeye başlanmıştır.
Mirzabeyoğlu'nun fikirleri, özellikle genç kuşaklar arasında, sistemli düşünce arayışları ve ideolojik çözüm teklifleri bağlamında referans alınmaktadır. Devlet, cemiyet, fert, sanat ve iktisat gibi alanlarda sunduğu çerçeve; parçacı yaklaşımların dışında, bütünlük arayan çevrelerde alaka görmeye devam etmektedir.
Salih Mirzabeyoğlu hakkında daha detaylı bilgi için TIKLAYINIZ