Bakan Çavuşoğlu, Bakanlıkta düzenlediği 2021'e ilişkin dış politika değerlendirme toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Türkiye Ermenistan'ın karşılıklı atadıkları özel temsilcilerin görüşmelerine ilişkin takvimin belli olup olmadığına ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Her iki taraf da özel, bundan sonra tabii özel temsilcilerin telefonla önceden görüşüp, ikili yüz yüze görüşme için tarih belirlemesi gerekiyor, yer belirlemesi gerekiyor. Bizim edindiğimiz izlenime göre ilk toplantı, Ermenistan'ın böyle bir arzusu var, Moskova'da gerçekleşecek. İlk toplantının dışında temasların biz doğrudan olmasını arzu ediyoruz. Niye? Karşılıklı özel temsilci atadık, doğrudan görüşsünler diye."

İki ülke arasında karşılıklı charter uçuşlarının yakında başlayacağına işaret eden Çavuşoğlu, Ermenistan-Türkiye arasında karşılıklı ziyaretler dahil doğrudan temasa geçilerek ilişkilerin normalleşmesi konusunda atılacak adımlarla ilgili yol haritası belirlenmesinin gerektiğini söyledi.

Çavuşoğlu, Ermenistan ile ilişkilerinin normalleştirilmesi sürecinde Azerbaycan ile istişare ve eşgüdümün önem arz ettiğini kaydederek, " Umarım Ermenistan bu çizgide devam eder. (Ermenistan'ın) Mesajları olumlu ama eylemleri görmek istiyoruz. Üçlü şekilde adımları da atabiliriz." dedi.

Türkiye ve Ermenistan arasında 2009'da ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik protokole de değinen Çavuşoğlu, protokolün iyi niyetli bir girişim olduğunu ancak protokolün en önemli kısımlarının Ermenistan Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi sonucu başarısız olduğunu anımsattı.

Çavuşoğlu, "Bugün yeni bir süreç başladı. Bu süreç çerçevesinde ilişkilerin normalleşmesi için yeni adımların atılması gerekiyor. Bu, Kafkasya'nın istikrarı, barışı ve refahı için önemli olacaktır. Dolayısıyla burada özel temsilcilerin ilk buluşması konusunda bir yol haritası konusunda fikir alışverişinde bulunacaklardır. Ondan sonra düzenli şekilde buluşmalarında telefonla görüşmelerinde fayda var diye düşünüyorum." diye konuştu.

Türkiye ve AB arasındaki vize serbestisi konusunda gelişme olup olmadığına ilişkin soruya Çavuşoğlu, Türkiye'nin vize serbestisi konusunda 72 kriterin 67-68'ini gerçekleştirdiğini, siyasi partiler kanunu ve terörle mücadele gibi diğer kriterlere ilişkin de birer ikişer kelimelik farklılıkların bulunduğunu söyledi.

Çavuşoğlu, "Ama burada esas sorun şu. Biz eskiden (AB Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans) Timmermans başta olmak üzere üst düzeyle bunları oturur konuşurduk. Son yıllara AB bu düzeyde toplantılardan kaçıyor." diye konuştu.

Bu konuların Türkiye için yerine getirilmesinin kolay olduğunu ancak AB tarafıyla görüşülmesi gerektiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Ama o düzeyde toplantıya gelmiyorlar. En son görüştüğümüz AB liderlerine de bunları da söyledik. Komiserlere de söyledik. Yani bu kriterleri yerine getirmek bizim için bir mesele değil. Kaldı ki AB istese bugün bile, çünkü bunlar küçük detaylar, bir tanesi hariç, Ukrayna vatandaşlarına vize serbestisini getirirken yaptıkları gibi bu konularda esnek de davranabilirler. Ama biz illa bize pozitif ayrımcılık yapsınlar demiyoruz.

Gümrük Birliği anlaşması için de hepsi her iki taraf için de yararlı olduğunu söylüyor. Ama bir, iki ülke engelliyor diyerek müzakereleri henüz başlatmadılar. Daha önce 3 tur müzakere olmuştu. Müzakereler başlasa en sonunda o üye ülkeler evet mi der hayır mı der yine oybirliğiyle karar alınacağı için en sonunda karar verilecek. Ama en azından karşılıklı olarak beklentiler ne? Gümrük Birliği'nin güncellenmesi konusunda nelerin yapılması gerekiyor teknik olarak? Ve vize serbestisi konusunda neler yapılması gerekiyor. Karşılıklı oturup bunları müzakere etmemiz lazım. Kısacası AB diğer konularda olduğu gibi bu konuda da sözünde durmamak için zamana oynamaya devam ediyor."

Çavuşoğlu, 2021'in küresel gündemde iniş ve çıkışların yoğun olduğu çalkantılı bir sene olduğunu belirtti.

Afganistan'daki gelişmeleri dünyanın şaşkınlıkla izlediğini dile getiren Çavuşoğlu, Karabağ'da tarihi gelişmeler yaşandığını ifade etti.

Libya, Suriye, Yemen ve Filistin'de krizlerin devam ettiğini anlatan Çavuşoğlu, Afrika'daki Etiyopya, Sudan, Mali, Gine gibi ülkelerde istikrarsızlığın arttığına, Balkanlar'da da gerilimin yükseldiğine dikkati çekti.

Çavuşoğlu, büyük güç rekabetinin Asya'dan Afrika'ya her yerde arttığına işaret ederek, Rusya'nın, Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya'dan sonra Afrika'daki mevcudiyetini artırmaya başladığını, NATO ile Moskova arasındaki gerginliğin ciddi boyutlara ulaştığını söyledi.

Türkiye'nin coğrafi konumu ve küresel iddiasıyla bu önemli gelişmelerin çoğunda merkezi aktörler arasında yer aldığını belirten Çavuşoğlu, "Bu gelişmeler karşısında diplomatik inisiyatif üstünlüğünü koruyarak hem milli çıkarlarımızı ilerlettik hem de bölgemizde istikrara katkıda bulunduk. Azerbaycan'ın zaferinin ardından Kafkasya'da bölgesel iş birliği ve normalleşme için Türkiye olarak inisiyatif aldık." dedi.

Çavuşoğlu, Körfez ülkeleri ve Mısır ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda önemli adımlar attıklarını, Afganistan'daki kaos karşısında aktif rol oynadıklarını, Libya'da her kesimle temaslarını artırdıklarını aktardı.

Suriyelilerin gönüllü ve güvenli geri dönüşleri konusunda Batı dahil geniş bir kesimin desteğini almaya başladıklarını kaydeden Çavuşoğlu, "Afrika'nın her yerinde izimizi derinleştirdik. Birlikte kalkınma ve refah yolunda çalışmaya devam edeceğiz. Türk dünyasında tarihi adımlara imza attık. Paris Anlaşması'nı onayladık. İklim değişikliği önceliklerimiz arasına girdi." diye konuştu.

Çok taraflılık ve ara buluculuk konularında aktif rol almaya başladıklarına işaret eden Çavuşoğlu, ekonomi, ticaret, turizm, savunma sanayi, sağlık gibi tematik alanlarda diplomasiyle Türk kurumlarına destek verdiklerini ve somut sonuçlar elde ettiklerini ifade etti.

Çavuşoğlu, salgına rağmen ikili ve çok taraflı temaslara da devam ettiklerini dile getirerek şunları kaydetti:

"Yıl boyunca 320'den fazla telefon ve video konferans görüşmesi, 7'si Sayın Cumhurbaşkanımıza refakat olmak üzere 74 ziyaret gerçekleştirdik. 79 dışişleri bakanını ülkemizde ağırladık. 4 büyük uluslararası etkinliğine başarıyla ev sahipliği yaptığımızı gururla söylemek isterim. Güney Doğu Avrupa İş Birliği Süreci Zirvesi 17 Haziran'da, Antalya Diplomasi Formu 18-20 Haziran'da, Türk Konseyi Zirvesi 12 Kasım'da ve 3. Türkiye-Afrika Zirvesi'nde 17-18 Aralık tarihlerinde gerçekleştirdik."

Bu yıl birçok sorunlu dosyada normalleşme adımları attıklarını bildiren Çavuşoğlu, "Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Bahreyn ve Mısır ile temaslarımızı hepiniz biliyorsunuz. Bu temaslar esasında bölgesel yumuşamaya da katkı sağladık. İsrail ile yeni hükümetle birlikte bazı temaslar başladı. Bu süreçleri gerçekçi bir yaklaşımla iletiyoruz. Tabii Filistin konusundaki önceki konumumuzu sürdürüyoruz." ifadesini kullandı.

"Türk Konseyi Zirvesi, adeta bir milat oldu"

Kasımda, Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenen Türk Konseyi Zirvesi'ne de değinen Çavuşoğlu şöyle devam etti:

"Türk dünyası bakımından adeta bir milat oldu. Zirvede konseyin ismi Türk Devletleri Teşkilatı olarak değiştirildi. Burada Türk Devletleri ifadesinin kullanılmış olmasının anlamının büyük olduğunu bir kere daha vurgulamak isterim. Zirvede gelecek 20 yıla dair önemli kararlar aldık, hedefler belirledik. Vizyon 2040 Belgesi'ni aynı şekilde kabul ettik. Yine bu zirvede aldığımız kararla Türk yatırım fonu kuruldu. Ak Sakallar Konseyi'nin yönetmeliğini de bu zirvede güncelledik. "

"Afganistan'da insani krizin önlenmesi ve istikrar herkes için hayati önemde"

Afganistan'daki mevcut duruma ve Türkiye'nin yardım faaliyetlerine de değinen Çavuşoğlu, "Afganistan'da insani krizin önlenmesi ve istikrar bugün herkes için hayati önemde aksi halde terör ve göç dalgası hepimizi etkileyecek. Bu anlayışla Kızılay, AFAD, Maarif ve sivil toplum kuruluşlarımızla sahaya indik, Birleşmiş Milletler'in (BM) yardım faaliyetlerine destek verdik. Erken bir aşamada cesur bir karar aldık. Büyükelçiliğimizi açık tuttuk ve geçici yönetimle angajmana girdik." şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu Afganistan'daki geçici hükümetin Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki ile ekimde Ankara'da bu ay da Pakistan'ın başkenti İslamabad'da bir araya geldiğini ve Muttaki'ye siyasi kapsayıcılık, kadın hakları ve kız çocuklarının eğitimi konularında gerekli telkinlerde bulunduklarını aktardı.

Kabil Havalimanı'nın işletmesini devralmak üzere Katar ile çalıştıklarını ifade eden Çavuşoğlu, "Arkadaşlarımız cuma günü Kabil'de hafta sonu da Doha'da gerekli görüşmeleri yaptılar." dedi.

Çavuşoğlu, Balkanlar'ın 1990'lara dönmesine izin vermeyeceklerini dile getirerek, "Maalesef Bosna Hersek başta olmak üzere gerginlik tırmanıyor. Gerek Bosna Hersek, gerek Sırbistan ve Kosova başta olmak üzere Balkanlar'da her tarafla görüşebilen ülkelerin başında geliyoruz. Gerginliği azaltmak için yapıcı rolümüzü devam ettireceğiz. Tüm taraflarla görüşmelerimizi sürdüreceğiz." şeklinde konuştu.

"Ege'de tansiyonu yapay şekilde yükseltme teşebbüsleri barış ve istikrar için sakıncalı"

Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yöntemi (GKRY) ile yaşanan gerileme de değinerek şunları kaydetti:

"Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) meşru hak ve çıkarlarını kararlı şekilde koruduk. 2021'de Yunanistan ve GKRY, 7 kez kıta sahanlığımıza üçüncü ülke araştırma gemilerini göndermeye çalıştı. Hepsini diplomatik girişimlerimiz ve gerektiğinde sahadaki mevcudiyetimizle engelledik. Kıbrıs'ta egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletli çözüm vizyonunu dünyanın gündemine soktuk. Maraş açılımıyla da ezberleri bozduk. Cenevre'deki gayri resmi görüşmelerde KKTC ile haklı politikamızı kayda geçirdik. Yunanistan ile ilişkilerde ülkemize hasım adımlara müsamaha göstermedik."

Ege'de adaların silahsızlandırılmış statüsün ihlali dahil önemli konularda hem diplomasi hem saha boyutuyla boşluk bırakmadıklarına vurgu yapan Çavuşoğlu, "Yunanistan Başbakanı ( Kiryakos Miçotakis) ve Dışişleri Bakanı'nın (Nikos Dendias) son dönemde Ege'de tansiyonu yapay şekilde yükseltme teşebbüsleri barış ve istikrar için sakıncalıdır ve son derece tehlikelidir. Bu konulardaki tutumuz bellidir. Kararlılığımız da tamdır. " dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin kararlı tutumuyla diyalog yolunda da önemli adımlar attığını, Atina ile karşılıklı ziyaretler gerçekleştirdiklerini, ekonomik alanda toplam 25 başlıkta atılacak adımlara dair ortak eylem planı kabul ettiklerini anımsattı.

Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerini değerlendiren Çavuşoğlu, "AB ile ilişkilerimizi tam üyelik perspektifiyle somut ve olumlu bir gündem temelinde ilerletmeye çaba göstersek de AB tarafı maalesef aynı iradeyi ortaya koyamadı. Yine de 2021'de 3 yeni yüksek düzeyli diyalog mekanizması kurduk. İklim, göç ve güvenlik ile sağlık ve bu mekanizmalar ilk toplantılarını bu yıl içinde gerçekleştirdi." diye konuştu.

Çavuşoğlu, ABD yönetimiyle en üst düzeyde temasların sürdüğünü dile getirerek, "Anlaşmazlıklarımız var ama aynı zamanda ilişkilerimizi de geliştirmek için çaba sarf ediyoruz. Özellikle anlaşmazlıklarımızı çözüme kavuşturmak ve farklı alanlarda iş birliğimizi güçlendirmek amacıyla sayın Cumhurbaşkanımız ve Biden'ın kararlaştırdıkları stratejik diyalog mekanizmasının kurulmasına çalışıyoruz." şeklinde konuştu.

Rusya ile 2021'de her düzeyde yakın temasların devam ettiğini anlatan Çavuşoğlu, "Donbas'ta çözüme özellikle siyasi yollardan ulaşılması için Türkiye olarak biz de yoğun çaba sarf ediyoruz. Özellikle her iki tarafla da ilişkilerimizin iyi olmasının avantajını burada kullandığımızı söyleyebilirim. Diğer taraftan Kırım Tatarı soydaşlarımızın hak ve çıkarları önceliğimiz olmayı sürdürdü." ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, Uygur Türklerinin Çin'de barış ve refah içinde yaşaması için ikili düzeyde ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi çok taraflı platformlarda girişimlerde bulunulduğunun, Irak ve Suriye Türkmenleri ile yakın temasın devam ettiğinin altını çizdi.

Türkiye'nin Afrika'da artık önemli bir marka olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Türkiye'de düzenlenen 3. Türkiye-Afrika zirvesi herkesin dikkatini çeken önemli bir etkinlik oldu. Zirvede 5 yıllık bir eylem planı kabul ettik ve bu eylem planının uygulanması için bir takip mekanizması kurduk." dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin Latin Amerika ile temaslarının bu yıl da artarak devam ettiğini, Yeniden Asya girişimi çerçevesinde ekonomi ağırlıklı 941 eylem alanı belirlediklerini ve bunları uygulamaya başladıklarını söyledi.

Türkiye'nin 2021'de Asya İşbirliği Diyaloğu, Türk Devletleri Teşkilatı, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve Asya Parlamenterler Asamblesi dönem başkanlıklarını başarıyla yürüttüğünü aktaran Çavuşoğlu, "İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Parlamento Birliği Dönem Başkanlığını devraldık. Seneye de MİKTA (Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya) Dönem Başkanlığını üstleneceğiz. Önümüzdeki yıl G-20 Zirvesi'nde de liderler düzeyinde bir toplantı gerçekleştirilmesi için dışişleri bakanlarıyla birlikte çalışıyoruz." diye konuştu.

Çavuşoğlu, İstanbul'un bir Birleşmiş Milletler (BM) merkezine dönüştürülmesi yönünde somut adımların sürdüğüne, OECD'nin de İstanbul Merkezini devreye aldıklarına da işaret etti.

Türkiye'nin Venezuela, Filipinler, Bosna Hersek, Etiyopya, Sudan, Filistin gibi birçok konuda barış yolunda girişimlerinin devam ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, "Terörle mücadelede hem küresel çabalara katkılarımızı sürdürdük, hem PKK ve FETÖ ile mücadelede somut kazanımlar elde ettik. Bu bağlamda 2021'de Togo ve Etiyopya'daki FETÖ iltisaklı okulları Maarif Vakfı devraldı. Kırgızistan'da ve Sırbistan'da ilk Maarif Vakfı okulları açıldı." şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin "güvenli turizm" projesini tüm dünyaya tanıttığını, AB'nin dijital koronavirüs sertifikası sistemine katıldığını ve vatandaşların Avrupa'ya ve birçok ülkeye seyahatlerinin kolaylaştırıldığını anlattı.

Türkiye'nin diplomatik ağının genişlediğini de aktaran Çavuşoğlu, Uruguay'ın başkenti Montevideo, Togo'nun başkenti Lome, Sırbistan'ın Yenipazar kenti, Özbekistan'ın Semerkant kenti ve İngiltere'nin Manchester kentinde yeni temsilcilikler açıldığını söyledi.

Çavuşoğlu, bu yıl 2,6 milyon konsolosluk işlemi yapıldığını, geçen sene bu rakamın 2 milyon civarında olduğunu belirtti ve yurt dışındaki vatandaşların karşılaştığı ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı konularını da yakından takip ederek BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşlara raporladıklarını aktardı.

Bu yıl 434 bakanlık açıklaması, 50 soruya cevap yayınladıklarını anlatan Çavuşoğlu, kendisinin 59 ortak basın toplantısı düzenlediğini, ulusal ve uluslararası basında 50'ye yakın mülakat ve makalesinin yayımlandığını da belirtti.

Antalya Diplomasi Forumu'nun "diplomasiyi yeniden kurgulamak" temasıyla 11-13 Mart'ta düzenleneceğini söyleyen Çavuşoğlu, "2022'de de her coğrafyada etkin, dinamik ve sonuç odaklı diplomatik faaliyetlerimizi sürdüreceğiz." dedi.

Astana toplantıları

Suriye konulu Astana toplantılarının liderler düzeyinde yapılmasının planlanıp planlanmadığına ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, Kovid-19 salgını nedeniyle geçen yıl İran'da düzenlenmesi planlanan zirvenin yapılamadığını hatırlattı.

Çavuşoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımız, en son telefon görüşmesinde İran Cumhurbaşkanı Reisi'ye, 2022'nin ilk aylarında Tahran'a gidebileceğini de bu zirve için söylediler. Belki bu marjda eğer Putin'in de programına uyarsa bu Astana Liderler Zirvesi de gerçekleştirilmiş olur." diye konuştu.

Astana sürecinin dışişleri bakanları toplantısının da olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, uzmanlar düzeyindeki son toplantının Nur Sultan'da düzenlendiğini belirtti. Çavuşoğlu, "Dışişleri bakanları toplantısının Türkiye'de yapılması için hem (Rusya Dışişleri Bakanı Sergey) Lavrov'a hem İran Dışişleri Bakanı'na (Hüseyin Emir Abdullahiyan) düşüncelerimi söyledim, tekliflerimi ilettim. Belki dışişleri bakanları toplantısını da Türkiye'de gerçekleştiririz." şeklinde konuştu.

Konuya ilişkin bir soru üzerine, Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üyelik ve ortaklık statülerinin kriterlerinin belirlendiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Gözlemci üye olabilmek için bir ülkede Türkçe'nin ya da akraba dillerden birinin resmi dil olması gerekiyor. KKTC bu kriterleri doğal olarak karşılıyor. Genel Sekreterlik bu kriterler belirlendikten sonra bir çalışma başlattı. Biz de bu çalışmalara destek veriyoruz." ifadelerini kullandı.

Suriye'de terörle mücadele

Çavuşoğlu, YPG/PKK'nın bölücü bir terör örgütü olduğunu ve örgütün Türkiye'de başaramadıklarını Irak ve Suriye'de başarmayı amaçladığını anlattı.

Terör örgütünün, Suriye'de de bölücü ajandasını gizlemediğini söyleyen Çavuşoğlu, "Maalesef, bazı ülkelerden de başta ABD olmak üzere destek görüyor. O nedenle rejimle şu andaki ilişkilerimiz bir tarafa, terör örgütleriyle mücadele ortak menfaatimizedir." diye konuştu.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin, terörle mücadelede ayrım yapmaksızın herkesle iş birliği içinde olacağını ve bu konuda Suriye'deki rejimle istihbari düzeyde bazı temasların olduğunu zaten en üst düzeyden açıkladıklarını belirterek, "Son zamanlarda bu çerçevede özel bir görüşme olmadı." dedi.

Kabil Havaalanı'nın işletilmesi

Afganistan'da Kabil Havaalanı'nın işletilmesinde Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) de rol oynayacağına ilişkin haberlere işaret edilerek bu konuda Türkiye ile BAE arasında bir iletişim olup olmadığının sorulması üzerine Çavuşoğlu, ülkede Taliban yönetimi devralmadan önce havaalanının askeri kanadını NATO çerçevesinde Türkiye'nin, sivil tarafını ise BAE'den bir şirketin işlettiğini hatırlattı.

Çavuşoğlu, Taliban yönetiminin farklı ülkelerden teklif alacağını açıkladığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Biz de Katar'la birlikte bir anlaşmaya vardık. 'Katar'la birlikte havaalanının işletilmesi konusunda bir anlaşmaya vardık.' dediğimiz zaman, bazı basın yayın organlarında gördüm, sanki Taliban'la da bu konuda anlaşmışız gibi bir haber çıktı. Bu doğru değil, henüz böyle bir anlaşma yok. Dolayısıyla Katar'la birlikte biz önce kendi aramızda bir anlaşmaya vardık. Ekiplerimiz Kabil'e gitti, tekliflerimiz verildi ve daha sonra eğer havaalanının işletilmesi ortak şirket tarafından üstlenilirse neler yapılabileceğine dair görüşmeleri Doha'da arkadaşlarımız devam ettirdi. Bu süreçte farklı ülkelerin teklif vermesi de gayet doğal. En son BAE Veliaht Prensi'nin ziyareti marjında kardeşleriyle bu konuyu ayak üstü de görüşmüştük. Onlar 'Belki de üçlü işletebiliriz.' dediler ama somut bir teklif olmadı. Bizim onlara da bir teklifimiz olmadı. Ama havaalanı işletilmesi kısa bir şekilde gündeme geldi. Ama Katar'la olduğu gibi oturup da bu süreçle ilgili bir görüşmemiz olmadı."

Aldığı teklifler doğrultusunda Taliban'ın karar vereceğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Bizim şartlarımıza uyarsa havaalanını Katar'la birlikte işletiriz. 'Biz' derken devlet olarak değil, özel şirketler işletecek. Türkiye olarak diğer kurumlarımıza nasıl destek veriyorsak havaalanını işletecek firmamıza da şimdiden zaten teknik destekler dahil her türlü desteği veriyoruz." ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, Kabil Havaalanı'nın güvenliğinin nasıl sağlanacağına ilişkin soru üzerine ise güvenlik konusunun Afganistan'a uçan vatandaşlardan havayolu şirketlerine kadar herkesi ilgilendirdiğini belirterek, "Havaalanını içinde özellikle güvenliğin herkese güven verecek şekilde, sivil uçuşların başlayabileceği şekilde tesis edilmesi gerekiyor. Şu an bir güvensizlik var. Taliban'a biz bunu başından beri söylüyoruz, şirketlerimiz de söyledi. Özel şirketlerle çalışılması gerekiyor." dedi.

Aynı durumun Libya'da Trablus Havaalanı için de geçerli olduğunu anlatan Çavuşoğlu, "Kabil Havaalanı'nın güvenliği sadece bizim için değil, tüm ülkeler ve havayolu şirketleri için önemli. Biz de bu konudaki tavsiyelerimizi kendilerine ilettik. Dışarda kendileri güvenlik sağlayabilir, havaalanı içinde özel şirketler burada görev alabilir." diye konuştu.