Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2022 yılında Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı’nın Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlediği ‘Zindandan Mehmed’e Mektup Sergisi’nde yapmış olduğu konuşma:

* “Necip Fazıl, bugünkü Türkiye’yi anlamak için önce Sultan İkinci Abdülhamid’in anlaşılması gerektiğine inanıyor. Bu yaklaşımını da, ‘marifet büyük kısmı kursaktan doğuma uydurmalarla Abdülhamid’i konuşturmakta değil, onun hakkında konuşabilmektedir’ diyerek farklı bir boyuta taşıyoruz. En önemli eserlerinden olan Ulu Hakan kitabı bir tarih veya edebiyat ürünü olmaktan ziyade bu anlayışla ortaya konmuş bir dava manifestosuydu.

* Ülkemizde bunca yıl sonra hâlâ Sultan Abdülhamid’e husumet besleyenlerin, edepsizce dil uzatanların, onunla hesaplaşma peşinde koşanların olduğunu gördükçe üstadın tespitlerinin ve hassasiyetinin doğruluğunu tekrar tekrar anlıyoruz. Asırlar geçse de maalesef bu ülkenin gündemi ve tarafları hiç değişmiyor.

* Dün de kendi bencil hesapları için ülkeyi ve milleti ateşe atmak, tarihini ve kültürünü hiçe saymaktan çekinmeyenler vardı. Bugün de aynı yoldan giden kifayetsiz muhterisler var. Elbette üstadın her dediği, her yazdığı dokunulmaz, tartışılmaz, müzakere edilmez değildir.

* Osmanlı’nın yıkılışına ve cumhuriyetin kuruluşuna şahitlik etmiş tek parti devrinin tüm zorbalıklarını iliklerine kadar yaşamış, tasavvuf kapısından girerek yeni bir dünya ile tanışmış, ülkedeki tüm fikir hareketlerinin içinde bizzat bulunmuş, devrinin tüm sınamalarından geçmiş bir ismin kendi iç yolculuğunun zorlu ve meşakkatli geçmesi kadar tabii bir şey yoktur.

* Nitekim üstadın da kendisiyle ilgili pek çok tanımlamayı art arda işaret ettiği en önemli husus fikir namusudur. Üstadın fikir namusu hassasiyetiyle yaptığı tespitlerin ve beslediği ruhun milletimizin ufkunu aydınlattığı, heyecanını harekete geçirdiği bilincini güçlendirdiği bir gerçektir.

* Bu besleyici damara, bu ateşleyici heyecana, bu itici lokomotife her dönem ihtiyacı vardır. En çok da içinden geçtiğimiz şu kritik süreçte ihtiyacımız var. Bunun için Necip Fazıl’ı okumak, anlamak, onun açtığı yolu, yükselttiği dava bayrağını ruhu ve manasıyla sürekli daha ileriye taşımak hepimizin boynunun borcudur.”