Fransız milletvekili Karim Zeribi, katıldığı bir televizyon programında Batı Şeria’da artan Yahudi yerleşimi hareketliliğine ve bunun Ortadoğu için oluşturduğu tehlikelere dikkat çekti.

Zeribi, Batı Şeria’da geçmişte 300 bin civarı Yahudi yerleşimcinin bulunduğu sayının günümüzde 800 bine ulaştığını belirtti. Ayrıca yine Batı Şeria'da 20 bin konutun tamamlandığını, 50 bin konutun ise hâlâ inşaat halinde olduğunu söyledi.

Zeribi sözlerine, bu zulme sessiz kalamayacağını dile getirerek devam etti:

İsrail hükümeti tarafından verilen izinlerle Filistinliler mülksüzleştiriliyor, öldürülüyor ve evlerinden çıkarılıyor. Bu yerleşimciler tamamen İsrail tarafından destekleniyor. Siz bizim buna sessiz kalmamızı, göz yummamızı, gözlerimizi kapatmamızı mı bekliyorsunuz? İnsan olduğumuz için bunu yapmamız imkansız.

"Dayanışma göstermezseniz hepiniz yok olursunuz"

Zeribi, yerleşimlerin artmasının “ölülere misilleme” bahanesiyle yapılmadığını, bunun önceden tasarlanmış, mesihçi bir planın parçası olduğunu ifade etti.

Filistinlilerin topraklarının kendi ellerinde olmasını istemiyorlar. Gazze’ye, Batı Şeria’ya göz dikmiş durumdalar. Tüm Ortadoğu ülkelerine diyorum: Eğer dayanışma göstermezseniz, uyanmazsanız hepiniz yok olursunuz. Karşınızdaki insanlar deli. Kendilerini seçilmiş ırk olarak görüyorlar. Onlara her şey serbest; uluslararası hukuk, savaş kuralları… Hiçbiri umurlarında değil.

Zeribi, terörist İsrail’in uygulamalarının yalnızca Filistin’i değil, tüm bölgeyi tehdit ettiğini belirterek, Ortadoğu'daki tüm devletlere harekete geçmelerinin aciliyetli önemde olduğunu dile getirdi.

Terörist Yahudiler kendilerine yardakçılık yapanlara bile ateş edecek zihniyette

Terörist İsrail’in politikaları, uluslararası hukuku tanımayan ve kendi çıkarından başka hiçbir şeyi umursamayan bir anlayış üzerine kurulu. Bu nedenle tehdit artık lokal değil; tüm bir coğrafyayı içine alan bir yangın.

Ortadoğu ve İslam ülkeleri, yıllardır Gazze’de yaşanan soykırıma karşı sergilenen sessizliğin bedelinin yalnızca Filistin’e değil, bizzat kendilerine döneceğini görmek zorunda. Bölge yönetimlerinin, günü kurtaran politikalarla nispeten rahatlamaya çalışmak yerine, karşılarındaki yapının hiçbir komşusunu, hiçbir anlaşmayı, hiçbir uluslararası normu önemsemediğini artık idrak etmesi gerekiyor.

Geçen her saniye Ortadoğu'nun canavarı İsrail'i azgınlaştırıyor

Bugüne kadar çeşitli sebeplerle tepkisini frenleyen, krizi görmezden gelen devletler bölgesel çıkarlarını korumak istiyorlarsa, bu gidişatın kendilerini de hedef haline getirdiğini artık sakince okuyamazlar. Kimi ülkelerin uzun süredir sürdürdüğü edilgen tavır, sadece Filistin’e değil, bütün coğrafyaya zarar veren bir zafiyet alanı oluşturuyor.

Bugün atılmayan adımlar yarın bizzat bu ülkelerin güvenliğini, siyasi varlığını ve bölgesel konumunu tehdit edecek. Dolayısıyla Ortadoğu’nun, Filistin meselesini “uzakta bir acı” gibi görme konforu artık yok. Bu tehlike kapı eşiğinde ve bölgesel dayanışma geciktikçe, bedeli daha ağır olacak.