Necip Fazıl’ın te’siri o kadar büyük oldu ki, Türkiye’de ondan etkilenmeyen ve pay almayan İslâmcı münevver yoktur. Ancak onu nasıl anladığımız önemlidir. Necip Fazıl bir dünyadır, bir sistem kurucu mütefekkirdir.

●Sadece ideolog değil, aynı zamanda aksiyonerdir yani fikrini eyleme dökebilmiştir. İslâm’ın izzetini her şeyden üstün tutar, öne atılmaktan çekinmezdi. Zaten bütün gerçek kahramanlarda sonunu düşünmek yoktur.

●İslâm âleminin ihtiyaç duyduğu devlet ve cemiyet modeli orada örgüleştirilmiştir. 

●Üstad Necip Fazıl bir mütefekkir olduğu için çok yönlüdür, ilmî, irfanî, içtimaî, iktisadî, hukukî, idarî, estetik vs. bütün meselelerde terkipçi-sentezci görüşleri vardır. İnsan ve toplum meselelerini halledici ve sistem haline getirici bir dâhidir.

●Onun kaynakları olarak başta İmâm-ı Rabbânî olmak üzere İmam Gazâlî, Muhyiddin-i Arâbî ve mürşidi Esseyyid Abdülhakîm Arvâsî’yi sayabiliriz.

●O, hürriyet dâvasında hakkı üstün tutarken, Allah Resûlü’nün hadislerine ve siyer-i nebiye ilmin kuru aklıyla değil, imanın vecd tavrıyla yanaşmayı ilke edinmiştir.

●Necip Fazıl’ın Büyük Doğu ideoloji-dünya görüşü her zerresiyle İslâm’a bağlıdır. Onun, “Türk’ün ruh kökü” gibi ifadeleri ise ırkçılık olarak değil, mensup olduğu kavme yapmak istediği İslâmî aşı olarak anlaşılmalıdır. Onun siyasî tercihleri de, Büyük Doğu davasını yürütmek için sağ partileri desteklemek şeklinde olmuş, CHP’ye daima karşı çıkmış ve onu bir parti olarak değil, İslâmî ruhu kurutmakla vazifeli, “şekavet ocağı” olarak nitelemiştir. 

●Necip Fazıl, fikir dünyasından önce gelen his dünyasını da inşa etmiş, yaşanmaya değer hayatın ölçülerini billurlaştırmış, daha önce ifade ettiğimiz gibi iman ve aksiyonu birlikte yürütmüştür.

●İktisadî ilişkiler dâhil insan ve toplum meselelerine Başyücelik Devlet Modeli ile çözümler sunarken, aksiyonu ile Müslüman Anadolu ahalisinin dinî hayatını canlandırmış, fikriyatı ile de İslâm âlemine örnek olmuştur.

●Büyük Doğu ismi, “Doğunun doğuşu” mânasında olup Doğu kelimesi ile İslâm âlemi kastedilmiş ve onun yeniden doğuşu hedeflenmiştir.

●Büyük Doğu İdeolojisi, her şeyden önce bir usul davası olup İslâma muhatap anlayışın “nasıl”ını temsil etmektedir. Necip Fazıl, bilgi ve anlama yönü-metodu ile yeni bir usul ve dil geliştirmiş ve ideolojisini şeriate derin bağlılık içinde ve ilahî hududa riayet çerçevesinde ortaya koymuştur. Diyalektik, kendi zıddını dışarda bırakma sanatıdır. Büyük Doğu fikriyatı, İslâm’a zararlı unsurları dışarda bırakan, efradını câmi ve ağyarını mâni bir ideoloji/sistem ifadesidir.

●Büyük Doğu fikir manzumesi, hayatı güzelleştirmeyi hedefleyen ve insanı mükemmeli aramaya teşvik eden düzenlemeler ve faydalar demek olan tahsîniyyâttır. Zarûriyyat ve hâciyât ile tahsîniyyât, maslahat prensibinin üç aşamasıdır ve esasen bunlar tek bir küllî amaç için birer vasıta hükmündedir.

●İslâm’ın izzetini düşünen ve bunu dert edinen Necip Fazıl, Büyük Doğu ile bu ihtiyacı karşılamıştır. Bu açıdan Büyük Doğu, fikir ve sanat çabasından önce “iman ahlâkı” davasıdır ki, bu esasen bir usul meselesidir. Sosyal ve siyasî bir nizam olan Başyücelik sistemiyle Necip Fazıl, dünyaya alternatif bir yönetim şekli teklif eder. “Devlet ve İdare Mefkûremiz” olarak önerdiği “Başyücelik Devleti” ile o, devrimci bir karakter arzeder.

●Necip Fazıl, kapitalizme ve laik-seküler sisteme topyekûn karşı gelmiş, ıslahatçı değil, inkılâpçı olmuştur. Nitekim Büyük Doğu’nun bu vasfını kendisi “İslâm inkılâbı” diye nitelemiş, fikriyatını da estetik bir form içinde sunmuştur. Hatta aksiyonunda da bu husus görülür. Bu açıdan bakılırsa Büyük Doğu ideolojisi güçlü bir dil ve diyalektiğe sahiptir.

●Necip Fazıl, Batılılaşmanın en ileri olduğu Türkiye’de bütün yönleriyle Batı ile hesaplaşarak ve İslâmî hayatı canlandırmak için yepyeni bir dünya görüşü ile zuhur etmiş bir mütefekkirdir. O, yüzü aşkın eseriyle Anadolu merkez olmak üzere tüm İslam âlemine kurtarıcı bir reçete sunmuş ve böylece ümmet bilincini uyarmak istemiştir. Onu sadece şair diye anmak ve bu yönünü ön plana çıkarmak ise onu anlamamak olur. Çünkü onun fikrî yönü şiirinden ve edebiyatçılığından daha baskındır. Zaten o şiiri, “duygulaşmış fikir” olarak tanımlıyor.

●Necip Fazıl, aksiyona geçerek gençliği ve Müslüman Anadolu halkını uyandırmış, onları mukaddes emanete sahip çıkmaya davet etmiş ve mevcut rejimin zulümlerine göğüs germiştir. Hayatı boyunca “iman ahlâkı”nı canlandırmak ve “nur gençlik” vücuda getirmek için çabalamıştır.

●Necip Fazıl, bu milletin tarihi, vicdanı ve dinî şuuru olmuştur. O, “Biz sussak mezarımız konuşacak!” demiş idi. Bugün yaşananlara baktığımızda, devir hâlâ onun fikriyatını ihtar eder özelliktedir. Yani o, eskimemiştir ve tazeliğini korumaktadır. 

Görüş: Kâzım Albay

Aylık Baran 4. Sayı

Haziran 2022