Lahey’de görev yapan Fransız Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM / ICC) yargıcı Nicolas Guillou, 21 Kasım 2024’te UCM’nin Filistin davasında, Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant’a çıkarılan tutuklama emirlerini onaylayan heyetin başındaydı. Terörist İsrail yönetiminin Gazze’de işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili olarak tutuklama kararı çıkartılmıştı. Ancak bu karar, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve terörist İsrail'in büyük tepkisine sebep oldu.

ABD tek başına "yaptırım" dedi

20 Ağustos 2025’te ABD Hazinesine bağlı Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi (OFAC), Guillou’yu ve üç UCM yetkilisini yaptırım listesine aldı. ABD, bu yaptırımlarla uluslararası adalet mekanizmasını köşeye sıkıştırmayı amaçladı.

Uluslararası Avukatlar Birliği (IBA), ABD’nin bu adımını, yargı bağımsızlığına doğrudan saldırı olarak nitelendirdi. UCM ise kararnameyi “yargıya ve bağımsızlığa karşı alçak bir darbe” olarak tanımladı.

Birleşmiş Milletler de bu tek taraflı yaptırımların “uluslararası adalet sistemi için ciddi tehdit” oluşturduğunu vurguladı.

Guillou’nun hayatı azaba döndürülüyor

Le Monde’un aktardığına göre, Guillou’nun üzerine düşen vazifeyi yapan bir savcı olması hayatının karartılmasına sebebiyet verdi. Ama ABD’nin yaptırımları onu finansal ve sosyal bir paryaya çevirmiş durumda:

  • Guillou artık Google, Apple, Amazon gibi büyük ABD firmalarında hesap açamıyor ya da var olanları yönetemiyor.

  • Expedia üzerinden yaptığı bir otel rezervasyonu, birkaç saat sonra otomatik iptal edildi; sebep: ödeme sistemlerindeki Amerikan bağlantılar.

  • İnternetten alışveriş yaparken bile kutunun Amerikan olup olmadığı endişesiyle hareket ediyor—çünkü her şey Amerikan firmalarından gelebilir.

  • Kredi kartı? Visa, Mastercard ve American Express gibi devlerin kartları Amerikan merkezli, dolayısıyla ona kapalı.

  • Bankacılık sistemine erişim neredeyse yok: “Yaptırım riski” nedeniyle bankalar çoğu hesapları kapatıyor; Guillou, “dünyanın büyük bir bölümünde ekonomik olarak yasaklandığını” söylüyor.

Kısacası, ABD yalnızca sınırlarını değil, küresel finansal altyapısını da bir silah olarak kullanıyor; uluslararası savcıları “işlerini yapmaları” karşısında ekonomik kuşatmaya tabi tutuyor.

Avrupa ne mi yapıyor? Her zamanki gibi suspus

İşin daha da komik tarafı şu: Bu ağır saldırıya karşı Avrupa’dan doğru dürüst hiçbir tepki gelmiyor. Guillou, bir Avrupa vatandaşı; UCM ise 125’ten fazla devlet tarafından kurulan, Avrupa’nın da güçlü şekilde desteklediği bir kurum. Ama ne Avrupa bankaları, ne şirketleri, ne de kurumları, Guillou’ya sahip çıkmakta ısrarcı değil. Aksine, bazı Avrupa firmaları, Washington’un koyduğu yasakları uygulamakta tereddüt etmiyor.

Bu tablo, Avrupa’nın egemenlik iddiasının gerçekten ne kadar içi boşaltılmış olduğunu gösteriyor: Kendi vatandaşına karşı, kendi topraklarında, ABD’nin hukuk dışı baskılarını adeta uyguluyor. Barış, adalet, uluslararası hukuk söylemlerinin ardında ise transatlantik gücün derin hâkimiyeti duruyor.

Uluslararası hukukun kalbine saplanan hançer

Guillou’nun durumu sadece bir bireyin maruz kaldığı baskı meselesi değil; uluslararası adalet sistemine yönelik stratejik bir saldırıdır. ABD ve Yahudi lobinin maksadı belli: UCM’yi zayıflatmak, savcıları korkutmak, soruşturma dosyalarını caydırmak. Bu, dünya mazlumlarının sesi olma iddiasındaki bir mahkemenin gücünü köreltmek için yürütülen sistematik bir manipülasyondur.

Guillou’nun yaşadığı bu “kara senaryo”, yalnızca bir savcının kabusu değildir; uluslararası hukuk paradigmalarının kalbini ortadan yaran bir hançer saldırısıdır.

Avrupa için uyanma vakti geldi de geçiyor

  • Avrupa liderleri ve hukukçular, Guillou gibi sadece görevini yaptığı için azap çektirilen savcılarının yanında durmalı.

  • Avrupa kurumları, ABD’nin baskılarına karşı sağlam bir strateji geliştirmeli.

  • Uluslararası hukuk savunucuları, bu vakayı egemenliklerinin ve uluslararası adaletin tam merkezinde temel bir saldırı meselesi olarak görmeli.

    Eurovision 2026'ya boykot sürüyor! Slovenya da çekildi
    Eurovision 2026'ya boykot sürüyor! Slovenya da çekildi
    İçeriği Görüntüle

Netanyahu’ya tutuklama emri veren bir savcıın hayatını karartmak için kullanılan araçlar gösteriyor ki, dünya düzeni adi bir güç dengesi oyununun ötesinde: Dünya, yahudiler tarafından siyasi baskı ve para gücüyle sınanıyor. Guillou’nun yaşadığı hadise, bu sınavda bir mihenk taşı olacak.

Baran Dergisi