Eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis, Londra’da yaptığı açıklamalarda Avrupa’nın ifade özgürlüğü maskesini bir kez daha düşürdü. İsrail’in Gazze’deki soykırımına karşı ses çıkaranların susturulduğunu vurgulayan Varufakis, Almanya’nın kendisine uyguladığı ülkeye giriş yasağını ve Filistin destekçilerine yönelik sınır dışı uygulamalarını sert sözlerle eleştirdi.
Filistinlilerin İsrail'in apartheid rejimine karşı mutlaka savunulması gerektiğini ifade eden Varufakis, “İster Berlin’de olalım, ister Ankara’da, ister Atina’da ya da Londra’da; bu soykırımı protesto etmek gibi bir görevimiz var,” dedi. Avrupa'nın, siyonist rejimle işbirliği yaparak kendi hukuk ve ilkelerini çiğnediğini belirten Varufakis, bu şartlar altında “demokrasiden söz edilemeyeceğini” dile getirdi.
“Avrupa’nın kirli geçmişi bugüne zemin hazırlıyor”
Avrupa’nın tarihsel olarak beyaz yerleşimci ideolojisinden beslendiğini belirten Varufakis, “Filistin’in işgali, Avrupa’nın diğer bölgelerdeki benzer uygulamalarına cesaret veriyor” ifadelerini kullandı. Batı’nın geçmişte Avustralya’daki Aborijinlere ve Güney Afrika’daki siyahlara karşı uyguladığı politikaları hatırlatan Varufakis, bu zihniyetin değişmediğini, yalnızca daha rafine hale getirildiğini vurguladı.
Sürecin temellerinin Balfour Deklarasyonu ile İngiltere tarafından atıldığını, sonrasında ise bu sömürgeci misyonun ABD tarafından devralındığını hatırlattı. Varufakis’e göre Avrupa halkları bu tarihle yüzleşmeli ve gerçek bir demokratik bilinç için sömürgecilik mirasına karşı çıkmalıdır.
“Avrupa’da ifade özgürlüğü yok”
Varufakis, Avrupa’da ifade özgürlüğü idealinin artık bir hayalden ibaret olduğunu ifade ederek, “Berlin’de ya da Londra’da, soykırımı desteklemedikleri için insanlar tutuklanıyorsa, artık özgürlükten söz edilemez,” dedi. Filistin halkının maruz kaldığı zulümden Avrupa’nın tarihsel olarak sorumlu olduğunu yineleyen Varufakis, Batılı hükümetlerin Gazze’deki vahşete karşı halklarının taleplerini görmezden geldiğini belirtti.
Batı özünde taşıdığı barbarlığı gün yüzüne çıkarıyor
Yunanistan’ın eski Maliye Bakanı Yanis Varufakis’in, kendi medeniyetine dair bu denli sert ve sahici bir itirafta bulunması dikkat çekicidir. Ancak Varufakis’in sözleri, yalnızca mevcut Batı düzenine yönelik bir eleştiri değil, aynı zamanda Batı’nın özünde barındırdığı çelişki ve sahtekârlığın da açık bir itirafı niteliğindedir. “Özgürlük”, “demokrasi” ve “insan hakları” gibi kavramlar, Batı için çoğu zaman yalnızca birer propaganda aracına dönüşmekte; bu değerlerin, güç ellerindeyken nasıl istismar edildiği açıkça görülmektedir.
Günümüzde Filistin için konuşmanın Avrupa’da suç teşkil etmesi, fikir özgürlüğünden değil, despotik bir tahakküm anlayışından söz edilmesi gerektiğini göstermektedir. Avrupa’nın uyguladığı çifte standart artık gizlenemez hale gelmiştir. Ukrayna’da “direniş” olarak övülen eylemler, Gazze söz konusu olduğunda “terörizm” olarak yaftalanmaktadır. Bu yaklaşım, Batı için doğru ve yanlış kavramlarının evrensel ilkelere değil, çıkar temelli hesaplara göre belirlendiğini ortaya koymaktadır.
Aksa Tufanı’nın ardından bu çelişkiler daha da görünür olmuş; Batı’nın “medeniyet” kisvesi altında sergilediği barbarlık, bizzat kendi içinden çıkan isimlerce ifşa edilmeye başlanmıştır. Bu durum, bir yönüyle ibret vericidir. Sahte özgürlük vaadinin ardında yer alan çıkar odaklı ve ahlâki temelden yoksun düzen, kendi kendini açığa çıkarmaktadır. Avrupa’da ifade özgürlüğü fiilen ortadan kalkmıştır; çünkü bu özgürlük, yalnızca Batı'nın çıkarlarına hizmet ettiği sürece muteber kabul edilmektedir.