Prof. Dr. Fethi Güngör
Kafkas Vakfı Kurucu Başkanı
[email protected]

İmparatorlukların dağılıp ulus devletlerin kurulduğu son iki asır boyunca soykırım ve sürgüne ilişkin onlarca kelime ve kavramın geliştirilmiş olması insanlık için bir utanç tablosudur. Bu kavramlara hiçbir şekilde ihtiyaç duymamalıydık ve sözlüklerimizi bu ürkütücü kelimelerle doldurmamalıydık…

Amerika’nın Kızılderililere, Rusya’nın Çerkeslere, İngiltere’nin Aborjinlere ve Almanlara, Fransa’nın Cezayirlilere, Sovyet Rejimi’nin Ukraynalılara ve Almanlara, Nazi Almanya'sının Yahudilere, Amerika’nın Japonlara, Sırpların Boşnaklara… en son Siyonist yönetimin Gazze’de 7 Ekim 2023’ten itibaren dünyanın gözleri önüne pervasızca sürdürdüğü soykırımlarda milyonlarca masum insan katledildi! Bu soykırımları ve sürgünleri unutmamalıyız ve unutturmamalıyız. Zira bilge önder Aliya İzetbegoviç’in dediği gibi “unutulan soykırım tekrarlanır.”

Roma Statüsü’nün “insanlığa karşı suçlar” tanımında sayılan tüm zulümleri Çerkes halkına reva görmüş olan Rusya, Gregory Stanton tarafından kaleme alınan “Soykırımın 10 Aşaması”nın hemen hepsini de pervasızca uygulamıştır.

21 Mayıs 1864: Büyük Çerkes Sürgünü

Sıcak denizlere inme hedefiyle yayılmacı bir politika benimseyen Rusya için en büyük engel, Karadeniz’e açılan Kafkasya idi. Bu sebeple Çar Deli Petro’dan başlayarak Rus İmparatorluğu, işgal savaşları boyunca Çerkes nüfusunu tamamen yok etme stratejisi gütmüştür. Kafkasya’da Rus yayılmacılığına karşı çıkan Çerkesler; çocuk, yaşlı, kadın demeden topluca katledilmiş, yerleşim yerleri, tarım arazileri, meyve ağaçları ve tüm hububat yakılmış, insanlar açlığa mahkûm edilmiştir. Müslüman halklar yer yer halk Hristiyanlığı kabul etmeye zorlanmıştır. Çarlık Rusyası tarafından Çerkes halkına uygulanan soykırımı, 1763-1864 arasında kesintisiz süren yıkıcı savaşların Çerkesler aleyhine sonuçlanması üzerine etnik temizlik ve sürgünler takip etmiştir.

Savaşların nihai galibi Çar’ın Kafkasya naibi G. Mişel, bir ay zarfında Kafkasya terk edilmezse savaş esiri muamelesi yaparak Çerkesleri (Sibirya vb.) uzak bölgelere süreceklerini ilan etmişti. Bunun üzerine büyük çoğunluğu Çerkeslerden oluşan iki milyon Kafkasyalı, ağır şartlar altında dönemin Osmanlı topraklarına; Türkiye, Ürdün, Suriye ve Balkanlara hicret etmek zorunda kalmıştı. Soykırımın ardından başlatılan yoğun sürgünün odağında Çerkesler yer alsa da, Abhaz, Çeçen-İnguş, Oset, Karaçay-Malkar ve Dağıstanlılar da yer yer sürgüne tabi tutulmuştur. Çerkeslerin Matem Günü 21 Mayıs 1864’ü, Çarlık Rusya’sı Zafer Günü ilan etmişti!

Sürgünün Ağır Şartları

Sürgün esnasında yarım milyondan fazla Çerkes nüfusu; salgın hastalıklar, açlık, fırtına ve aşırı yük yüzünden gemilerin batması gibi sebeplerle hayatını kaybetti. Gemilerde vefat eden insanlar Karadeniz’in soğuk sularına bırakıldı. Gıdasızlıktan ölen bebeklerin acısına dayanamayan anneler ayrılamadıkları bebekleri ile Karadeniz’in sularına atladı.

“Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurardı. Deniz yedi yıl boyunca kıyıya karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu. Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini istemem…” Bu sözler, sürgünden 65 yıl sonra bölgeye giden Gürcü tarihçi Simon Canaşia’nın karşılaştığı 91 yaşındaki bir Çerkes’e aittir.

Çerkesya’da Soykırım ve Sürgünün Belgeleri

Sadece birkaç iktibas, Rusya’nın Çerkesya’da uyguladığı soykırımların ve sürgünlerin şüphe götürmeyen kanıtları olarak yeterli olacaktır:

General R. A. Fedayev: “Kuban ötesi dağlılarının toprakları devlete lazımdır, kendilerine ise hiç gerek yoktur.” (Kafkasya Mektupları, 1865).

General Fyodor Bursak: “Ayrım yapmadan ister düşman ister barışçıl olsun tüm Çerkes köylerini yok edin!” (1799).

Birliğiyle 80 Çerkes köyünü bütünüyle yakan General Glazenap (1805), 1805-1807 yılları arasında 280'den fazla köyü yakıp yıkan General Bulgakov gibi zalim Rus komutanlarının raporları, başka kanıta yer bırakmayan soykırım ve sürgün belgeleridir.

Y. Kabuzanov’un Rus arşivlerinde mahfuz belgelerden yararlanarak kaleme aldığı “Kuzey Kafkasya Nüfusu” isimli Rusça eserinde, Kabardey (Doğu Çerkesya) nüfusunun 1763’te yaklaşık 350.000 olduğu, bir asır sonra soykırım ve sürgünler bittiğinde 37 bine düştüğünü belirtir. Keza 1763’te yaklaşık 700.000 olan Adıge (Batı Çerkesya) nüfusunun 1864’te 43 bine düştüğünü kaydeder.

Rus İmparatorluğu'nun Çerkes Halkına Yönelik Sömürge Suçları

Sömürge suçları, bir devletin ya da egemen bir otoritenin, sömürgeleştirdiği topraklarda yerli halka karşı uyguladığı sistematik şiddet, ayrımcılık, kültürel yok etme ve insan hakları ihlalleri bütünüdür.” (Ramondy, 2017).

Rus İmparatorluğu'nun Çerkesya’da siyasi, ekonomik ve sosyal kontrolü ele geçirip ülkeyi ebediyen sömürmek amacıyla uyguladığı sömürge suçlarını şöyle özetleyebiliriz:

ABD çıkardığı yangının dumanına öfkeleniyor
ABD çıkardığı yangının dumanına öfkeleniyor
İçeriği Görüntüle

Soykırım ve etnik temizlik: Rus İmparatorluğu Çerkesya’yı Ruslaştırmak için sistemli soykırımlar gerçekleştirmiş, yüzbinlerce insanı katletmiştir. Rus ordusu tarafından Çerkes köylerine düzenlenen yıkıcı saldırılarda katliamlar gerçekleştirilmiştir. Köyler yakılmış, direnenler öldürülmüş, sağ kalanlar yurtlarından sürülmüştür.

Sürgün: Soykırımlardan kurtulup hayatta kalabilenlerin büyük çoğunluğu anavatanlarından sürülmüştür. 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleştirilen ve 1864'te doruğa ulaşan Büyük Çerkes Sürgününde, yaklaşık 2 milyon insan zorla yerinden edilerek Osmanlı topraklarına gönderilmiştir. Sürgün yollarında açlık, hastalık ve kötü şartlar sebebiyle on binlerce insan hayatını kaybetmiştir.

Öldürme ve sürgünler SSCB döneminde devam etmiş, on binlerce insan ağır baskılara uğramış ve yerinden edilmiştir. Mesela Sibirya’ya sürülenlerin çok azı vatanına geri dönebilmiştir. Sovyet rejiminin zulmünden kaçıp Avusturya’ya sığınan 7 bin Kafkasyalı, İngilizlerin onları Ruslara geri vereceğini 28 Mayıs 1945’te ilan etmesi üzerine direnmiş, üç gün boyunca çoğunluğu Drau nehri kenarında hunharca katledilmiştir. Bir kısmı Alp dağlarına kaçarak hayatta kalabilmiş, diğerleri iade edildiği Ruslar tarafından katledilmiştir.

Kafkasya’da ve Çerkeslerin iskân edildiği yerlerde mükerrer sürgünler de yaşanmıştır. Mesela Balkanlarda yerleştirilen 150 bin civarında Çerkes halkı ikinci bir tehcirle Şam yöresine (Suriye, Filistin, Ürdün) yerleştirilmiştir.

Mülkiyetin gaspı ve intikam eylemleri: Çerkeslerin 7 bin yıldır yaşadığı topraklar işgal edilmiş, boşaltılan yerlere Rus Kazakları yerleştirilmiştir. Yerli halkın mülkiyet hakları bütünüyle ihlal edilmiş, tüm kaynakları sömürülmüştür.

Terör ve intikam eylemleri: Rus komutanlar Çerkesleri korkutmak ve cezalandırmak amacıyla köylerin yakılması, mallarının yağmalanması gibi çok sayıda terör eylemleri gerçekleştirmiştir.

Asimilasyon politikaları: Çerkes toplumu, ülkeyi terk edemeyenlere dayatılan asimilasyon politikaları sebebiyle kültürel soykırıma da maruz bırakılmıştır. Irkçı tutumlarıyla kendini üstün gören Rus Çarlığı ve akabinde SSCB yönetimi, Çerkesya’yı işgal, soykırım ve sürgün başta olmak üzere çeşitli sömürge suçlarına bahane olarak şu gerekçeleri öne sürmüştür (3C): Civilization (Medeniyet), Christianity (Hristiyanlık), Commerce (Ticaret) maksadıyla “dağlı halklar”ı terbiye etme iddiasını güden Ruslar karşısında efsanevi bir direniş sergileyen Çerkesler, Müslüman bir millet olarak medeniyet ve din açısından çok daha üstün ve ileri olduklarından hiç kuşku duymamış, bu yüzden de Ruslara teslim olmaya asla yanaşmamıştır. Rus hekimlere tedavi olmayı, onlarla ticaret yapmayı bile reddetmişlerdir. Ne var ki bir buçuk asır süren fiilî sömürü döneminde tarihî Çerkesya bölgesinde halkın içinden öz kültürüne yabancılaşmış dar bir elit tabaka (nomenklatura) oluşturmayı da başarmışlardır.

Çerkes Soykırımı ve Sürgününün Resmen Tanınması

İşgal öncesinde ve sonrasındaki saldırgan eylemleri sebebiyle Rusya, Çerkes halkına sistematik insanlık dışı birçok uygulamayı reva görmüştür. Bu zulümler karşısında tavır alan Çerkes sivil toplum örgütleri Çerkes Soykırım ve Sürgününün resmen tanınması için girişimlerini sürdürmektedir.

Rusya’nın Kafkasya’da Çerkes toplumunu maruz bıraktığı sömürge suçlarını resmen tanıması ve özür dilemesi, mağdurların torunlarına Çerkesya’ya geri dönüş hakkının verilmesi ve mağdurlara itibarlarının iade edildiğinin resmen beyan edilmesi gerekmektedir. Böylece tarihî travmaların iyileştirilmesi, gelecekte insanlığa karşı benzer suçların işlenmesinin önlenmesi ve Kafkasya’da barış içinde bir arada yaşama zemini oluşturulması mümkün olabilecektir.

Gürcistan Parlamentosu, 1 Temmuz 2011, Ukrayna Parlamentosu 09.01.2025 tarihinde, XIX. yüzyılda Rus İmparatorluğu’nun Çerkes halkına soykırım uyguladığını kabul etmiştir.

Sonuç olarak insanlık tarihine karanlık lekeler olarak kazınan soykırım ve sürgünler; tarih, fiziki ve beşerî coğrafya, hukuk, siyaset, uluslararası ilişkiler, sosyoloji, psikoloji ve sosyal hizmet başta olmak üzere çeşitli sosyal bilimler yanında fen bilimleri ve sanat alanı uzmanlarınca müstakil bilimsel araştırmalara konu edilmeli, her biri için ayrı dava dosyaları oluşturulmalıdır.

Unutulan soykırımlar ve sürgünler tekrarlanır! Sessiz kalındığı sürece soykırımlar ve sürgünler asla son bulmayacaktır! Dolayısıyla organize kötülüğe karşı organize iyilik hareketi ile mücadele etmek bir müminlik ve insanlık borcudur.


Kaynaklar

Güngör, F. (2015). “Çerkeslerin Uzunyayla’da İskânı: Kaynar Mahallesi Örneği”, Yeni Türkiye Dergisi Kafkaslar Özel Sayısı, Ankara, Temmuz-Aralık 2015, 74(4), 735-741.

Güngör, F. (2019). Hakkın Elinden Tutmak İnsan Haklarını Yeniden Düşünmek. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

Güngör, F. (2023). “21 Mayıs 1864: Çerkes Soykırımı ve Sürgünü”, Sebîlürreşad Dergisi, Sayı: 1088, Mayıs 2023, Ankara, s.26-27.

Ramondy, K. (2017). Les crimes coloniaux: Une histoire Française. Paris: Payot.

Stanton, G. H. (2022). The ten stages of genocide. https://www.genocide.watch.com/ten-stages-of-genocide.

Kafkasya Cumhuriyetleri

Büyük Çerkes Sürgünü Güzergâhı (1864)

Aylık Baran Dergisi 40. Sayı, Haziran 2025