Çeçen halkının bağımsızlığı için verdiği mücadelenin yüzlerce yıllık tarihi, sürgünlerle, soykırımlarla, acı ve çilelerle doludur. Rus sömürgecileri Kafkasya’ya ilk adım attığında karşılarında silahlı bir direniş buldular. Hürriyete aşık Çeçenler, esaret altında yaşamaktansa ölümü tercih ettiler. Bu yüzden Rusya, yeni kölelere sahip olamayacağını anlayınca Çeçenya’nın yok edilmesini hedefledi.
Yüzyıllar süren Kafkas-Rus savaşları, sadece bir coğrafyayı değil, Çeçen halkının bütün kültürünü şekillendirdi. Kıyafetlerinden mutfağına, müziğinden edebiyatına kadar her şey, bu kesintisiz direnişin izlerini taşıdı. Çeçen analar, çaresizliği ve kaygıyı; yaşlılar sabrı ve imanı; yiğit gençler ise kahramanlığı ve gazayı omuzlarında taşıdı. Onlar için direniş, bir yaşam biçimi oldu.
6 Eylül 1991: Tarihi Kırılma
Sovyetler Birliği’nin çözülüş sürecinde, Çeçen Ulusal Kongresi bağımsızlık yönünde adımlar atmaya başladı. 3 Nisan 1990’da SSCB’nin kabul ettiği yasa, otonom cumhuriyetlere bağımsızlık yolunu açmıştı. Çeçenler, bu fırsatı bekleyen bir halktı. Temmuz 1991’de Moskova yanlısı yönetimin gayrimeşru ilan edilmesiyle süreç hızlandı.
Ve 6 Eylül 1991 geldi… Çeçen tarihinin dönüm noktası. O gün Grozni’de Moskova yanlısı yönetimin binaları kuşatıldı, KGB ve İçişleri Bakanlığı denetimden çıkarıldı. Çeçen halkı, Cevher Dudayev önderliğinde bağımsızlığını ilan etti. Bu zafer, yüzyıllardır süren işgal zincirinin kırıldığı andı. Bugün hâlâ 6 Eylül, dünya çapında Çeçen Bağımsızlık Günü olarak anılıyor.
Cevher Dudayev: Asi Generalden Şehit Mücahide
Çeçen mücadelesinin en önemli liderlerinden biri kuşkusuz Cevher Dudayev’dir. 1944’te, Çeçen halkının topluca sürgün edildiği yıllarda dünyaya gelen Dudayev, daha bebekken sürgün kafilesine katıldı. Yolda binlerce insan hayatını kaybederken, o hayatta kaldı. Çocukluğu Kazakistan’da kıtlık içinde geçti. Ancak annesinin anlattığı vatan hikâyeleri, onda Çeçenistan aşkını diri tuttu.
Askerî dehasıyla genç yaşta Sovyet Hava Kuvvetleri’nde yükseldi, Estonya’da tuğgeneral oldu. 1989’da Baltık ülkelerindeki bağımsızlık hareketlerini bastırması istendiğinde tarihe geçen sözleriyle emri reddetti: “Toprakları ve vatanı için mücadele eden insanlara asla bomba atmam!” Bu çıkışıyla Estonya’da kahraman, Moskova’da ise “Asi General” olarak tanındı.
Vatanı Çeçenistan’a döndüğünde halk onu bağrına bastı. 1991’de yapılan seçimlerde oyların yüzde 85’ini alarak devlet başkanı seçildi. Onun en büyük ideallerinden biri, Kafkasya halklarının birliğiydi. Abhazya savaşı başladığında Çeçen mücahidleri, kardeş halkların yanında savaştı.
Rusya’nın Küçük Savaş Hesabı
Moskova, Dudayev’in yükselişini tehdit olarak gördü. Çeçenistan’ın bağımsızlığı, Kafkasya’daki hâkimiyetin çöküşü anlamına geliyordu. Kremlin’de yapılan Güvenlik Konseyi toplantılarında Dudayev’in “yola getirilmesi” kararlaştırıldı. Amaç, kısa ve kolay bir savaşla Çeçen direnişini ezmekti.
11 Aralık 1994’te Rus ordusu Çeçenistan’a saldırdı. Planları, Grozni’yi iki saatte ele geçirmekti. Ancak Dudayev’in çağrısıyla bütün Çeçen halkı ayağa kalktı. Her ev bir kale, her sokak bir cephe oldu. Rus ordusu büyük kayıplar verdi. Dudayev’in şu sözleri halkın ruhunu şahlandırdı:
“Bizi öldürebilir, ezebilir, üstümüzde tanklarla dans edebilir, vücudumuzu parçalayabilirler... Fakat özgürlük ve bağımsızlık ruhumuzu asla yok edemezler!”
Şehadet ve Sonsuz Direniş
21 Nisan 1996’da, bir Duma milletvekiliyle görüşürken güdümlü füze saldırısıyla şehit edildi. Şehit olmadan önce defalarca dile getirdiği şu söz, onun hayatını özetliyordu: “Şehitliğe talibim. Şehitliği büyük bir rütbe ve makam olarak kabul ediyorum. Ülkemin bağımsızlığı ve halkımın hürriyeti için ölene kadar savaşmaya hazırım!”
Onun şehadeti, mücadeleyi durdurmadı. Aksine, Çeçen halkı Dudayev’in yolunda yürümeye devam etti. İki yıl süren savaşta Rus ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. 150 bin şehit verilmişti ama Çeçenistan teslim olmamıştı.
Bitmeyen Mücadele ve Umut
Çeçenistan bağımsızlık yolunda yüz binlerce şehit verdi, binlercesi hâlâ sürgünde yaşıyor. Dünya onları unutur gibi davranıyor, Batı ise demokrasi ve özgürlük masalları anlatırken Çeçen halkının çığlıklarını duymuyor. Ama Çeçenler liderlerini ve şehitlerini asla unutmadılar.
Bu mücadele salt Çeçenistan’ın olmayıp bütün İslâm ümmetinin onur mücadelesidir. Çünkü Dudayev’in dediği gibi: “100 yıl köle olarak yaşamaktansa bir gün şerefli ve başı dik durmayı tercih ederim.”
Bugün 6 Eylül’de, Çeçen bağımsızlık günü hatırlanırken şehitlerin kanı, çocukların gözyaşı ve anaların duası göğe yükseliyor. Dünyanın gözleri önünde süren bu mücadele, er ya da geç Çeçenistan’ın bağımsızlığıyla taçlanacaktır.





