İsrail Başbakanı olarak üçüncü döneminin on birinci haftasında olan Binyamin Netanyahu'nun Beyaz Saray'da henüz ağırlanmaması, ABD'nin aşırı sağcı İsrail hükümetinin politikalarından açıkça memnun olmadığını gösteriyor. Reuters'in 1970'lerin sonlarına kadarki resmi ziyaretlerine ilişkin verilere göre, yeni İsrailli liderlerin çoğu, başbakanlıklarının başında ABD'yi ziyaret etti veya başkanıyla görüştü. İktidara dönen 13 eski başbakandan sadece ikisi Beyaz Saray'ı ziyaret etmek için daha uzun süre bekledi.

Yorum yapmaktan kaçındı

Beyaz Saray, Netanyahu'yu ziyarete davet edip etmeyeceğini doğrulamayı reddetti. Bir Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, başbakanın seyahat planları hakkında bilgi almak için Reuters'i İsrail hükümetine yönlendirdi. Ancak İsrail'in Washington büyükelçiliği yorum yapmaktan kaçındı.

Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü'nden Ortadoğu Barış Süreci Projesi Direktörü David Makovsky konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Açıkça vermek istedikleri mesaj şu: Sakıncalı politikalar izliyorsanız Oval Ofis'te oturmaya hakkınız yok” ifadelerini kullandı. Yılın başından bu yana, İsrailli göstericiler hükümetin Yüksek Mahkeme'nin yetkilerini dizginleme planını protesto etmek için İsrail sokaklarını doldurdu, eleştirmenler bunun mahkemenin hükümet üzerindeki denetim yetkisini ortadan kaldırdığını söylüyor. Batı Şeria'da  şiddet artarken, sağcı hükümetin ileri karakol inşa etme izni verme kararı ve Netanyahu'nun Yahudi yerleşim yerlerinden sorumlu kabinesinin bir üyesinin kışkırtıcı sözleri, İsrail ziyareti sırasında Savunma Bakanı Lloyd Austin de dahil olmak üzere ABD'li yetkililerin eleştirilerine yol açtı.

ABD-İsrail ilişkileri yakın olmaya devam ediyor

ABD-İsrail ilişkileri yakın olmaya devam ediyor. ABD uzun süredir İsrail'in ana sponsoru olarak yılda 3 milyar dolardan fazla askeri yardım gönderiyor.

ABD Başkanı Joe Biden, Netanyahu'yu onlarca yıldır tanıyor ve ikili telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Her iki taraftan üst düzey yetkililer, İsrail'de tırmanan siyasi krize rağmen Aralık ayında Netanyahu hükümetinin kurulmasıyla karşılıklı ziyaretlerde bulundu. Ancak Netanyahu'nun Beyaz Saray'ı ziyaret etmemesi, Biden yönetiminin İsrail'de farklı politikalar görme arzusunu ve eleştirmenlerin etkili adımlar atma konusundaki isteksizliğini doğruluyor.

Basmakalıp dil

Carnegie Endowment for International Peace'de kıdemli araştırma görevlisi olan ve daha önce ABD Dışişleri Bakanlığı'nda İsrail ve Filistinlilere yönelik politikalar üzerinde çalışan Alt Sarah Yerkes, İsrail'deki olaylarla ilgili Amerikan açıklamalarının genellikle sinir bozucu basmakalıp bir dil olduğunu söyledi. Yerkes, “ Amerikan tepkilerinin herhangi birinde bu yoğunluk eksikliğini görmek hayal kırıklığı yarattı. Onlara her zaman davranıldığı gibi nazik davranılamaz çünkü ... onlar demokratik olmayan bir ülke olma yolundalar” dedi. Üst düzey bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, özellikle de İsrail yargısı yasalarında önerilen değişiklikleri çevreleyen krizle ilgili olarak Biden yönetiminin kamuoyu eleştirisine sessiz görüşmeleri tercih ettiğini ifade etti.

Söz konusu öneriler hakkında söyleyebilecekleri herhangi bir şeyin muhtemelen son derece ters tepebileceğini söyleyen yetkili, amacın İsrail liderlerini sonucun ne olması gerektiğine dair talimat vermek yerine değişiklikler üzerinde fikir birliği oluşturmaya teşvik ettiğini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesinin Demokrat üyesi Chris Murphy, yönetimin İsrail'e açık bir mesaj göndermeye devam etmesini umduğunu söyledi.

Murphy, “Kesinlikle yönetimin, gelecekteki bir Filistin devletine desteğimizi sürdürmemiz gerektiğine ve Netanyahu hükümetinin şu anda aldığı kararların bu geleceği büyük ölçüde tehlikeye attığına dair güçlü bir sinyal göndermesini istiyorum” dedi.

92 milletvekili Biden’a gönderdiği mektupta, yargı sisteminde yapılacak yasal değişikliklerin, "iki devletli çözüm umutlarını baltalayarak ve İsrail'in Yahudi ve demokratik bir devlet olarak varlığını tehdit ederek" Batı Şeria'nın İsrail'e ilhak edilmesinden yana olanları güçlendirebileceğini söyledi.

Eski ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın 1989'da İsrail'e Filistin topraklarını ilhak etme ve yerleşimleri genişletme yönünde adım atmamasını tavsiye etmesinden bu yana ABD liderleri İsrail politikalarını nadiren eleştirdi. Baker daha sonra, ABD'nin İsrail'e yönelik politikasını eleştirdiği için dönemin dışişleri bakan yardımcısı olan Netanyahu'nun ABD Dışişleri Bakanlığı'nı ziyaret etmesini yasakladı. Demokrat Parti mensubu olan ve kendisini Siyonist olarak tanımlayan Biden, ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin "sarsılmaz" olduğunu söylüyor.

Hali hazırda Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü'nde görev yapan kıdemli bir ABD Ortadoğu barış müzakerecisi olan Dennis Ross,  “Biden'ın kişisel eğilimleri, İsrail'e karşı çok sert bir tavır almasını  zorlaştırıyor. Ortadoğu'yu bir kenara bırakıp sadece Rusya, Ukrayna ve Çin'e odaklanmayı tercih ediyor. Ne yazık ki, durumu kontrol etmek için yeterince inisiyatif almazsak, Ortadoğu kendini dayatmanın bir yolunu buluyor” şeklinde konuştu.

Şarkul Avsat